Ümraniye'de dün geri dönüşüm depolarına yapılan baskın zabıta ve polis saldırısnın ardından gözaltına alınan 3 atık kağıt işçisi tutuklandı. Atık kağıt işçileri, bugün basın açıklaması yaparak saldırıyı protesto etti. Gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını istedi.
İstanbul'un Ümraniye ilçesi Esenkent Mahallesi'nde zabıta ve polis, geri dönüşüm işçilerinin kullandığı depolara dün baskın düzenledi. Depolarına el konulmasına karşı direnen geçen işçilere biber gazıyla saldıran polis 3 işçiyi gözaltına aldı. “Görevli memura mukavemet, kamu güvenliğini ve genel güvenliği tehlikeye sokma” iddialarıyla 3 atık kağıt işçisi tutuklandı.
Atık İşçileri bugün Ümraniye Esenkent Mahallesi'ndeki depo önünde eylem yaparak polis ve zabıtanın dün gerçekleştirdiği baskını protesto etti. Gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını isteyen işçiler sorunların çözülmesini için düzenleme yapılmasını istedi.
"Biz Yoksul Ve Mağdur İnsanlarız", "Çöp Bizim Ekmek Kapımız", "Çöp İşi Tutunduğumuz En Son İş Dalımız", "Bizimle Değil Yoksullukla Savaşın" dövizlerinin taşındığı eyleme HDP milletvekilleri Musa Piroğlu ve Züleyha Gülüm, HDK, CHP, EMEP, Umut-Sen, Ekmek ve Onur, Dev Yapı-İş üye ve yöneticileri destek verdi.
"Kamu Zararı Ve Haksız Kazanç Elde Etmekle Suçlandık"
Atık Kağıt İşçileri adına basın açıklamasını Mahmut Aytar okudu. Aylardır Valilik kararı ile süregelen kağıt depoları baskınlarına bir yenisi eklendiğini ve dün (4 Ekim) Esenkent bölgesinde yapılan depo baskınlarında kağıt toplayıcısı arkadaşlarının bir kez daha mağdur edildiğini söyleyen Aytar, daha önceki baskınlarda Valiliğin yaptığı basın açıklamalarında toplayıcıların "çevre ve halk sağlığını tehlikeye sokmak, kayıt dışı ve sağlıksız koşullarda istihdama yol açmak, kamu zararı ve haksız kazanç elde etmek, güvenlik sorunu yaratmak, kayıt dışı göçmen çalıştırmak" iddiaları ile suçlandığını hatırlattı.
"Valilik İki Baskında İki Farklı Gerekçe Açıkladı"
Dün yapılan baskınlar sonrasında yapılan basın açıklamasında ise Valiliğin dilinin değiştiğine dikkat çeken Aytar, Valilik tarafından yapılan basın açıklamasında "denetimlerinin hedefinin mevzuat hükümlerine uygunluğunun sağlanmasından ibaret olduğu"nun iddia edildiğini belirterek Valiliğin yaptığı iki basın açıklamasındaki dil farklılığının daha önceki yaptığı uygulamaların ve yarattığı yıkımların kamuoyu tarafından da kabul edilmediğini ifade ederek "Halkımız da bu zorbalığı kabul etmediğini göstermiştir" dedi.
Dikkat çeken bir noktanın da tüm baskınlar sonrasında sadece Valiliğin açıklama yapması olduğunu ifade eden Aytar, "Bu mesele kriminal bir meseleymiş gibi durmadan Valilik açıklama yapıyor. Sorunun diğer muhatapları ise derin bir sessizliğe boğulmuş durumdalar" dedi.
Aytar bu duruma ilişkin çelişkilerin yanıtlanması gereken sorular ortaya çıkardığını belirterek şöyle sordu:
"Yer Gösteren Belediye Valilik Saldırırken Sessiz Kalıyor"
"* Bu baskın kararları sadece Valiliğin kararı mıdır, yoksa bu kararlarda belediyelerin onayı var mıdır?
* Ümraniye Belediye Başkanı bizzat kendisi toplayıcılara Kadosan bölgesinde yer göstermedi mi?
* Ümraniye bölgesindeki kağıt depolarının Kadosan’a taşınmasını kendisi istemedi mi?
* Şimdi kendisinin kağıtçılara gösterdiği bölgeye Valilik müdahale ederken neden sessiz kalmaya devam ediyor?
"Yoksulların Vatandaşlık Hakkı Ensesinde Boza Pişirecek Olanı Seçmek Mi?"
* Bu zulme sessiz kalan S/siyasi partiler, seçmenleri olan kağıtçıların yaşadığı bu mağduriyet karşısında daha ne kadar sessiz kalacaklar?
* Yoksulların vatandaşlık haklarını beş yılda bir kimin ensesinde boza pişireceğini seçmesinden ibaret mi görüyorsunuz?"
"Siyasi Partiler Ve Belediyeler Topu Valiliğe Atarak Kurtulacaklarını Sanıyorlarsa Yanılıyor"
Kağıtçılara yönelik bu operasyonların açıkça yoksul insanların yaşam hakkını hiçe saymak olduğunu bilen siyasi partiler ve belediyelerin topu valiliğe atarak kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlarsa çok yanıldıklarını belirten Mahmut Aytar, belediye ve siyasi parti temsilcileri ile görüştüklerinde Valiliğin yaptığı uygulamalardan kendilerinin de rahatsız olduklarını söyeilediklerini aktararak, "Kapalı kapılar ardında bize ilettiğiniz üzüntülerinizi ve rahatsızlıklarınızı kamuoyu önünde de açıkça ifade etmelerini bekliyoruz" dedi.
