Türk Tabipler Birliği 22 Mart günü bir açıklama yayınlayarak “Kısıtlı Yasal Düzenlemelerle Değil, Şiddeti Oluşturan Nedenlere Karşı Birlikte Hareket Ederek Sağlıkta Şiddetle Mücadele Edebiliriz!” dedi.

TTB 61 sağlık derneği ile birlikte yaptığı açıklamada “Şiddeti durduralım” dedi. Sağlık emekçilerinin açıklaması şöyle:

Türkiye’de sağlık ortamında şiddet; sistematik olarak uygulanan, hasta ve yakınlarının sisteme dönük öfkesini sağlık çalışanından çıkardığı bir soruna dönüştü. Her gün sözlü şiddete maruz kalma oranlarının %85’in üzerinde olduğu hizmet sunum koşulları, hekim ve hasta arasında kurulması zorunlu olan ilişkiyi her geçen gün daha fazla bozuyor. Şiddet; hekimlerin mesleki doyumlarını yok ediyor, meslekten ya da ülkeden ayrılmalara yol açıyor. Şiddet nedeniyle sağlık işgücünün hizmetten çekilmesi giderek uzayan randevu sürelerine ve hastaların hizmete ulaşmasını engellemeye başladı. Bu sorunun giderek derinleşeceğini artık sağlık politikalarını oluşturanlar bile görüyor; ancak sorunun nedenleri irdelendiğinde görüyoruz ki çözüm olarak hazırlanan kısıtlı yasal düzenlemeler ne yazık ki şiddeti azaltmaya yetmeyecektir.

Sağlık ortamında şiddet, hem hekimlere hem de topluma zarar veriyor. Oysa hekim ve hastası aynı amaç için bir araya gelir: Hekim hastasını iyileştirmek ister, hasta hekimden şifa bekler. Amaç ortaktır. Hastalarımız bizim düşmanımız değildir. Sağlıkta şiddetin nedeni Sağlıkta Dönüşüm Programı ile “5 dakikaya sıkıştırılan hasta randevuları”dır. Sağlıkta şiddetin nedeni “hastaya müşteri gözüyle bakılmasını dayatan sistem”dir. Sağlıkta şiddetin nedeni “ne kadar çok hasta, o kadar çok para” anlayışıdır. Sağlıkta şiddetin nedeni “hekimi ucuz işgücü girdisi olarak gören” anlayıştır.


Hekimlerin talepleri de şöyle:

-Muayene randevularının her hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmesini,

-Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini,

-Acil servislerde sadece acil hastalara bakılacak bir sağlık hizmeti planlaması yapılmasını,

-Sağlık kurumlarındaki çalışma ortamı ve koşullarının, sağlıkta şiddeti önleyecek biçimde yeniden düzenlenmesini,

-Hastayı müşteri, sağlık hizmetini “kâr getiren işlem” olarak gören anlayışın derhal terk edilmesini ve sağlığın temel bir insan hakkı olarak sunulmasını,

-Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitiminde kontenjanları artırarak niteliği düşürecek, var olan sorunları daha da büyütecek, toplumun sağlık hakkına erişimini engelleyen popülist uygulamalardan hızla geri dönülmesini talep ediyoruz.


Sağlık emekçileri sağlığın “alınır – satılır” bir market ürünü olmadığını ve insan hakkı olduğunu; şiddetle sağlığa ulaşılamayacağını, “Şiddet ortamında sağlık hizmeti olma”yacağını bir kez daha vurguladılar.