Emekliler Dayanışma Sendikası, HDK Yaşlılar ve Emekliler Meclisi, ve İHD İstanbul Şubesi 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle basın toplantısı düzenleyerek iktidarın yaşlılar ve emeklilere yönelik politikalarının muhtaç ve mağdur etmeye yönelik olduğunu belirterek, yaşlılığın bir hastalık olmadığını belirtti.
Emeklilerle Dayanışma Sendikası, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Yaşlılar ve Emekliler Meclisi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü nedeniyle İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi.
"1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü Yaşlı Hakları Tanınsın, Yaşlılara Yönelik Ayrımcılığa Son Verilsin" yazılı pankart açılan basın toplantısında açıklamayı EDS Genel Başkanı Mahinur Şahbaz ile İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaptı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) 2020 verilerine göre Türkiye’de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun 2020 yılında 7 milyon 953 bin 555 kişiye ulaştığını ve toplam nüfus içindeki yaşlı nüfus oranı % 9,5'e yükseldiğini aktaran Mahinur Şahbaz, yaşlıların % 44,2'sini erkek, % 55,8'ini kadınların oluşturduğunu söyledi.
"Yoksulluk Ayrımcılık Ve Hak İhlalleri Yaşlılar İçin Hayati Önemde"
Yaşlı nüfusun birikim ve tecrübelerinin bugün ve gelecek için değerlendirilmesi temel hak ve gereksinimlerinin tanımlanması, yoksulluk ve ayrımcılık başta olmak üzere yaşanan hak ihlallerinin önlenmesinde, devletin sorumluluğunu yerine getirmesi konusunda toplumun duyarlılığının çok önemli olduğunu ifade eden Şahbaz, bu sorunların 7 milyon 953 bin 555 kişi için hayati önem taşıdığını söyledi.
"Yaşlıların Da Kamusal Hizmetlerden Yararlanma Hakları Var"
Çocukluk ve gençlik gibi yaşlılığın da insan yaşamında doğal ve kaçınılmaz bir evreyi ifade ettiğini, yaşlıların da her insan gibi uygun güvenli bir çevrede yaşama, beslenme, barınma, sağlık hizmeti alma, yeterli gelir olanaklarına sahip olma, uygun eğitim ve öğretim programlarına ulaşma, eğitsel ve kültürel etkinliklere aktif olarak katılma, aile, yakın çevre, toplum ile kuşaklararası yardımlaşmayla desteklenme, gereksinimi duyduğunu söyleyen Şahbaz, profesyonel bakım hizmeti alma, kişisel saygınlığını geliştiren hizmet ve olanaklardan yararlanma, yeni teknik ve teknolojilerinden yararlanma gibi evrensel hakları olduğunu belirtti.
"Pandemide Emekliler Ve Yaşlılar Sorumlu İlan Edilip Ayrımcılık Uygulandı"
Pandemi döneminde dünyada da, ve Türkiye'de küresel kapitalist sistem sorunların merkezine emeklilerin ve yaşlıların gereksiz ve topluma yük olarak gördüğünü ve sorunların merkezine yerleştirdiğine dikkat çeken Şahnaz, "Süreç, dünyada benzeri olmayan bir biçimde yaşlıları hedef almıştır. Hatta yaşlılar sürecin sorumlusu olarak ilan edilerek, en yetkili ağızlardan yaş ayrımcılığı (ageism) yapılmış, toplumun diğer kesimleri 65 yaş üzerindeki insanlara karşı ayrımcı davranışlarda bulunmaya yönlendirilmiştir" dedi.
"İktidarın Politikaları Gerontofobiyi Yaygınlaştırıdı Yaşlıların İnsan Hakları İhlal Edildi"
Salgın önlemlerinin yaşlılar üzerinden yürütülmesinin ve hedefe konulmalarının yaşlıların sağlığını bozduğunu, psikososyal sorunlar yaratarak, kronik hastalıklarını tetiklediğini ve ölümlerine neden olduğunu olmaya da devam ettiğin söyleyen Şahbaz "Bu süreçteki resmi politikalar ile tutum ve davranışlar; yaşlanmaya karşı fobi ya da yaşlılığa karşı nefret ve korku anlamına gelen Gerontofobinin yaygınlaşmasını, yaşa bağlı kişisel bozulma ve ölüm korkusunu, yaşlılara karşı önyargıyı, ayrımcılığı ve yaşlılıkta insan haklarının göz ardı edilmesini beslemiştir" dedi.
