Oxfam adlı bir yardım kuruluşu, 2018 yılı başında bir rapor yayınladı. Buna göre: en varlıklı %1'lik kesim, bir önceki yıl yaratılan küresel servetin %82'sine sahipti. Nüfusun en yoksul %50'sini oluşturan 3,7 milyar kişinin ise bu pastadan hiçbir pay alamadığını açıkladı.
Aynı rapora göre, 2010 yılından bu yana milyarderlerin serveti sıradan çalışanlara göre altı kez daha hızlı büyürken, Mart 2016 ile Mart 2017 arasında her iki günde bir yeni bir milyarder ortaya çıktı ve milyarderlerin sayısı rekor bir seviye olan 2043'e ulaştı.
Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'na katılacak olan Oxfam'ın direktörü Winnie Byanyima yaptığı açıklamada "Milyarder patlaması gelişen bir ekonominin işareti değil, başarısız olan ekonomik sistemin belirtisidir" dedi.
Raporda kadınların erkeklerden daha az para kazandığı ve en düşük ücretli işlerde çalıştığı belirtilirken, 10 milyarderden 9'unun erkek olduğu açıklandı.
Rapora göre, dünyanın en büyük beş moda markasının genel müdürlerinin maaşlarının sadece dört günlük toplamının Bangladeş'teki tekstil işçilerinin bir hayat boyu kazandığından daha fazla olduğu açıklandı.
Raporun üzerinden geçen 2 yıla yakın zaman içerisinde Danışmanlık şirketi Price Waterhouse Coopers ve İsviçreli banka UBS'in yaptığı araştırmaya göre dünyada ABD ve Çin'den sonra en fazla milyardere sahip olan Almanya'daki milyarder sayısının dokuz kişi gerileyerek 114'e düştüğünü gösterdi. Almanya'daki milyarderlerin toplam varlığı uluslararası milyarderlere göre daha fazla gerileme kaydederek 501 milyar dolara indi. Küresel milyarderlerin toplam serveti ise 2018 yılında yüzde 4,3 azalarak 8,5 trilyon dolara geriledi. 2017 yılında milyarderlerin toplam serveti 8,9 trilyon dolarla rekor seviyeye ulaşmıştı. 2018'de süper zenginlerin sayısı da 2 bin 158'den 2 bin 101'e düştü.
Bir yanıyla servetler bir yıl öncesinde zirveye çıkarken diğer yıl milyarder sayısı düşüyor. Şirket evlilikleri gerçekleşiyor. Bunun yarattığı yıkım da korkunçtur: Dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50’sine tekabül eden 3,6 milyar insana eşittir. Çöplerden kuru ekmek toplayan, dilenenlerin de içinde olduğu milyarlarca kişi kalacak yeri, düzenli bir geliri ve sağlıklı bir yaşamı olamadan ölüyor.
Böyle gelmiş böyle gitmeyecek diyenlerin isyanları dünyayı ısıtırken başka bir yönüyle de yabancılaşma yalnızlaşmayı da birlikte getirdi. Tüm bir toplum kendini yalnız ve çaresiz görüyor ta ki küçücük bir ses çıkana değin. O andan itibaren umutlar filizleniyor ve silkinen proletarya ayaklanıyor dünyanın dört bir yanında.
Nasıl yaşadıklarını hayal dahi edemeyeceğimiz topu topu 2000 kişi milyarlarca insanı acı ve açlığa boğuyor. Acılarımızı dindirecek yol açıktır: ürettiklerimiz üzerinde söz sahibi biz olacağız. Dünyanın emeğin olduğu günleri biz getireceğiz...
Bir Mücadele Birliği Okuru