SES İstanbul Şubeleri, sağlık emekçilerini yok sayan Sağlık Bakanlığı bütçesine ilişkin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaparak, savaş politikalarına tepki göstererek, sağlık emekçilerinin bütçe belirlenmesinde sö sahibi olması gerektiğini belirterek taleplerini açıkladı.
KESK'e bağlı Sağlık Emekçileri Sendikası (SES), Sağlık Bakanlığı Bütçesi'nde sağlık emekçilerini yok sayıldığını belirterek Fatih'te bulunan İl İstanbul Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Açıklamaya HDP Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı.
Piroğlu, Türk parasının değer kaybettiğine dikkat çekti. Ekonomik krizin derinleşerek devam ettiğine işaret eden Piroğlu, "Bu kriz birilerine dolar ve devlet ihaleleriyle spekülasyon milyarlar kazandırıyor. Aynı kriz emekçilere, işçilere ve yoksullara sefalet dışında hiç bir şey sunmuyor." dedi.
Basın açıklamasında bütçe hakkının temel bir hak olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, "Toplumun siyasi partileri aracılığıyla, emekçilerin, işçilerin, üretenlerin özcesi bütçeyi oluşturan vergi mükelleflerinin örgütlü yapıları aracılığıyla bütçenin hazırlanmasında, dağıtılmasında ve denetlenmesinde söz ve karar sahibi olacağı mekanizmalar geliştirilmesi için mücadele yürütülmelidir" denildi.
Sağlık Bakanlığı bütçesinde toplum sağlığı ve sağlık emekçilerinin yok sayıldığına dikkat çekilerek talepler şöyle sıralandı.
▪ "Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direk ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
▪ Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
▪ Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10'un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK'ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
▪ Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
▪ SGK'nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
▪ Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır.
▪ Sağlık emekçilerine ek ödeme, döner sermaye vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde maaş ödenmesine başlanmalıdır.
▪ Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
▪ Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı'nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
▪ Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
▪ Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
▪ Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
▪ Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal işe başlatılmalıdır."