< Çocuk İşçilik Yasaklansın

“Son dokuz yılda en az 556 çocuk çalışırken hayatını kaybetti” diyen İSİG Meclisi, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı ve Çocuk İşçiliği Raporu’nu yayınladı.

1- Türkiye, ILO’nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni 1998 yılında, 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni ise 2001 yılında onayladı. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, 2017-2023 dönemini kapsayacak şekilde güncellenmiş Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) hazırlandı. Ne var ki, siyasi iktidar çocuk işçiliği engellemek yerine, halkla ilişkiler stratejisinin bir parçası olarak meşrulaştırma yolunu tercih etmektedir.

2- Türkiye’de çocuk işçilik, üretimi ayakta tutan bir olgu olarak varlığını korumaktadır. TÜİK (Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları, 2019) verilerine göre %70,6’sı erkek ve %29,4’ü kız çocuğu olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. Türkiye’de çocuk işçiliğin gerçek boyutları ise verilerde perdeleniyor. Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdeleri eksik. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor. Bunlar göz önüne alındığında, bugün Türkiye’de en az 2 milyon (yaz aylarında 4 milyon civarı) çocuk işçi olduğu görülmektedir.

3- Bu duruma ek olarak yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye’de yaşayan Suriyeli ve Afganistanlı mülteci sayısının, kaydı bulunmayan göçmen ve mültecilerle birlikte altı milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfusun önemli bir kısmını oluşturan göçmen ve mülteci çocukları, tarım, sanayi, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dâhil oluyor.

4- Tam da bu yüzden çocuk işçilik azalmak yerine giderek daha da artmakta ve çok ağır ve tehlikeli işlere doğru kaymaktadır. Türkiye’de çocuk işçilerin %30,8’i tarım, %23,7’si sanayi, %45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor (TÜİK). Çocuk emeği, çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında yoğunlaşmaktadır.

5- Çalışan çocukların ise sadece %65,7’si eğitimine devam edebilmektedir (TÜİK). Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okulda olması gerekirken çalıştığını tespit ettiği ancak “ulaşamadığı” çocuk sayısını yaklaşık 440 bin olarak açıkladı. Salgın döneminde çocuk işçilerin çoğunluğu ücretsiz internet, gerekli ekipman ve donanımın olmaması nedeniyle uzaktan eğitimine devam edemedi. Çocuk işçiliği besleyen politikalar sonucu Covid-19 salgını sürecinde çocuk işçilik daha da arttı. Bu süreçte bir yandan çocuk işçi sayısı artarken, çocuk emeği sömürüsü daha da derinleşti, kuralsızlaştı.

6- Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım, Türkiye’de ücretli ve ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu işkolu ve çocuk işçilik bakımından başlıca sektör. Tarım işçisi çocukların %64’ü 5–14 yaş arasındaki çocuklardan oluşuyor. Yani tarımda çocuk emeğinin yoğun olmasının iki yönü bulunuyor: Bir yönünü tarımın çökertilmesi ve aile emeği içinde görmeliyiz. Diğer yönü ise mevsimlik işçiliktir. Çocuklar mevsimlik işçiliğin kadınlar ile birlikte omurgasını oluşturmaktadır ve ‘çocukları çekip alırsanız mevsimlik işçilik kalmaz’…

7- Çocuk işçiliğin diğer biçimini ise çırak ve stajyerlik oluşturmuştur. MEB ile sermayenin işbirliği çerçevesinde çocuklar organize sanayide ve fabrikalarda uzun çalışma saatlerinde, çok düşük ücretlerle çalıştırılmaktalar. Çalışma sürelerinin bir kısmı teorik eğitime ayrılan çıraklar ‘öğrenci’ sayılmakta, MEB’in belirlediği işkollarında çıraklık sözleşmesi yapılarak çalışmaktadır. Stajyer çocuk işçilerin notunun yarısını patron vermektedir. Bu koşullar yüzünden ucuza çalıştırılırlar. Hatta meslek okulları sanayinin fason işletmeleri haline gelmiştir. Çünkü Koç’un da dediği gibi “Meslek lisesi memleket meselesi”dir.

8- Mesleki ve teknik eğitim vasıtasıyla çocukların işçileşmesinde bir ivme de 4+4+4 eğitim sistemi olmuştur. Eğitim-Sen’in hazırladığı “Çatışmaların Eğitim-Öğretim ve Öğretmenler Üzerindeki Etkisi Anketi”ne göre bu uygulamanın başlatıldığı 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken son üç yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda okul sayısı yaklaşık 10 kat, özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 17,5 kat gibi astronomik bir artış göstermiştir.

9- Yasalar, uluslararası sözleşmeler, ulusal programlar çocuk işçilerin sağlığını koruyamamıştır. İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural haline gelmiştir. Örneğin 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet Yıldız plastik enjeksiyon makinesine sıkışarak can verdi, hastaneye trafik kazası geçirdi diye getirildi ve işverenine açılan davada 30 bin 40 TL ceza verildi ve bu 24 taksite bölündü. Örneğin 16 yaşındaki otel işçisi Muhammet İsa Soysal’ın ailesinin açtığı davada mahkeme, “65 yaşına kadar yaşar, asgari ücretle çalışırdı. Hayatı boyunca da 47 bin lira kazanırdı” diyerek tazminat kararını verdi. İşte bu ve verebileceğimiz onlarca karar da durumu özetlemektedir.

