Merhaba Trabzon Yomra ilçesinden Mustafa ben. Dış cephe ustasıyım. Dış cephe sektöründe 4 yıldır çalışıyorum. Çalışırken iş kazaları çok yaşadım, parmaklarımın her tarafı kesiktir. Bu sektörde yaşadığımız en temel sorun haklarımızı alamamak oluyor, haklarımız sürekli yeniyor, gasp ediliyor. Paramın kesilmesi parmağımın kesilmesinden daha çok yakıyor canımı.
Dört aydır buradan maaş alamıyorum. Bireysel olarak işe çıkmama eylemi yapıyorum, siz de çıkmayın arkadaşlar diyorum. Şu anda da bir birleşmemiz var, paralarımızı alamıyoruz. Ben sendikalıyım, arkadaşlara da sendikalı olalım, sendika bize yardımcı olur diyorum. Sendikalı olursak bir daha iş bulamayız kaygısı yaşıyorlar. Sendikacıların da kendi ceplerini doldurduklarını söylüyorlar.
Şu anda #EvdeKal deniliyor. Memura, imama, emekliye para var ama işçiye gelince hiç bir şey yok; gidin çalışın canınız cehenneme deniyor. Oy potansiyelimizi iyi kullanamadığımızdan oluyor bunlar. Birlik, beraberlik yok. İyi-Sen’liyim. İki bin üyesi var. Normalde milyona ulaşması lazım. Suçlu biziz aslında, başka yerde suçlu aramak mantıksız geliyor.
Elimizde güç ve potansiyel, insan gücü ve kabiliyet var. Dünyada Türkiyeli okumuş işçilerinin oranlarının yüksek olduğunu düşünüyorum. Ne olup bittiğinin herkes farkında. Sosyal medyayı kullanıyor görüyor işçi. Akıl var ama değerlendirmiyoruz.
6 aydır bu firmada çalışalışıyorum. Çok işlek bir yerde çalışıyorum, yaklaşık 15 bin metrekarelik bir alandayız. 6-7 trilyonun altında değil buradaki yatırım. Ama 7 kişi mağdur edildik. Toplam alacağımız 80-100 milyar. Bizim paramızı vermeyen adamın altında yaklaşık 8 trilyonluk araba mevcut. Yani tekerleğini satsa ücretlerimizi ödeyebilir.
Hırsızlık, gasp, banka soygunu yapmak, birisini para için öldürmek de istemiyorum. İnsan gibi çalışmak istiyoruz; ama bu süreçte patronlar, bunları yapmamız için bizi zorluyorlar. Ben zengin olsam o kadar param olsa, 80 trilyonluk bir adam olsam işçinin alacağı bu mebla ile niye kafayı yorayım ki. Adamlar böyle zengin oluyorlar demek ki. Bizim hakkımızı yiye yiye semirmişler, şimdi kaldıramıyoruz.
Birlik ve beraberlik içerisinde olup bu süreci birlikte yönetelim. Hangi Avrupa ülkesinde bu ücrete çalışıyorlar... Bir filmde izlemiştim; işe gelince Avrupa’dan örnek gösteriyorsun, ekmeğe gelince Afrikalıları örnek gösteriyorsun. Biz de varız diyelim artık. Sorun ben değilim. Benim yine durumum iyi, rahmetli babamdan kalan tarlalarım ve malım var. İstesem ailem dakikasında para gönderir sıkıntım yok, ama insanları düşünüyorum. Bu insanlar için mücadele ediyorum. Yoksa ceketimi bırakır çıkarım, hiç sıkıntım yok yani. Öncü işçilerin bir araya geldiği eylemler düzenlemeliyiz. Adam bugün bana diyor ki: “Polis zoruyla sizi buradan çıkartırım. Devletime güveniyorum o sizi çıkartır buradan” diyor. Çıkartamazsın. Ücretimi vermeden, hakkımı vermeden sen beni nasıl çıkartıyorsun. Birlik olmamız lazım. Bizim etrafımızda 12-13 şantiye var. Bu şantiyenin işçileri şurada bir toplansa ağzına kadar doldururlar şantiyeyi. Patronda korkar. Sıkıntı bu zaten. Birimize bir şey oluyorsa hepimize oluyordur.
Son sözüm işçi devrimi. Başka bir şey yok. Devrim benim için ne mi ifade ediyor? Ben 24 yaşındayım... Şu ana kadar gördüğüm Türkiye’de üç sınıf insan var. Bir yüksektekiler, iki memurlar, üç işçiler. Biz üçüncü sınıfız. Kimse bizi ikinci sınıf vatandaş olarak görmesin. Bir işçi devrimi olursa herkes eşit olacak. Üstte, altta, ortada olmayacak. Platform diye bir film var. Orada bizim durumumuzu anlatıyor.
İşçi sınıfı iktidar olursa eşitlik, adalet, hukuk olur. Ben şu an konuşuyorum ama korkarak konuşuyorum. Ben Allah’tan korkmamışım, devletten hükümetten niye korkayım. Biz şu an devletten korkuyoruz, Allah’tan korkmuyoruz. Devrim diyoruz, sanki dine karşı bir devrimmiş gibi düşünüyorlar. Hayır arkadaş işçi devrimi islamla birebir örtüşen bir devrimdir. Farklı bir şey yok bence.
Öğretmen de işçi, doktor da işçi, hatta cumhurbaşkanı, başbakan bile işçi aslında, ama sadece sözde. Asıl işçi biziz. Biz çağdaş köleleriz. İnsanları örgütlenmeye çağırıyorum, öcü gibi görüyorlar. Dört beş aydır buradayım. Bir kere sahile indim. Neden inmiyorum psikolojim bozuk, param yok, bir şey alamayacağım. Paran pulun yok, dışarı da çıkamıyorsunuz madem, korkmayın arkadaşlar çok çok devrimci olur hapiste paşalar gibi yatarsın. Millet sana kral gibi bakar. Devrimci illa hapiste olur demiyorum zaten, hapse girmemizin nedeni şu an az olmamızdan. Şu an birçok işçi cezaevinde. Özellikle gerçek sendikacılar ortalıkta sendikacıyım diye gezen, ama cebini dolduranlardan bahsetmiyorum. Örgütlü olsak, sayımız çok olsa biz iktidarı bile alırız. Öyle bir potansiyel var işçi gücünde. Sağcısıymış, solcusuymuş yok kardeşim tek yol işçi devrimi.
Bir İşçi