Demir Kadın Neslican Tay.

21 yaşında, daha hayatının baharında iken verdiği tüm mücadeleye, yaşama azmine rağmen kansere yenik düştü. Neslican’ı gündemde tutan, binlerce insanın onun ölümüyle üzüntüye boğulmasının bir nedeni vardı. Kansere karşı verdiği umut dolu, kararlı mücadelesi...

Hastalığı boyunca verdiği mücadele ile bir çok insana örnek olmuş, tüm kanser hastalarına umut ışığı olmuştu.

Çağımızın vebası kanseri üç kez yenmişti. Ne yazık ki yakalandığı dördüncü seferde onu yenemedi. Ama umut dolu mücadelesi, tek bacağı kesilmesine rağmen; “... ben bir bacaktan ibaret değilim ki... çok daha fazlasıyım!” diyerek kanserin üzerine yürümesi, “bacağım yok ama enerjim var” deyip umutsuzluk içinden büyük bir umut ortaya çıkarması ve bunun için mücadele etmesi, onu daima yaşatacaktır.

Neslican’ın mücadelesi, bir çok kişiye umut aşılarken, gerici zihniyet bu umuttan da korkuya kapılarak, hemen “... Neslican kızımız dinlerin teselli gücünden faydalansaydı...” gibi sözlerle korkularını dile getiriyorlar aslında...

Şair diyor ya;

“(...)

Korkuyorlar Robson

Şafaktan korkuyorlar,

Görmekten,

Duymaktan,

Dokunmaktan korkuyorlar

(...)

Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar, ümitten

Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam

Türkülerimizden korkuyorlar.”

Nazım Hikmet

 

Evet korkuyorlar, umuttan korkuyorlar. İnsanların var olan durumu kabullenmeyip (gericiliğin deyimiyle “dinin tesellisine sığınmayıp”), durumu değiştirme azmiyle, inancıyla mücadele etmesinden korkuyorlar. Mücadeleci insanların etraflarına bilimin ışığıyla umut yaymasından korkuyorlar. O “umut”u yok etmek için de bir çok karalamalara girişiyorlar.

Gericilik ne yaparsa yapsın mücadeleci insanların içinde yeşeren gelecek günlerin daha iyi olacağı umudunu yok edemeyecektir.

Bir Mücadele Birliği Okuru