52 yıl önce, işçi sınıfı uzlaşmacılıkla, sistemle bağlarını koparan o adımı attı, 15-16 Haziran günlerinde ayaklanarak Büyük İşçi Ayaklanması’na imza attı.
150 bine yakın işçi İstanbul sokaklarında eyleme geçti ve kısa süre içinde tüm ülkeye yayılan eylem ayaklanmaya dönüştü ve devlet geri adım atmak zorunda kaldı.
15-16 Haziran durgun gökyüzünde çakan bir şimşek değil, on yıldır süren irili ufaklı protesto ve eylemlerin birikim ve sonucuydu. İşçilerin kurduğu, örgütlendiği DİSK’in örgütlenmesinin önüne baraj getirerek fiilen çalışmalarının engellenmesi yasası mecliste kabul edilince, bardaktan son damla da taştı. İşçiler ayağa kalktı. Kanunun kabul edilmesinden 3 gün sonra işçiler üretimi durdurdu, önce işyerleri önüne çıktı. Bu coşkun sel kısa ürede fabrika önlerinde kalmadı, çağlayan olup İstanbul caddelerini, meydanlarını doldurdu. Hedef Taksim’di.
İlk gün 140 bin işçi yürüyüşe geçti. Yürüyen işçilerin önü polis barikatları ve jandarma ateşi ile kesildi. Avrupa ve Asya kıtalarından bölüklerle yürüyüşe geçen işçi kolları bir araya gelmesin diye köprüler havaya kaldırıldı. Yüz binlerce işçi İstanbul'un her yanından anayolları keserek, barikatları aşarak zaptedilmez bir öfkeyle sınıf savaşımları tarihine ölümsüz bir darbe vurdu. E-5’te yürüyen, Köprülerin kaldırılmasına karşı teknelere sandallara binerek hedeflerine ilerleyen işçiler, Gebze, Tuzla, İzmit, Çayırova ve pek çok işçi havzasında işçilere ilham oldu ve kıvılcım bozkırda hızla yayıldı.
2 gün boyunca yaşanan eylem ve çatışma, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in “Anayasamız her türlü toplantı ve yürüyüşlerin silahsız ve saldırısız olacağını emreder. Bizler Anayasaya sımsıkı bağlı işçiler olduğumuz için, hiçbir hareketimiz Anayasaya aykırı olamaz. Ne var ki bizim aramıza çeşitli maksatlar güden kişiler, çeşitli kılıklara bürünerek girebilirler. Hatta kötüsü, gözbebeğimiz şerefli Türk ordusunun bir mensubuna kötü maksatla taş atabilirler. Tahrikler yapabilirler. DİSK Genel Başkanı olarak sizleri uyarıyorum." demesini getirdi. Panikleyen sermaye de acilen meclisi toplayıp "ihtilal provasını ezme, müesses devlet düzenini koruma" açıklamasıyla 16 Haziran akşamı sıkıyönetim ilan etti...
2 günlük ayaklanma, Türkler ve DİSK Yürütme Kurulu’nun gece yarısı evlerinden toplanması, 80 fabrika temsilcisi sendikacı ve 422 işçinin gözaltına alınması, binlerce fabrikada öncü işçinin işten atılması ile sönümlendi. Ancak 52 yıldır ne işçilere boyun eğdirebildiler, ne işçi sınıfının mücadelesini sona erdirebildiler; sadece günü kurtardılar...
15-16 Haziran bir nostalji değil... İşçilerin, emekçilerin her sokağa çıkışında sermaye sınıfı, 15-16 Haziran Büyük İşçi Ayaklanması’nın deneyimi ile kabuslar görmeye başlıyor.
Selam Olsun 15-16 Haziran Ayaklanması’nı Yaratanlara