Bugün, sağlık emekçileri yine grevde. Son aylarda ardı ardına greve çıkan doktorların en ilk taleplerinden biri sağlık emekçilerine yönelik şiddette önlem alınmaması. Dün Konya’da bir doktor daha öldürüldü, TTB 2 günlük iş bırakma çağrısı yaparken, hekimler sorunları çözülene kadar süresiz iş bırakma çağrısı yaptı.

Hacı Mehmet Akçay’ın annesi bir ay önce kalp ameliyatı geçirmişti; ameliyat başarılı olmuş, ancak sonrasında gelişen komplikasyonlar sonucunda yaşamını yitirmişti. Ve oğlu cenazede herkese, doktoru öldüreceğini ilan etmişti. Kendisi de başka bir hastanede güvenlik görevlisi olan saldırgan 6 Temmuz günü kardiyoloji uzmanı Dr.Ekrem Karakaya’nın hastanesine giderek doktoru silahıyla vurdu... Yetkililer ise olayı “anlık sinir krizi geçirerek cinayeti işledi” diyerek yayın yasağı getirdi!...

Müdahaleye rağmen arkadaşlarını kurtaramayan sağlık emekçileri hastanede iş bırakarak saldırıyı ve önlem alınmamasını protesto etti. Olayın duyulmasının hemen ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve sağlık emek-meslek örgütleri “Konya’da görevli meslektaşımız Dr. Ekrem Karakaya’nın uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesi üzerine sağlıkta şiddete karşı ‘Üzgünüz, Öfkeliyiz! Sorumlulardan Hesap Soracağız’ diyerek 7-8 Temmuz 2022 tarihlerinde G(ö)REV’deyiz” şeklinde açıklama yaptı.

7 Temmuz günü tüm hastanelerde aciller dışında iş bırakan hekimler saygı duruşu ve 15 dakikalık oturma eylemleri yaptılar. Kimi özel hastaneler de iş durdurarak meslektaşlarına destek verdi.

Hastane önlerinde okunan basın açıklamalarında “Sağlıkta şiddetin münferit bir olgu olmadığını, bunun toplumsal ve politik bir sorun olduğunu gerekçeleri ile birlikte tekrar tekrar ifade ettik. Sağlık kurumlarında meydana gelen silahlı saldırıların artışı nedeniyle bu konuda önlemler alınmasını ve 6136 sayılı yasada değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tekliflerini önerdik, ancak tüm uyarılarımız görmezden gelindi. Bilinçli bir yaklaşımla şiddetin kaynağı toplumsal bağlamından koparılarak sorun bireylere indirgendi, sorumlular bu durumu arada bir kınamak dışında bir adım atmadı.

Kınamanın bir işe yaramadığı ve sağlıklı şiddet olgusunun çığırından çıktığının bakanlıkta farkında olacak ki sağlıkta şiddet istatistiklerinin yer aldığı beyaz kod verileri tüm ısrarlarımıza ve konuya dair dava açmamıza rağmen toplumla paylaşılmadı.

Sorumluların bu yaklaşımı bugün yeniden bir cinayetle sonuçlandı. Ülkede artan şiddet iklimi bizlerin sadece çalışma koşullarını bozmakla kalmamış can güvenliğimizi de ortadan kaldırmıştır. Her anlamıyla tıkanan sağlık sisteminin tüm sorumluluğu hekimleri ve sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkılmakta bu durum bizlere hedef haline getirmekte sağlık alanında yürütülen politikalar bizlere şiddet ölüm çaresizlik ve mutsuzluk olarak geri dönmektedir. Sağlık emekçilerine en ufak bir zarar gelmesine tahammülümüz yok.

Şiddet daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi öngörülebilir ve önlenebilir toplumsal bir sorundur ve sorun çözmeye niyeti bütünlüklü politikalarla aşılabilecektir. Güvenli çalışma alanı sağlamak siyasal iktidarın sorumluluğundadır. Sağlık bakanı başta olmak üzere sorumluluğunu yerine getirmeyen yetkililer derhal istifa etmelidir.

Bizler bu konuda yaşam hakkımız ve güvenli çalışma koşulları için gücümüzü her yerde her koşulda hep birlikte göstermeye hazır olduğumuzu bir kere daha belirtiyoruz bu çerçevede bugün ve yarın ülke genelinde iş bırakıyoruz" denildi.


İstanbul’da ayrıca, dün öldürülen Avukat Servet Bakırtaş için de anma vardı. Bakırköy'de düzenlenen anmada, savunmaya yönelik artan saldırılar ve avukat ölümlerine karşı yeterli mücadele yürütmeyen TBB ve İstanbul Barosu protesto edildi. Genç avukatlar, "Yönetim istifa" diyerek baro yünetimlerini protesto etti.