< < Bir Küçük Esnafın İntiharı

Mahallede sevilen bir küçük esnafın intiharı üzerine konuştuğumuz yine bir küçük esnaf yaşadıklarını Mücadele Birliği okurlarıyla paylaşmak istedi. Biz de esnaf dostumuzun anlattıklarını sizlere aktarıyoruz:

Esnaf arkadaşı tanırdım. İyi bir arkadaştı. Biz esnaflar arasında fikir alışverişi olur. Daha bir hafta, on gün önce borçla mal döndürmenin ve sürekli zarar etmenin sonuçlarını konuştuk. Aldığın maldan ettiğin karı da üstüne koyduğunda borcunu çeviremez hale gelmiş. Sadece alım satımı devam ettirmek üzerine dönen bir küçük esnaf var. Birçok esnafın mesela bira tekellerinden mal alamaz hale geldiklerini gördük. Ama bulundurmaları gerek. Müşteri kesilmesin diye. Başka bir küçük esnafla anlaşıyor ondan alıp kendisi satıyor. Aldığı esnaf da tekellere karşı alım kotasını yükseltmiş oluyor. Aldığı fiyattan veriyor ama yine de satış kar değil zarar.

Zamlar o kadar hızlı yükseliyor ki, bir liraya aldığın malı iki liraya satmak zorundasın. Çünkü mal bittiğinde yerine koyacağını bir buçuk liraya alacağını hesap etmek zorundasın. Yoksa ayakta kalamazsın. Masraflar inanılmaz arttı. Üç ay önce 1000 TL elektrik ödüyordum bu ay 1.700 TL ödedim. Zabıta her bahaneye ceza yazıyor. Onların standartına uydurmak için üç kere tabelamı değiştirdim.

Saat 22'den sonra satış yaptığın, gece kapanış saatine uymadığın için kesilen 30 bin TL'nin üzerinde cezalar var. Damga vergisi, kira, stopaj, KDV, geçici vergi... ve uzayıp gidiyor. Ortada kazanç yok, gelecek umudu yok. Karın tokluğuna çalışıyoruz diyeceğim ama bu son zamlardan sonra artık o da yok. Haksız rekabet almış başını gidiyor. Efes, yani Anadolu Holding grubu Migros’ları aldı, küçük esnafın alış fiyatına bazen daha da altına satış yapıyor. Parası olan büyük marketler küçük esnafı kapatmaya zorluyor. Migros’lar aldıkları malları, iskontolu malları daha küçük yerel marketlere satıyor yani spotçuluk yapıyor. Küçük esnaf olarak %25-30 daha ucuza büyük marketlerden almak varken neden bizden alsın? Büyük marketler saat 22.00'dan sonra kapatınca müşteri tekel bayilere, bakkallara gider. Bu sefer de 22.00'dan sonra satış cezası var. Yani küçük esnafın kurtuluşu yok. Herkes eninde sonunda batacağının hesabını yapıyor. Ben de dükkanı devretsem bir işe girsem diyorum dükkanı devredecek kişi bulmak zor. Herkes krizi görüyor. İşe girsem işten çıkarmalar malum o da çıkmaz sokak. Şimdiden benim bildiğim birçok esnaf ya battı ya batmak üzere.

"Marketten alma bakkaldan al" gibi saçma sapan laflar duyuyorum. Güya solcular. Herkes kendi ekonomisini hesaplar ona uygun alışverişini yapar. Kapitalizm bu. Biz de gidip ucuz büyük marketlerden alıp rafımıza koyuyoruz, nereden ucuz bulursak. Bıraksınlar artık böyle politikaları. Esnaf tekeller tarafından hem kullanılıyor hem de yutuluyor. En küçük mahallede üç tane tekellerin marketi var. Ne yapsın asgari ücretli, reyonları geziyor onu ordan bunu burdan alarak yaşıyor.

Geçen sene KOSGEB kredileri verdiler. Verdiklerinin yarısından fazlasını BAĞ-KUR borcu, vergi borcu vb. kapatmak şartıyla verdiler. Elimizde bir şey kalmasa da o bizi o gün için rahatlattı. Şimdi ortada o da yok. Üstelik aldığımız kredilerin borçları da var. Bu işler o kadar uzun sürmeyecek belli ki. Herkes kendi işine bir ömür biçecek. Bu duruma karşı örgütlenip karşı koyacak ya da susup faturayı ödeyecek, batacak. Esnafın aklını başına toplaması, işçilerin arkasında durması lazım.