“Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edildi. Teklife göre öğretmenlik mesleği, aday öğretmenlik döneminden sonra ‘öğretmen’, ‘uzman öğretmen’ ve ‘başöğretmen’ olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılacak. Uzman öğretmen veya başöğretmen ünvanı alanlara her ünvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Uzman öğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı %20'den %60'a, başöğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı ise %40'tan %120'ye yükseltilecek.”* diyor Milli Eğitim Bakanlığı.
Peki, nedir bu kanun ve neyi amaçlamaktadır?
Milli Eğitim Bakanlığı yine kendi bildiğini okudu. Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısını (ÖMKT) kapalı kapılar ardında, kanunun muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikalarının iradesi dışında, haklarını ve taleplerini dikkate almadan hazırladı. Eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlediği bu kanun tasarısını 2021’in son günü TBMM’ye sundu.
Sistemin uzun vadeli hedefinin eğitimi özelleştirmek olduğunu daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Bunun başlangıç adımları eğitimin niteliksizleştirilmesi ve gericileştirilmesi politikalarıydı. Uzun yıllardır savunduğumuz “Parasız, Bilimsel, Anadilinde Eğitim” şiarına karşı sistemin anti-bilimsel, niteliksiz ve özelleştirilmiş eğitim hedefli çalışmalarında en önemli basamaklardan birisi “Öğretmenlik Meslek Kanunudur.”
“Öğretmenlik Kariyer Basamakları
Teklifle öğretmenlik kariyer basamakları belirleniyor. Buna göre aday öğretmenlik dâhil öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunanlardan mesleki gelişime yönelik 180 saatten az olmamak üzere düzenlenen Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı'nı ve mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan öğretmenler, uzman öğretmen unvanı için yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilecek. Uzman öğretmen unvanı için yapılan yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak. Yazılı sınavda başarılı olanlara uzman öğretmen sertifikası verilecek.
Uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olmayan uzman öğretmenlerden mesleki gelişime yönelik 240 saatten az olmamak üzere düzenlenen Başöğretmenlik Eğitim Programı'nı tamamlamış olan ve mesleki gelişim alanlarında başöğretmenlik için öngörülen çalışmaları tamamlayanlar başöğretmen unvanı için yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilecek. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak. Yazılı sınavda başarılı olanlara başöğretmen sertifikası verilecek.
Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar, uzman öğretmen unvanı için öngörülen doktora eğitimini tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacak.”
Öğretmenlik kariyer basamakları! Bu tabirin kendisi buram buram şirket jargonu kokuyor. Bu kanuna göre öğretmenlik belli kariyer basamaklarına ayrılacak. Üç farklı kariyer basamağı şu şekilde açıklandı:
Aday öğretmenlik
Uzman öğretmenlik
Başöğretmenlik.
Diyelim ki atandınız. Öncelikle yeni oluşturulacak “aday öğretmenlik komisyonunu” geçmeniz gerekmektedir. Komisyonda “Reis denilince aklınıza ne geliyor?” sorusuna “Temel Reis” cevabını verirseniz işiniz biraz zor! Adaylığınız kalkar ve on yılı doldurursanız uzman öğretmenlik sınavına girmeye hak kazanacaksınız. Kazanırsanız uzman öğretmen olacaksınız ve maaşınızda artış olacak. Yirmi yılını dolduran bir uzman öğretmenseniz başöğretmenlik sınavına girmeye hak kazanacaksınız ve sınavı geçerseniz başöğretmen olacaksınız ve yine maaşınız artacak. Ayrıca yüksek lisansı olanlar on yılın sonunda direkt uzman öğretmen olacak, doktorası olanlar ise yirmi yılın sonunda direkt başöğretmen olacak. Sınava girmeleri gerekmeyecek. Tabii herhangi bir ceza almışsanız uzmanlığı da başöğretmenliği de unutun!
Kısacası bir şirkette ne yaşanıyorsa benzeri tasarlanıyor ve öğretmenlerden uslu uslu basamakları tırmanması öğütleniyor. Bu kanun eğitim emekçilerini kariyer basamakları adı altında bölüp parçalamayı hedeflemektedir.
