İzmir’de 17 yıldır Hugo Boss Fabrikası’nda çalışan ve 5 Ekim tarihinde fabrika yönetimi tarafından çağırılarak işyerinde hırsızlık yaptığı, çantasından fabrikada üretilen giysilerden çıktığı iddia edilerek Kod-46 ile işten atılan kadın işçi Mevlüde Ünal, işten atılma sürecine dair gazetemize konuştu.
Fabrikadaki çalışma koşullarını aktararak başlayan Ünal “Siz onların istediği her şeyi yaparsanız, onların yönlendirdiği yerlerde çalışırsanız iyisiniz. Ama onların istediği şeyleri yapmazsanız, istedikleri sendikaya üye olmazsanız, mesailere kalmazsanız, performansla ilgili bir probleminiz varsa sürekli psikolojik baskıya maruz kalıyorsunuz. Düzenli bir çalışma planı yoktu. Hangi tarihte çalışacağımız belli olmuyordu. Çalıştığımız birimler sürekli bize sorulmadan değiştirilirdi. Buna ses çıkardığımızda, tepki gösterdiğimizde psikolojik baskıya maruz kalıyorduk. Eğer birini işten çıkarmaya karar verdilerse performans düşüklüğü, kaliteli çalışmama gibi herhangi bir nedenle işten çıkarıyorlardı. Bu durumla karşılaşan birçok arkadaşımız var ve birçoğunun davaları hala sürüyor.” dedi.
İşten atılma sürecini anlatan Ünal “İşten atılmamdan yaklaşık 5 ay önce birimimize yeni bir erkek yönetici geldi. Bu erkek yönetici ben dahil olmak üzere bir çok kadın arkadaşıma cinsel taciz denilebilecek şeyler yaptı. Ben çalışırken sürekli gelip bana dokunuyor, el kol hareketleri yapıyordu. Bir gün kendisine bundan rahatsız olduğumu dile getirdim. O süreçte aynı zamanda çocuklarıma vakit ayırabilmek için işten ayrılmayı da düşünüyordum, bunu yöneticiye de iletmiştim ancak birkaç gün sonra ayağım kırıldı ve bir buçuk ay izinliydim. İzinden döndüğümde yerime yeni birinin alındığını gördüm. Normalde bizim fabrikadan çıkış yaptığımız kapıda güvenlik bulunmaz. 2 Ekim Cuma günü gece iş çıkışında çıkış yaptığımız kapıda güvenlik görevlisi ve güvenlik amirinin olduğunu gördüm. Arkadaşlarım çıkış yaparken beni durdurup hakkımda ihbar olduğunu, iş yerinden kıyafet çaldığımı söylediler ve çantamı aradılar. Bizim kendi makas ve cımbızlarımız vardır, çantamızda taşırız, onlar yağlı oldukları için hepimiz malzemelerimizi artan, çöpe atılacak olan bez parçalarına sararız. Malzemelerimi sardığım bu bez parçasını çaldığımı iddia ettiler.” dedi.
Sendikaya üye olma sürecinden bahseden Ünal “Cuma günü bu olaylar yaşandığında beni işten atmaya çalıştıklarını, bunun hazırlığını yaptıklarını anladım. Sendikaları araştırdım ve cumartesi günü Tekstil-İş sendikasına üye oldum. Salı günü yönetim tarafından çağırıldım ve Kod-46’tan kaynaklı işten atıldığım söylendi. Tutulan tutanaklarda beni taciz eden ve sadece 4 aydır bu iş yerinde çalışmakta olan yönetici defalarca hırsızlık yaptığımı, eşya çaldığımı, buna tanık olduğunu belirten beyanlarda bulunmuştu. İşten atıldığımı tebliğ eden yöneticiye 17 yıldır bu fabrikada çalıştığımı, Kod-46 ile çalışan biriysem neden bunca yıl işten çıkarılmadığımı sordum. Üzerime atılan bu beyanları kamera kaydı ile kanıtlamalarını istedim ama üretimde kamera olmadığını söylediler. Savunmamı yapmama bile müsaade etmediler. Suçlamaları kabul etmediğimi belirttim ve sadece evrakları aldığıma dair bir imza attım. Sonrasında uzlaşma davası açtık ancak uzlaşmayı kabul etmediler. Ben, arkamda duracaklarını, beni sahipleneceklerini, yarı yolda bırakmayacaklarını bildiğim için Tekstil-İş Sendikası’na üye oldum. Onlar da sürecin başından beri hep yanımda oldular. Gerek hukuki süreç, gerekse eylem sürecinde beni hiç yalnız bırakmadılar. Fabrikanın önünde eylem gerçekleştirdiler.” dedi.
Kendisinin saçma bir bahane ile işten atılan ne ilk ne son kişi olmadığını belirten Ünal “Ben bunu yaşayan son insan olmayı isterim. Bu konuda toplumun ses çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle biz kadınlar ses çıkarmak zorundayız. Bize yapılanlara karşı sonucu ne olursa olsun sessiz kalmamalıyız. Bir birimizin arkasında durmalıyız. Mesela benim sendikama verdiğim bir söz var, nerede eylemde olurlarsa ben de orada olacağım. Bugün benim başıma gelen yarın bir başkasının da başına gelebilir. Bugün nasıl herkes benim yanımda duruyorsa ben de onların yanında olacağım.”
Hakkını alana kadar mücadele edeceğini belirten Ünal “Ben tazminatımı vermedikleri için şuan liseye hazırlanan oğlumu dershaneye gönderemiyorum. Tazminatım beni iki yıl idare edebilecek bir miktardı. Beni işten atarak sadece benim değil çocuklarımın da hayatıyla, geleceğiyle oynadılar. Ben artık onlarla çalışmak istemiyorum. Sadece 17 yıllık emeğimin karşılığını almak istiyorum. Bunun için de mücadeleye devam edeceğim.” dedi.