< < Sağlık Emekçilerinden Hakları İçin Büyük Beyaz Yürüyüş...

Sağlık emekçileri 14-15 Mart günlerinde sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması ve özlük ve ekonomk haklarının verilmesi talebiyle gerçekleştirecekleri grev öncesinde eylemlerine devam etti. Sağlık Emekçlieri bugün Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünden Kadıköy- Beşiktaş İskele Meydanı’na “Büyük Beyaz Yürüyüş” düzenledi. Yolu açma bahanesiyle polis engellemesiyle karşılaşan emekçiler sloganlarını haykırarak rıhtıma yürüdü. İktidarın emekçilere yönelik söylemlerine ise şiirlerle ve “Susmuyoruz Korkmuyoruz Bir Yere Gitmiyoruz Kalacağız, Haklarımızı alacağız” diyerek yanıt verdi.

İstanbul Tabip Odası’nın çağrısıyla sağlık iş kolundaki sendikalar ve meslek örgütleri Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi önüne "Büyük Beyaz" yürüyüş düzenledi.

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde toplanan sağlık emekçileri "Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde Emek Bizim Söz Bizim Sağlıkta Şiddeti Durduracağız", "Hiçbir Yere Çekip Gitmiyoruz; Buradaydık Buradayız Burada Kalacağız"yazılı pankartlar açan sağlık emekçlieri sloganlarıyla yürüyüşe başladı.

Sağlık Emekçilerine Böyle Davranamazsınız!”

Yürüyüş başlangıcında polisin yolu açmak bahanesiyle sürekli sağlık emekçilerinin kaldırıma çıkmasını söylemesi ve itmesi üzerine sağlık emekçlieri “Direne Direne Kazanacağız” sloganıyla tepki gösterdi. TTB Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı “Otuz yıl hizmet verdim ben, yıllarca fakültede hocalık yaptım. Bana böyle davranamazsınız. Utanmıyorsunuz sağlık emekçlierini itmeye” diyerek tepki gösterdi.

Polis Engeline Karşı Slogan ve Ajitasyon Konuşmaları

“Sağlıkta Şiddeti Durduracağız”, "Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği Geri Çekilsin",“Sağlıkta Şiddete Son”,"5 Dakikada Hekimlik Olmaz",“Asistan Hekim Köle Değildir", "Herkes Bilsin Şiddet Varsa Hizmet Yok", "Buradayız Hiçbir Yere Gitmiyoruz","Vazgeçmiyoruz, Hakkımız Olanı Alacağız" yazılı dövizler taşıyan sağlık emekçileri polisin yol boyunca provokasyon girişimine sloganlarla ve halka yönelik konuşmalarla, iktidarın sağlık politiklarını ve sağlık emekçilerini değersizleştiren tavrını teşhir ederek karşılık verdi.

 

Haydarpaşa Dayanışması Sağlık Emekçilerini Karşıladı

Haydarpaşa Dayanışması, 531. Pazar Nöbetinde Gar girişinden “Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak” pankartı ve sloganıyla Haydarpaşa Köprüsüne yürüyüş yaparak burada sağlık emekçilerini karşıladı. Sağlık emekçileriyle buluşan Haydarpa Dayanışması “Büyük Beyaz Yürüyüş”e katılarak rıhtıma birlikte yürüdü.

Büyük Beyaz Yürüyüşte “Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak”, Sağlıkta Şiddeti Durduracağız”, “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, Bir Yere Gitmiyoruz Hakkımızı Alacağız”, “Direne Direne / Birleşe Birleşe Kazanacağız” sloganlarını birlikte haykırdı.

Beşiktaş İskele Meydanı’na ulaşan sağlık emekçileri tepkilerini ve taleplerini bir kez daha haykırdı.

Aylardır eylem ve etkinliklerle sağlık emekçilerinin sesini duyurmaya çalıştığını hatırlatanTürk Tabipler Birliği Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, iktidarın yanlış sağlık politikalarına ve sağlık emekçilerinin değersizleştirilmesine tepki gösterdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kendilerine bayram mektubu gönderdiğini söyleyen Fincancı “Nasıl bayram mektubuysa artık; 'Haklarımız, taleplerimiz konusunda geliştireceğimiz dilin, tutumdaki üslubun mesleğin doğasıyla örtüşmesi gerekir', demiş. Haklarımızı nasıl talep etmemiz gerektiğini söyleyivermiş kendince. Hastalarımızı ihmal ettiğimizi ima etmiş, sesimizi duyurma üslubumuzu belli ki beğenmemiş" diye konuştu.

