< Emre Yoldaşın Gözleri…

Yoldaş demek ne kolay. İki hece. Peki ya anlamı, ağırlığı. Yüklediği sorumluluğu. Öyle ya, günlük güneşlik mevsimlerde yoldaş denir de karanlık geçitlerde aynı hızla yoldaş denebilecek miydi? Bu kelime bize yeni bir dünyayı açarken bizden ne isteyecekti?

Yoldaşız, ikimiz de aynı bayrağı tutuyoruz. Koşuyoruz hani geleceğe. Sonra bir gürültü patırtı, dönüp bakıyorum sana... Amansızca dövüşen kahramana. Dönüp bakıyorsun bana, “ben dövüşüyorum sen yürü, yürü yoldaş” diyorsun. Yoldaş elinle omzuma dokunuyorsun. Ayağın her taşa takıldığında, dizlerin her titrediğinde. Ölümün üstüne yürüdüğünde beni hatırla. Aynı yaştayken seninle, bir adım öne fırlayan yoldaşını hatırla. Gözlerini adımlarımdan ayırma bakma geriye ve geriye dönenlere. Bizim dünyamız geçmişte değil gelecekte. Aydınlık yarınlar ileride. Yürü yoldaş devrime yürü. Biri elinden bayrağını alana değin yoldaş başın yoldaş omuzlarına düşünceye değin yürü. Can suyunu devrimin harcına katan işçiyi kavganın ortasında yad et. İsmini anmasan da olur. Aç bir "Tamirci Çırağı”nı yeter. Pek bir severdim bilirsin.

Gözlerimdeki ateşin kaynağına götür elinden tuttuğun nice yoldaşı. O ateş ki Sinanlar Taylanlar yaratır. O ateş ki umutsuz yüreklerdeki mikropları kurutur. O ateş ki sevda ile aşk ile bir tutulur. Yürü yoldaş gözlerime bakarak, yürü sana karanlıkta iki süzme ışık olacak gözlerim yürüyeceğin yolu aydınlatacak ayağına yapışan yabanıl otları gösterecek. Gözlerime baktığın sürece bu kavga sonuna kadar sürecek. Gözlerini gözlerimden, bilincini yüreğinden ayırma yoldaş. Karanlık yollarda tek başına kalırsan işçi ellerimi tut silâhımı al ve yürü yoldaş... Emeğin dünyasını kurmaya birlikte yemin ettik birlikte ve dövüştük şimdi senin önünden yürüyor ve nasıl yürüyeceğini gösteriyorum. Al silâhımı vur yoldaş. Amansız bir kavgada bir de benim için vur...

Fotoğrafına her baktığımda o kararlı ve keskin bakışların bana bunları anlatsa da, bilirim ki sen yanımda olsan bir Tokat şivesiyle halimi hatırımı sorardın. Cebinden bir sigara çıkarır ve göğe kaldırdığın başınla uzakta bir şeyler arardın. Kutup yıldızını arayan gemici misali bir noktaya dümeni kırar ve Denizlerden bahsederdin.

Yeni bir şey öğrendiğinde gördüğün her insana anlatırdın aynı şeyi. Bazen defalarca anlatırdın, fakat her bir anlatışında aynı aşkla anlatırdın. Ellerinle kocaman kayaları yerlerinden söküyormuşçasına büyük hareketler yaparken; yoldaşlarına gördüğünde yüreğin ince bir daha konmuş gibi ürkek bir serçe misali çekingen bir mutlulukla dolardı.

Sevgili yoldaş gözlerin, tüm çatallaşan geçitlerde doğru patikaya yönlendiren iki deniz feneri. Gözlerin iki ateş parçası. Yüreğinle girdiğin kavgada bilincinle şekillenen sen, insanın kendisiyle verdiği kavganın en güzel örneklerinin yanındasın. Engebeli yollar aştık ama hiç durmadık. Zaferi getirecek olan ellerimiz yüreklerimizde, yüreklerimizde ise sizler... Açtığınız yoldan yürümeye devam edeceğiz. Özlem ve bağlılıkla...

Daima...

Yoldaşın