Geçen seçim vaadi olan ama yerine getirilmeyen -şaşırdık mı? Tabii ki hayır- 3600 ek gösterge ise sadece birinci derecedeki öğretmenlere getirilecek. Fakat bu madde 15 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek; “Birinci dereceli kadroda görev yapan öğretmenlerin ek göstergeleri 3600'e çıkarılıyor. Diğer derecelerde bulunan öğretmenler bakımından da bu artışa göre düzenleme yapılması öngörülüyor. Ek gösterge, ikinci derecede bulunan öğretmenler için 3000, üçüncü derecede bulunanlar için 2200 olarak belirlenirken dördüncü derece için 1600, beşinci derece için 1300, altıncı derece için 1150, yedinci derece için 950, sekizinci derece için 850 olacak. Bu madde, 15 Ocak 2023'te yürürlüğe girecek.”
“Tasarının pek çok yerinde geçen ‘kademe ilerleme cezası almamış olmak’ gibi ifadeler sendikal örgütlenme özgürlüğünü kısıtlamak, iktidara yakın sendikalara üye olmaya yönlendirmek gibi sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Düzenleme ile sendikal faaliyet nedeniyle alınan hukuksuz cezalar eleme gerekçesi haline getirilmekte, hakkını aramayan, hükümete koşulsuz itaat edenlere sınava girme hakkı tanınmaktadır. Öğretmenlik, doğası gereği ifade özgürlüğünü en çok kullanması gereken mesleklerden biridir. Tasarıda 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yurttaşlık haklarını, akraba ve yakınların araştırılmasında olduğu gibi suçun şahsiliği ve masumiyet karinesi gibi en temel hukuk ilkelerini ihlal etmektedir. Tasarı da bu yasanın altı çizilerek meşrulaştırılmaktadır.
Tasarıda özel okullarda çalışan öğretmenlere ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Bu durum öğretmen istihdamında eşitlik ve eşit işe eşit ücret ilkesine ilişkin en önemli sorun olmayı sürdürmektedir. Özel okul öğretmenlerinin Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı kapsamında değerlendirilmemiş olması bu meslektaşlarımızın piyasacı eğitim anlayışı içerisinde ucuz iş gücü olarak görüldüklerinin de bir kanıtıdır.” (Eğitim-Sen, Tarih: 06 Ocak , 2022)
İktidarla, bu düzenle ters düşen, farklı görüşte olanların öğretmen olmasına izin vermeyecek olan bu meslek kanunu, hali hazırda öğretmenlik yapan emekçilerin de haksız, hukuksuz şekilde aldıkları cezalarla meslekten rahat bir şekilde ihraç edilebileceğini gösteriyor.
Defalarca dile getirdiğimiz gibi iktidar, anti-bilimsel, niteliksiz, gerici ve piyasacı eğitim politikalarını tüm hızıyla sürdürmekte ve bu kanunla birlikte eğitim emekçilerinin kesintisiz bir şekilde sürdürdükleri “parasız, bilimsel, anadilinde eğitim” mücadelesine büyük bir darbe indirmeyi planlamaktadır.
İktidarın sendikasında ise son toplu görüşmeden beri süren istifa furyası devam etmektedir. İktidar her alanda çözülmekte ve güçten düşmektedir. Ama ne bu iktidar ne de onların temsil ettiği kapitalist sistem kendi kendine yıkılmaz. Seçimle, sandıkla da gitmeyecekler. Biz eğitim emekçileri de varolan demokratik halk iktidarı mücadelesine tüm gücümüzle destek vermeliyiz. Arzu ettiğimiz nitelikli öğretmenlik mesleği, hayalini kurduğumuz bilimsel eğitim ancak demokratik halk iktidarında gerçek olacak. Biz devrimci emekçiler olarak sadece sesimize kulak vermenizi değil aynı zamanda mücadeleyi birlikte yükseltmeyi istiyoruz.
Yaşasın emekçilerin mücadele birliği!
DEK’li Bir Öğretmen
*Alıntılar Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sitesinden alınmıştır.