"Yoksulluk Yaşlılıkta Hastalıkları Tetikliyor"
Yapılan araştırmaların ; yaşlılıktan çok, yoksulluğun, düşük gelirin diyabet, kalp hastalığı vb. kronik hastalıkları tetiklediğini, kronik hastalıkları olanların da COVID-19'a yakalanma ve ağır atlatma riskinin daha yüksek olduğunu açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Şahbaz, bunun da pandeminin, yaş sorunu değil toplumsal ve küresel bir sorun olduğunu ve ülkelerin sağlık politikaları ile yakından ilişkili olduğunu doprladığını söyledi.
Yaşlı haklarının sağlanması konusunda devlet kadar toplumın da sorumlukları olduğunu ve toplumsal duyarlılığın önemli olduğunu belirten Şahbaz iktidarın "Büyüklerimiz, değerli varlıklarımız. Onlar yaşlı değil kıdemli vatandaşlarımız” gibi söylemlerinin ise yaşamda bir karşılığı bulunmadığını, çözülmeyen soruların toplumun psikolojik ve sosyal dokusunu bozmakta olduğunu belirtti.
Şahbaz “Emekli oldum ama insan gibi yaşayamıyorum” ,“Yaşlıyım bakıma ihtiyacım var ama ben hasta ve özürlü değilim”, “Cezaevi değil huzurevi bakımı istiyorum” , “Yaşlanınca yakınlarıma yük olmak istemiyorum” diyen yaşlıların fark edilmek istedikleri ve onların taleplerine dikkat çekmeye çalıştıklarını söyledi.
"Genç Toplum Olduğu İddia Edilen Türkiye Yaşlı Toplum Kategorisinde"
Kamuoyundaki tartışmalarda, haber bültenlerinde, gazetelerde genç ve dinamik nüfusa sahip olduğumuza dair oldukça sık atıf yapılmaktadır. Türkiye toplumunun aynı zamanda “yaşlı toplum” kategorisinde olduğu görmezden gelinmektedir. Yaşlı nüfusumuzun son beş yılda %22,5 arttığını göz önüne aldığımızda yaşlıları ve sorunlarını yok saymanın mümkün olmadığı görülmektedir.
1990 yılında “1 Ekim'in Dünya Yaşlılar Günü” olarak kabul edildiğini, 1999 yılı da “Dünya Yaşlılar Yılı” ilan edildiğini belirten Şahbaz, Türkiye'de yaşlıların hakları konusunda gelişme sağlanması bir yana, sosyal güvenlik reformu adı altında, emeklilik hakkı, emekli maaşı ve sağlık hizmetlerinde gerilemeler söz konusu olduğunu vurguladı.
"Gerontoloji Bilimi Dikkate Alınmıyor" Uluslararası düzeyde yaşlı haklarına ilişkin çalışmalara ve programlara değinen Şahbaz, Türkiye'nin bu anlaşma ve programları uygulanmadığını ifade ederek "64. Hükümet Programında; 2016 yılının ilk altı ayı içerisinde gerçekleştirilecek eylemlerde 'Yaşlanma Ulusal Eylem Planı Uygulama Programı daha etkin bir şekilde hayata geçirilecektir' denilmesine rağmen, gerek raporun hazırlanmasında dikkate alınan ölçütler ve gerek sonrasında yapılan çalışmalar bürokratik düzeyde kalmış ve yaşlıların hayatına olumlu bir yansıma yaratmamıştır. Gerontoloji bilimi dikkate alınmamış, yaşlanmanın toplumsal, yaşlılığın da sosyal bir olgu olduğu kabul edilmemiştir. Uluslararası kabul gören yaşlılıkta bakıma ihtiyaç duyma tanımı dikkate alınmamış, yaşlılık hastalık olarak kabul edilmiştir" dedi.