Mücadeleyi İsyana Uzanan Süreci Nazım Hikmet’in Dizeleriyle Anlatalım”

Söz alan TTB Başkanı Şebnem Korur FincancıSağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kendilerine bayram mektubu yolladıklarını belirten Fincancı, sürdürdükleri mücadelenin sebebinden başlayıp isyana uzanan süreci anlatmak Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaralarının Üçüncü Kitabında Doktor Faik Beyin anlattıkları dizelerle “Beni hiç sevmiyor. / Bana düşman. / Ve ümitsiz. / Ben, bu büyük yapıdaki efendiyim. / Sarı bir hap verecek yerde. / Ona inadına kötülük eden insan / ...Elinden geleni yaptı kendisi / Karısı ölürse kabahat benim / Ben, / Ben, bu büyük yapının efendisi. / Beni sevmiyor / Bana düşman.” diyerek yanıt verdi..

 

Düşmanlaştırıldık, Yalnızlaştırıldık, Şiddete Maruz Kaldık, Açlık Sınırının Altında Çalışmaya Mahkum Edildik”

Fincancı, "Hangimiz bu günlerde böyle hissetmiyor ki! Düşmanlaştırılmış, yalnız bırakılmış, üstelik o büyük yapıların içine hapsedilmiş, artık efendisi falan değil kölesi kılınmış. 'Giderlerse gitsinler' denip kapı gösterilmiş... Yoksulluk sınırının altına mahkûm ettikleri hekimleri, açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda bıraktıkları emeklileri, kölelik koşullarında çalışmaya zorladıkları gencecik meslektaşlarımızı dilindeki şiddetle ananlar bizleri her gün şiddetle karşı karşıya bıraktılar. Sonra bize mektup yazıp; 'Sorunların, aşılması zor değil, aşılması kolay sorunlar olduğuna, gerekli emeğin sarf edildiğine inanmanızı istiyorum', diyenlere soralım o zaman: Zor değilse neden bu zamana kadar tek bir adım atmadınız" ifadelerini kullandı.

 

14 Mart Tıp Bayramı Tıbbiyeli Öğrencilerin İsyanı

Fincancı, 14-15 Mart’ta gerçekleştirecekleri iki günlük grevin aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı olduğunu da hatırlattı. Tıp Bayramının ilk kutlandığı günü anan Fincancı, Tıbbiyeli öğrencilerin işgale karşı başlattığı isyanı Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’ndan “Ateşi ve ihaneti gördük / Ve yanan gözlerimizle durduk / Bu dünyanın üzerinde.../ ...yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar / Düştüler can kaygusuna / Ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından / Karanlığa karışarak basıp gittiler. / Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet, / En azılı düvellerle dövüşüyordu fakat, / Dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat, / İki kat soyulmamak için” dizeleriyle anlattı.

 

Bu Bayramı İsyana Boyayacağız”

14 Mart’ın isyana işaret ettiğini belirten Fincancı, biz de direncimizi, birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımızı alıp yanımıza, bu bayramı isyanımıza boyayacağız. Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıktığımız Beyaz Yürüyüşümüzden Forumumuza, Beyaz GöREVlerimizden, Beyaz Nöbetlere yan yana durduğumuz her yerde; şiddete, bizi değersizleştirmeye çalışanlara inat değerimizi bilerek, düşmanlaştıranlara inat hep birlikte, bölenlere inat sağlığın üretiminden gelen gücümüzün dayanışmasıyla el ele! Köle olmayı reddediyoruz, hekimlik değerlerimize sahip çıkıyor, ‘Buradaydık, Buradayız, Burada Kalacağız’ diyerek 14-15 Mart’ta Büyük G(ö)REV’e gidiyoruz” dedi.

Fincancı tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramını kutlayarak “Melih Cevdet Anday’ın umuduyla seslenelim o zaman... ‘Yetsin demir çağının beyliği / Yeni bir gün başlıyor demek / Yeryüzünde korkusuz yaşamak’ Haklarımız için isyanımız kutlu olsun, 14 Martların boyun eğmez isyanıyla her birinizi dayanışmayla selamlıyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Fincancı'nın ardından yürüyüşü düzenleyen İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dşihekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, SES İstanbul Şubeleri, Genel Sağlık İş, Dev Sağlık İş, Birlik Dayanışma Sendikası, İSTAHED adına ortak hazırlanan basın metnini İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu okudu.