"Suskunluğunuzla Suça Ortak Olmayın!"
Aytar, eğer yüzbinlerce insana yaşatılan bu mağduriyeti doğru bulmuyorlarsa atık kağıt işçilerinin yanında olduklarını da göstermeleri gerektiğini belirterek "Doğru buluyorsanız çıkın ve söyleyin. Suskunluğunuza devam ederseniz bu suça ortak olduğunuza dair kanaatimiz artık kanaat olmaktan çıkıp somut bir ispata dönüşecektir" dedi.
"Değişen Mevzustlarla Yüzbinlerce İnsana Acı Çektiriyorsunuz!"
Valiliğin bu baskınların tek gerekçesinin "mevzuata uygunluk sağlamak olduğunu" söylediğini aktaran Aytar "Bahsettiğiniz mevzuat çıktığı 2004 yılından bu güne kadar bizim sayabildiğimiz kadarıyla 17 kere değişikliğe uğradı. Daha mevzuatı çıkaranlar ne istediğini bilmiyor. Siz hangi mevzuata uygunluktan bahsediyor sunuz? Yarın mevzuat bir kere daha değişirse bugün yaptığınız zulümden dolayı acı çektirdiğiniz yüzbinlerce insana “pardon” mu diyeceksiniz? Bizim yaşadığımız maddi ve manevi kaybın karşılığı bir özürden mi ibaret olacak?" diye sordu.
"Dün Teşekkür Edenler Bugün Ağır İthamlarda Bulunuyor"
Valiliğin basın açıklamaları yaparak, yapılan baskınların kamu yararı olduğu için halkı ikna etmeye çalıştığını fakat halkın neyin kamu yararı neyin sermayenin yararı için yapıldığını gördüğünü söyleyen Aytar, düne kadar en yetkili devlet görevlilerinin biz kağıt toplayıcılarına “gönüllü çevreciler” diyerek teşekkür ettiğini hatırlatarak "Daha düne kadar “/'gönüllü çevreci' dediğiniz insanlara bugün nasıl bu kadar ağır ithamlarda bulunuyorsunuz?" diyerek bu çelişkiye de dikkat çekti.
"Bu halk yaşananları görüyor değerlendiriyor. Halkın iddia ettiğiniz gibi size mi yoksa kendisi gibi yoksul kağıtçılara mı destek verdiğini hep beraber göreceğiz" diyen Aytar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Haksız Kazanç Elde Ettiğimizi Söylemek Kimsenin Haddi Değil"
"Bizler çektiğimiz tüm acılara rağmen hayata tutunabilmek ve onurlu yaşamak için bu işi yaptığımızı defalarca belirttik. Bizim haksız kazanç sağladığımızı söylemek kimsenin haddine değildir. Haksız kazanç elde ettiğimizi söyleyenler gelsinler ve sadece bir gün bizimle çalışıp bizimle yaşasınlar. O zaman kazancımızın helal mi haram mı olduğunu anlayacaklardır".
"Arkadaşlarımızı Serbest Bırakın, Baskınlara Son Verin"
Basın aracılığı ile sorunun muhatabı olan belediyelere, valilik ve çevre bakanlığına seslerini duyurmaya çalıştıklarını söyleyen Aytar "Derhal gözaltına alınan arkadaşlarımızı serbest bırakın. Bir an önce bu baskınlardan vazgeçin. Bir sorun varsa bu sorunu konuşarak çözmek için kağıt toplayıcıları muhatap alın" dedi.
"Yoksulların Tarafında Değilseniz Açıkça Söyleyin"
Siyasi partilere ve belediyelere seslenen Aytar "Seçmenlerinizden ve yoksullardan yana taraf olun ve Valiliğin bu yasadışı uygulamalarını engellemek için gerekli girişimleri başlatın. Ya da bu uygulamaları onaylıyorsanız, yoksulların tarafında değilseniz bunu çıkın ve açık açık kamuoyu ile paylaşın" diyerek siyaid partiler ve belediyelerin atık kağıt işçilerine yönelik saldırılara sessiz kalmasına tepkilerini dile getirdi.
"Bizi Yok Etmekle Uğraşmak Yerine Çözüm Üretin"
"Daha yasal mevzuatlar bile yokken bu işin cefasını çeken kağıtçıları yok etmek için değil, sisteme entegre etmek için projeler üretin" diyen Aytar, atık kağıt toplayıcıları olarak tüm bu baskılara, haksızlıklara karşı uluslararası mahkemeler de dahil olmak üzere tüm anayasal, demokratik haklarını kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.
"Bizi Uçuruma Yuvarlamanıza İzin Vermeyeceğiz"
Aytar "Ve bizleri yaşamın kıyısı olan çöplere kadar sürükleyenlerin, bizi buradan uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.
Atık kağıt işçileri açıklamayı "Direne Direne Kazanacağız" diyerek sonlandırdı.