Gıda zehirlenmeleri ve işçi sağlığı iş güvenliği ve beslenme ilişkisi üzerine de araştırmalarını sürdüren İstanbul İSİG Meclisi Beslenme Çalışma Grubu, yaşanan zehirlenmelere ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda ekonomik krizlerde işyerlerinde ve kamusal alanlarda ilk kesintilerin yemek ve yol masrafları olduğuna dikkat çekildi. İşçilere verilen yemeğin bir hak değil, bir yardım olarak görüldüğünü ve yemek teminlerinin en düşük maliyetle sağlanmaya çalışıldığını zehirlenmelerin de bu nedenle artış gösterdiğine dikkat çekilerek, dengeli, sağlıklı ve yeterli beslenmenin ancak örgütlenmeyle mümkün olacağı vurgusu yapıldı.
İSTANBUL - Ülkede ard arda ifabrikalarda, kışlalarda, okullarda yaşanan gıda zehirlenmelerine dair 2018 yılında çalışmalarına başlayan ve ülkede yaşanan gıda zehirlenmelerini raporlaştıran İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Beslenme Çalışma Grubu . 2018 yılı gıda zehirlenmeleri raporu sonrası, beslenmenin de işçi sağlığı ve iş güvenliğinin bir parçası olarak kamouyunda görünür olmasını sağlamayı amaçlıyor.
Kamu kurumlarında ve toplu işyerlerinde yaşanan gıda zehirlenmelerinin dikkatlerini çektiğini ve bunun üzerine bir grup meclis üyesinin bu konu üzerine araştırmalar yapmaya başladığını, ardından sadece zehirlenme değil, beslenme üzerinden de bir araştırmanın gerekli olduğunu düşünerek, işyerlerinde ve yaşam alanlarında beslenmeye yönelik araştırmalar yapmaya başladı.
İşyerlerinde beslenmenin işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemli bir parçası olduğunu, sağlıklı yeterli dengeli beslenmenin iş cinayetleri ve iş kazalarını araştırdıklarında daha net bir şekilde ortaya koydular.
“İşyerlerinde ve Yaşam Alanlarımızda Sağlıklı, Yeterli ve Dengeli Beslenme Hakkı”
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi gönüllülerinin oluşturduğu Beslenme Çalışma Grubu İSİG ve beslenme ilişkisine yönelik araştırmalarını yaparken bi takım istatistikler de tutmaya başladı. Zehirlenmelerin nedenlerini araştırmak üzere yola çıkan Beslenme Çalışma Grubu, işyerlerinde ve yaşam alanlarında sağlıklı, yeterli, dengeli beslenmenin önemi ve bunun için sağlanması gereken koşullar üzerine kamuoyunda farkındalık yaratmaya ve işyerlerinde beslenmenin bir yardım değil, hak olarak görülmesi ve işçilerin bu konuda mücadeleye yönelmesini amaçlıyor.
“Yemek Bir Hak Değil , Yardım ve İlk Tasarruf Edilecek Masraf Olarak Görülüyor”
2018 yılında yaşanan ve halen devam eden ekonomik krizin işyerlerine yansımasının yemek ve servis ücretlerin kaldırılması, ücretlerin düşürülmesi, yarı zamanlı çalışma veya gönüllü işten çıkarma şeklinde ortaya çıktığına işaret edilen raporda; yasada yemek ve servisin bir hak değil bir yardım olarak görüldüğü ve kriz halinde de ilk tasarrufun yemek ve servis ücretlerinden yapıldığına dikkat çekildi.
“Semt Pazarından Taneyle Alışveriş Yapan Halk Tanzim Satış Çadırlarına Mecbur Bırakıldı”
Krizle birlikte artan gıda fiyatları ile semt pazarlarından bile taneyle alışveriş yapan halkın, tanzim satış çadırlarına mecbur bırakıldığı, gıda kuyruklarının günlerce basında gündem haline geldiği hatırlatılan raporda, buna karşılık işçi ücretlerinin yeterli oranda artmaması nedeniyle halkın alım gücünün ciddi oranda düştüğü belirtilerek, BİSAM verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmek için yapması gereken aylık gıda harcaması 1971 TL olurken, aynı hesaplamaya göre 4 kişilik ailenin sağlıklı beslenmek ve diğer ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yapması gereken asgari harcama tutarı ise aylık 6818 TL’ye yükseldiği,ne işaret edildi.
“En Temel İnsani Hak Olan Sağlıklı, Yeterli, Dengeli Beslenme İçin de Mücadele Gerekiyor”
2019 yılında, Başakşehir Şehir Hastanesi işçilerinin yaptığı protesto eylemi yemekhane koşulları ile sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme talebiyle yapıldığını hatırlatan Beslenme Çalışma Grubu, işçilerin en temel insani gereksinimlerini dahi eylem yaparak, mücadele ederek aldıklarını, bu yaşanan örneğin de sağlıklı beslenmenin bir hak mücadelesi olarak görülmesi ve sağlıklı, yeterli dengeli beslenme sorununun ancak çözülebileceğini göstermekte olduğu belirtildi.
“Temiz Suya Koşulsuz ve Bedelsiz Erişim Temel Bir İnsan Hakkıdır”
2019 yılında kamuoyuna yansıyan şehir şebeke suyundaki kirlenme nedeniyle yaşanan 2 ayrı zehirlenme olayında en az 2811 kişinin etkilendiği,, temel bir insan hakkı olan temiz suya koşulsuz ve bedelsiz erişimin ne kadar önemli olduğunun da bir kez daha görüldüğü ifade edilen raporda, diğer besin zehirlenmelerine de yer verildi.
“2019 Yılında En az 3753 Kişi Gıda Zehirlenmesi Yaşadı”
Yazılı, görsel basından yapılan araştırmalara göre 2019 yılında, bir kişi mantar zehirlenmesi nedeniyle yaşamını kaybederken, kamuoyuna yansıyan en az 43 gıda zehirlenmesi olayı yaşanmış ve en az 3753 kişi gıda zehirlenmesinden etkilenmiş durumda. Gıda zehirlenmesinden etkilenen işçi sayısı 208 olurken öğrenci sayısı 231 asker sayısı da ise 42. Genelde ise 3272 kişi yediği besin nedeniyle çeşitli rahatsızlıklar yaşadı.
“Zehirlenmelerin Yüzde 5’i İşyerlerinde Gerçekleşirken, Yüzde 11’i Kamu Kurumlarında Yaşandı”
2019 yılının ilk altı ayında zehirlenme vakalarının yüzde 5’inin işyerlerinde gerçekleşirken, yüzde 11’inin kamu kurumlarında gerçekleştiği belirtilen raporda, gıda zehirlenmelerinin yüzde 89’u firmadan temin edilen gıdalardan kaynaklanırken yüzde 11’i ise dışarıdan temin edilen gıdalardan kaynaklandığı belirtildi.
Sağlıklı, Yeterli, Dengeli Beslenme Örgütlenmeyle Mümkün
Sonuç olarak ülkede yaşanan ekonomik krizle birlikte toplumun tüm kesimlerinin yoksullaştığını, sağlıklı, yeterli ve dengeli gıdaya erişimin daha da zorlaştığını belirten İstanbul İSİGM Beslenme Çalışma Grubu, temel insan hakkı olan sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmenin de ancak örgütlenmeyle mümkün olacağına işaret etti.