10- 2014 yılında yapılan Uluslararası Çalışma Konferansı’nın 103. oturumunda konuşan dönemin Çalışma Bakanı Yardımcısı Halil Etyemez, özellikle çocuk işçiliği ile mücadele çerçevesinde alınan önlemler sayesinde, bu sorunun artık Türkiye’nin gündeminden çıktığını söylemiştir. Yine dönemin AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye’nin çocuk işçi çalıştırmayla mücadelede başarılı olduğunu belirmiş ve “Türkiye’nin 2014 itibarıyla çocuk işçi çalıştırmayı bitirmeyi taahhüt ettiğini ve ILO’nun Türkiye’yi 2006 yılında çocuk işçilikle mücadelede başarı sağlayan üç ülkeden biri seçmesine neden olduğunu” ifade etmişti. İktidar ve uluslararası kurum-kuruluşlar Türkiye’deki çocuk işçiliğini görmezden gelme konusunda hemfikirdir.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, çocuk işçiliğin getirildiği durumu ve çocuk iş cinayetlerinin bir “çocuk emek sömürüsü” politikası olduğunu vurgulayarak taleplerini şöyle sıraladı:

*Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir.

*Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.

*Kayıt-dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.

*Yasadışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.

*Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, bağışıklık sistemleri kuvvetlendirilmelidir.

*Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.


Ve sonuç olarak, son dokuz yılda en az 556 çocuk işçi hayatını kaybetti.

1- Her ay ortalama olarak 5-6 çocuk çalışırken hayatını kaybetmektedir. Çocuk işçi ölümlerinin tüm iş cinayetlerine oranı ise yüzde 4 civarındadır. Ölümler genel olarak basına yansımaktadır.

2- Çocuk işçilerin yaklaşık üçte birinin tarımda çalışmasına karşılık ölümlerin yarıdan fazlası bu işkolunda meydana gelmektedir.

3- Son yıllarda çocuk emeğinde ücretli ve tehlikeli işlerde çalışma oranı artmaktadır.

4- Çocuk işçi ölümlerinin neredeyse yarısını trafik, servis kazası ile boğulmalar oluşturmaktadır. Bu da tarım işkolundaki mobilizasyonun ve barınma-yıkanma-sıcakta çalışma gibi ihtiyaç ve sorunların had safhada olduğunu göstermektedir.

5- Kız çocuk işçi ölümleri %16 civarındadır. Bu durum genel iş cinayetlerinde tespit etiğimiz kadın işçi ölüm oranın 2,3 katıdır.

6- 15 yaş altı çalıştırma kanunen de yasak olmasına rağmen bu yaş grubunda çalışan 184 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir. Yani her ölen 3 çocuk işçiden 1’i 15 yaş altındadır. 4-5 yaşlarında ölen çocuk işçilere bile rastlanmaktadır. Bu durum Türkiye’deki yoksulluğun ve güvencesizleştirmenin bir aynasıdır.

7- Çocuk işçi ölümleri tarımsal mobilizasyon ve üretimin arttığı, yine okulların kapanıp hizmet sektöründe ve atölyelerde çocukların çalıştığı Mayıs-Eylül sürecinde sıçrama yapmaktadır.

2013-2021 yılları arasında, 9 yılda en az 556 çocuk çalışırken hayatını kaybetti...

İş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

Tarım, Orman işkolunda 316 çocuk

İnşaat, Yol işkolunda 57 çocuk

Metal işkolunda 37 çocuk

Konaklama, Eğlence işkolunda 27 çocuk

Ticaret işkolunda 22 çocuk

Gıda işkolunda 18 çocuk

Genel İşler işkolunda 18 çocuk

Tekstil, Deri işkolunda 16 çocuk

Taşımacılık işkolunda 11 çocuk

Kimya, Lastik işkolunda 9 çocuk

Ağaç, Kâğıt işkolunda 9 çocuk

Çimento, Toprak, Cam işkolunda çocuk

Enerji işkolunda 3 çocuk

Madencilik işkolunda 1 çocuk

İletişim işkolunda 1 çocuk

Sağlık işkolunda 1 çocuk

İşkolunu belirlenemeyen 4 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…


Son dokuz yılda iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 153 çocuk;

Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 97 çocuk;

Ezilme, Göçük nedeniyle 68 çocuk;

Yüksekten Düşme nedeniyle 52 çocuk;

Şiddet nedeniyle 47 çocuk;

Elektrik Çarpması nedeniyle 39 çocuk;

Yıldırım Düşmesi nedeniyle 35 çocuk;

Patlama, Yanma nedeniyle 20 işçi;

Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 12 çocuk;

Kesilme, Kopma nedeniyle 11 çocuk;

Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 6 çocuk; İ

ntihar nedeniyle 6 çocuk;

Diğer nedenlerden dolayı 10 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…


Son dokuz yılda iş cinayetlerinin cinsiyetlerine göre dağılımı şöyle:

88 kız ve 468 erkek çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…


Son dokuz yılda iş cinayetlerinin yaşlara göre dağılımı şöyle:

4 yaşında 2 çocuk,

5 yaşında 4 çocuk,

6 yaşında 4 çocuk,

7 yaşında 4 çocuk,

8 yaşında 12 çocuk,

9 yaşında 11 çocuk,

10 yaşında 22 çocuk,

11 yaşında 10 çocuk,

12 yaşında 28 çocuk,

13 yaşında 35 çocuk,

14 yaşında 52 çocuk,

15 yaşında 79 çocuk,

16 yaşında 118 çocuk

17 yaşında 175 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti...

Çocuklarımızın/Gençlerimizin İş Cinayetlerinde Ölümüne Sessiz Kalmayacağız!