"Sağlık Ve Beslenme Olanakları Yaşlılardan Esirgeniyor"
Sağlık için aktarılan kaynaklarla yaşlı ekonomisi alanı açıldığını özel sağlık ve ilaç sektörünün beslendiğini söyleyen Şahbaz, "Ülkemizde her üç yaşlıdan birinin kronik hastalığı olduğu,kronik hastalık tanısı konulan her üç kişiden birinde depresyon belirtileri görüldüğü, kronik hastalıklarda altta yatan nedenlerin birçoğunun önlenebilir olduğu bilinmesine, sağlıklı beslenme, muayene ve tedavinin aksatılmaması ve sosyal dayanışmanın önemi bilinmesine rağmen, çözüm olanakları yaşlılardan esirgenmektedir" diye konuştu.
"Yoksulluk Nedeniyle Sokağa Terk Edilen Yaşlı Sayısı Artıyor"
Bugün ailelerin yüzde 80’inin çekirdek aile yapısına daralmış olduğunu ve ekonomik sosyal olanaksızlıklar nedeni ile yaşlılarına bakacak durumda olmadığına dikkat çeken Şahbaz, Aileleri tarafından sokağa terk edilen yaşlı sayısında her yıl artış yaşandığını söyledi.
"Devlet Politikası 'Yaşlıya Aileleri Baksın' Olamaz"
“Evde bakım hizmetinin en temel hedefi muhtaç bireyin ihtiyaçlarını karşılayacak aileye destek vermek ve ailenin işlevselliğini artırmaktır” denilerek aileler evde bakıma yönlendirilmekte ise de, yaşlılara yönelik aile içi psikolojik ve fiziksel şiddetin arttığını ifade eden Şahbaz, "Yaşlı yerine zaten yoksulluk yaşayan aileyi desteklemek ciddi sorunlara neden olmakta, yaşlı yeterli bakıma erişmekte zorlanmaktadır. Bu durum, bakım hizmetinin nitelikli bir kamu hizmeti olarak verilmesinin gerekliliğini gözler önüne sermektedir" dedi.
"Yaşlıların toplumdaki ve aile içerisindeki konumlarını korumak ve güçlendirmek için özgün koşullar dikkate alınarak yaşlı bakımı için kamu hizmeti çeşitlendirilmeli, artırılmalı, bakım hizmeti veren kurumların denetimi sağlanmalıdır. Yaşlıya aile içi psikolojik ve fiziksel şiddet engellenmeli, Alzheimer ve Demans hastaları için profesyonel bakım hizmeti sunan bakımevleri açılmalı ve ihtiyacı olan tüm yaşlıların bu hizmete erişebilmesi sağlanmalıdır" diyerek yaşlılara yönelik kamu hizmetlerinin önemini vurguladı. Yaşlıların sosyal güvenlik, sağlık ve kamusal hizmetlerden yararlanma hakları bulunduğunu vurgulayan Şahbaz, devletin, yerel yönetimlerin, kamusal kurumların ise bunları sağlamak konusunda gereklerini yerine getiremediklerine ilişkin örneklere değindi.
"Topluma Da Sorumluluk Düşüyor"
Devlet yanında toplumun da yaşlı hakları kapsamında sorumlulukları bulunduğunu belirten Şahbaz "Temel hak ve özgürlüklerin geliştirilerek korunması, yaşa bağlı negatif ayrımcılığın önlenmesi, güvenli bir yaşamın sağlanması önemli bir ihtiyaç durumundadır" dedi.
Şahbaz Emekliler ve yaşlıların yaşadıkları sorunların çözümü için taleplerini ise şöyle sıraladı:
* “Yardım” değil yasalarla güvence altına alınmış hak temelli bir sosyal güvenlik sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
* Her insan gibi 'onurlu bir yaşam hakkı' olduğu halde haklarını kullanamayan, 'yaşları nedeniyle aile ve toplum içinde yeterli düzeyde desteklenmeyen, cinsiyet, ırk, etnik köken ya da diğer konumları nedeniyle de hayatın içinde negatif ayrımcılığa tabi tutulan, temel gereksinimlerini karşılamakta zorlanan, üretme potansiyelini kullanamayan, bilgi- birikim-beceri-deneyimlerinden yararlanılmayan yaşlıların, evrensel insan haklarına erişimi sağlanmalıdır.
* Toplumsal ilişkilerde sevgiyi, dayanışmayı, paylaşmayı,güveni, eşitliği, yaşlıya saygıyı yeniden inşa etmek gerekmektedir. Yoksulluğu yönetmekten vazgeçilmeli, yoksulluğun ortadan kaldırılması hedeflenmelidir.