Hukuk Fakültesi Mezunu ve avukatlık stajını bitirmiş birisiyim. Fakülteyi 4 yıl okuduktan sonra 1 yıl resmi stajım sürdü. Stajın başlaması için 2-3 ay bekledim. Bittikten sonra, ruhsatın gelmesi için de 2-3 ay bekleme süresi var. Bu süreler göz önüne alınınca Hukuk Fakültesi mezunu olarak yaklaşık 1,5 yılı işsizliğe mahkum olarak geçiriyorsun. Akabinde kişi ruhsat başvurusu için 2.800 TL gibi bir rakam vermelisin ki avukat olabilesin.

Bu sıkıntıları çeken biri olarak maddi gücümün de zayıflığından ötürü bir kafede çalışmaya başladım. Kafelerdeki emek sömürüsünü, hemen hemen her iş kolunda olduğu gibi, anlatmaya gerek yok. Sonuçta (İşverenler hariç) herkesin malumu!

Ayrıca hizmet sektöründe çalışan biri olarak şunu belirtmek isterim: o gittiğiniz sürekli iş yapan kafelerde garson ile konuştuğunuz zaman bilin ki, garson sonrasında muhtemelen içeride azar işitecektir.

Konumuza dönecek olursak, dediğim gibi iş aradım ve kafelerde çalışmaya başladım. Çalışmaya başladıktan sonra korona virüsü salgını başladı. Virüsün etkisiyle hizmet sektörü durma noktasına geldi ve bizler işten çıkartıldık.

Şaşılacak bir yan yok! Krizin faturalarını her zaman işçi, emekçi, yoksul kesim öder. Öyle de oldu. Krizin faturalarını bizler ödüyoruz. Krizin ağırlığı şu an için tam olarak hissedilmese de salgın bu şekil devam ederse, insanların büyük bir kısmı yoksulluğun ağırlığının altında derin bir ezilme yaşayacaktır.

Bizleri yöneten kesimin açıklamalarına bakınca, bizlere dair hiçbir iyileştirme yapılmayacağı da açık. Yapılan açıklamaların hiçbirinde işçi- emekçi yoksul kesime dair bir iz, emare bulunmadığı gibi, milyarlarca liralık kurtarma fonları açıklandı. Bu fonların tek sahibi müteahhitler, fabrikatörler, büyük toprak sahipleri, bankalar…

Sermayenin iktidarının, devletinin bizi düşünecek hali yoktur, olmaz da.

Bir Okur