< Newroz Yangını Devrim Yolunda

 

Newroz sabahı heyecanla alana varıyoruz. Arama noktalarının hiçbirinden giremiyor bayraklarımız, pankartlarımız. "Partiler dışındakilerin bayrakları giremez alana" deniyor. İçerdeki dergi çevrelerinin bile bayraklarıyla girdiklerini söylüyoruz. “Siz giremezsiniz yasak bu bayrağınızın girmesi” denilerek bir saat oyalanıyoruz. Elbette durur muyuz biz. Bir şekilde girmeli Newroz meydanına Denizlerin yoldaşları. Kızıl bayrağımız dalgalanmalı Kürt halkının gençlerinin ellerinde.

Başka yaratıcı yöntemler buluyoruz ve o yöntemle bir iki bayrağımız içeri girebiliyor en azından. Yoldaşların yanına varıyorum. Ardından pankartı getiren yoldaş koşarak geliyor buluşma noktamıza. Hepimizi alıyor bir sevinç sarılıyoruz mutluluktan. Hemen açıyoruz pankartımızı. "ŞİMDİ DEVRİM ZAMANI"

Bizim girmekte zorlandığımız bu sürede miting başlamış. Kürt gençliği Newroz halayında. "Afrin Faşizme Mezar Olacak”, “Kürdistan’da Tek Çözüm Ya Devrim Ya Ölüm”, “Afrin’de Dövüşen Gerillaya Bin Selam”, “Yaşasın Halkların Mücadele Birliği" sloganlarıyla giriyoruz meydana Afrin' i duyan zılgıtlarla eşlik ediyor sloganlarımıza. Seslerimiz daha da gürleşiyor. Kitlelerin arasından bu sloganlarla yürüyoruz. Herkes önümüzü açıyor, daha doğrusu devrimci taleplere olan saygıdan kaynaklı rahatlıkla en öne kadar gidebiliyoruz. Zindanlara selam gönderiyoruz bir yandan da. "Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük"

Meydanda ilerliyoruz... Basın platformlarından alandaki kitle ne devasa gözüküyor, ne coşkulu... Sahneden sesleniyor HDP başkanı “Roboski' yi unuttuk mu?” Kitleden öfkeli tokat gibi sert ve net bir "HAYIR" geliyor. “Ankara'yı, Suruç'u unuttuk mu?”, "HAYIR". “Afrin'i işgal ettiler ama teslim alamayacaklar AFRİN'de yapılanları unuttuk mu?” “HAYIR”. HDP eşbaşkanı sesleniyor kürsüden, “Afrin'i kurtardık diyorsunuz. Gerçekten kurtarmış olsaydınız halklar ellerinde bayraklarla koşup sarılırlardı size. Boş sokaklara bayraklar asmak zorunda kalmazdınız”.

Kitle coşkulu ve öfkeli, gençlik militan. Savaşmaya alışmış gençler kaynıyor yerlerinde. Analar gerilla kıyafeti giydirip getiriyor bebeklerini, gençlik birimleri savaş, intikam sloganları atıyor. Cenge davet ediyor Demirci Kawa'nın torunları. “Bir Kawa heykelini yıktınız, binlerce Kawa oldu gençliğimiz” diyor sahneden bir ses. Katliamlarıyla ve işgalleriyle Devrime saldıran faşist devlet en iyilerimizi koparıp aldı aramızdan. Öncülerimiz bize o son anlarında dahi CHE olup haykırdılar:

"Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin.. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi."

Söz verdik yoldaşlarımıza. Kanlarımızın karıştığı devrim bayrağını faşizmin burçlarına dikeceğiz. Yıkacağız bu düzeni. Halklarımızın birbiriyle, doğanın insanlık ile, emekçilerin yeni doğan günle barıştığı günleri bizler getireceğiz.

İstanbul’dan Bir Mücadele Birliği Okuru