Kamucu Sağlık Sistemi Yerine Daha Çok Hasta Daha Çok Para Politikası Uygulanıyor”

Koronavirüs salgınının mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana, toplumun sağlığını riske attığını; halkı salgınlardan bulaşıcı ve kronik hastalıklardan korumadığını çok açık bir şekilde ortaya çıkardığını söyleyen Küçükosmanoğlu, "Koruyucu hekimliği önceleyen, birinci basamağı güçlendirilmiş, sevk zinciri ile çalışan kamucu bir sağlık sistemi yerine 'daha çok hasta bak, daha çok para kazan' mantığı ve performansa bağlı ödeme sistemi ticari işletmeye dönüştürülmüş kamu sağlık kurumları bu yükü kaldıramıyor. Randevu süreleri 5 dakikaya düşürülmesine rağmen vatandaşlar MHRS üzerinden randevu bulamıyor. Malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatlar erteleniyor. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, özel sağlık işletmeleri ve sermaye sahiplerini korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımıyor” dedi.

 

Şiddete ve Yoksullğa Mahkum Edilen Hekimlere Giderse Gitsinler Denildi”

Salgın döneminin bu ülkede hekimlerin ve diğer sağlık emekçilerinin ne kadar değersizleştirildiğini de ortaya çıkardığını belirten Küçükosmanoğlu. vaat edilen özlük hakkı iyileştirmeleri yapılmadığını, ortalama hekim maaşlarının yoksulluk sınırı altına düşütüğünü, sağlıkta şiddetin ise azalmak bir yana her gün, her an yaşanan rutin olaylar haline geldiğine dikkat çekti.

Gelinen aşamada hekimler 'Artık bu şartlarda çalışamıyoruz' diyerek emekli olurken, genç hekimler yurtdışına göç ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hekimlere 'Özel sektör çok veriyormuş, oraya gidiyorlar. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz' dediğini hatırlatarak “Bu başarısızlığın bedelini ödemesi gereken, 20 yıldır bu ülkeyi yöneten, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylenen bu sözler hekimler arasında büyük bir kırgınlığa, öfkeye neden olmuştur" dedi.

 

Taleplerimizden Vazgeçmiyoruz. Hakkımız Olanı Alacağız"

Erdoğan'ın sözlerine "Tıbbın tarihi yazılmaya başladığından bu yana burada, bu topraklardaydık. Bugün de buradayız"diyerek yanıt verdiklerini belirten Küçükosmanoğlu,"Ne ülkemizden ne mesleğimizden ne hakkımız olanı istemekten vazgeçeceğiz. Emeğimizi, mesleğimizi, geleceğimizi karartmaya çalışanlara karşı 14-15 Mart'ta bütün illerde, bütün sağlık kurumlarında G(Ö)rev'de olacağız. Artık Söz Bizdedir! Taleplerimizden Vazgeçmiyoruz. Hakkımız olanı alacağız."

 

Mektup Yollamak Yerine Sağlıkta Şiddet Yasasını Çıkarın”

Basın metninin okunmasının ardından sağlıkçılar serbest kürsüde sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise Sağlık Bakanı’nın sağlık emekçilerin değersizleştiren mektubunu hatırlatarak yıllarca sağlık işçisi olarak bile görülmeyen temizlik işçilerinden, veri giriş elemanlarına, ambulans şoförlerinden, radyoloji teknisyenine kadar mektup gittiğini belirtti.

Çerkezoğlu, Sağlık Bakanı’na seslenerek “Böyle mektuplar yollamak yerine sağlık emekçilerinin herkes tarafından açıkça görülen sorunlarının çözmek için adım atılması gerekir. Sağlıkta şiddeti önleyecek yasanın hemen çıkarılması gerekiyor” dedi.

Serbest kürsüde sağlık emekçileri iktidarın sağlık politikalarını eleştirerek, taleplerini dile getirdi ve haklarını almak için mücadele edeceklerini belirten emekçiler 14-15 Mart tarihlerinde grevde olacaklarını belirterek eylemi sloganlara sonlandırdı.