Gece yarısı depoları basılarak yıkılan çekçek arabalarına el konulan aralarında Afgan göçmenlerin de bulunduğu Geri Dönüşüm İşçileri Ümraniye Esenkent Mahallesi'nde yıkılan depoları önünde basın açıklaması yaparak İstanbul Valliği'nin bu saldırısını ve haklarındaki ağır ithamlarla dolu açıklamayı protesto etti. Atık toplayarak doğa ve kamu yararına çalıştıklarını vurgulayan işçiler çalışabilmeleri için bir çözüm üretilmesini istedi.
İstanbul Valiliğinin kararıyla 21 Ağustos gecesi emniyet ve belediye görevlilerince Ümraniye ve Bakırköy bölgesinde atık toplama depoları basılarak bazıları yıkılan çekçek arabalarına el konulan ve aralarında Afgan göçmenlerinde bulunduğu gözaltına alınan Geri Dönüşüm İşçileri (Atık kağıt toplayan işçiler) Ümraniye Esenkent Mahallesi'nde yıkılan depoları önünde basın açıklaması yaparak İstanbul Valliği'nin bu saldırısını ve haklarındaki ağır ithamlarla dolu açıklamasını protesto etti.
İstanbul Valiliği bir genelge yayınlayarak 21 Ağustos gecesi Ümraniye ve Bakırköy belediyeleri ve polislerle atık kağıt toplama depolarını basarak işçilerin çekçek araçlarına el koymuş içlerinde 145'i Afganistan göçmeni olmak üzere 246 kişi hakkında da idari işlem uygulamıştı. Depolardaki geri dönüştürülebilir atıklara el kobulmuş ve bazı depoları yıkılmıştı.
Depoların basılarak atıklara el konulması ve gözaltılara ilişkin açıklama yapan Valilik, geri dönüşüm işçilerini hedef alan ağır ithamlarda bulundu.
Geri Dönüşüm İşçileri, İstanbul Valiliği tarafından yapılan gece yarısı baskını, depoların yıkılması, araçlarına ve atıklara el konulsrsk gözaltına alınmalarını ve haklarında ağır ithamlarda bulunulmasını Ümraniye Esenkent Mahallesi'nde yıkılan depoları önünde basın açıklaması yaparak protesto etti. Valiliğin ileri sürdüğü sorunların kaynağının kendileri olmadığını söyleyen işçler çalışabilmeleri için yetkililerin bir an önce çmzğm üretmesi gerektiğini söyledi. Yıkılan atık toplama deposu önğndr toplanan Geri Dönüşüm İşçileri deponun duvarlarına "Ekmeğimizden Ve Onırıumuzdan Vazgeçmiyoruz", "Yoksullarla Değil Yoksullukla Savaşın" yazılı Geri Dönüşüm İşçileri imzalı pankartlar asan işçiler "Doğada Yıllarda Dönüştürülemeyen Çöpler Çekçekçiler Sayesinde İki Haftada Geri Dönüştürülüyor", "Hear Our Voice Turkey! ??? -Sesimizi Duyun Türkiye-", "Bir Ton Karton Geri Dönüşümü İle 17 Ağaç 25 Ton Petrol 26 Ton Su Tasarrufu Elde Edilmektedir" yazılı dövizler yapıştırdı. Ellerinde ise "Kamu Zararına Denilen Çekçekçi Çalışması Tam Tersine Kamu Yararınadır", "Çiçekçiler Doğanın Geri Dönüşümcü Ayrıştırıcılarıdır", "Dünya Çekçekçi Kardeşler Sayesinde Nefes Alsın Çöpe Boğulmasın", "Şanlıurfa'da 6 Kişilik Temizlik İşçisi Alımına 10000 Kişinin Başvurması Bir İşsizlik İzdihamı Değil Midir ????", "Çiçekçiler Doğada Geri Dönüşüm İçin Bir Döngüdür", "Çöpe Atılan Geleceğimiz Çekçekçilerin Elleri ile Filizlenir", "Çekçekcilerin Topladığı Her Atık Geleceğe Bir Nefestir", "Çek Çekçiler Sürdürülebilir Yaşamın Temel Taşıdır" yazılı dövizler taşıdı.
"Geçimimizi Sağlarken Çevreyi Koruyoruz"
Açıklamada ilk olarak atık kağıt işçisi Enes Hancı, konuştu. İstanbul Valiliği belediyeler ve polis tarafından yapılan gece yarısı depo baskınlarına değinen Hancı "Biz halk arasında çekçekçi olarak tanınırız. İnsanların artık kullanmadığı ve kendi gönül rızası ile çöpe attıkları pet, plastik, kartonları topladıklarız. Bunlar depolarda toplanır ve geri dönüşüme gönderilir. Biz insanların çöpe attığı bu atıkları toplayarak evimize ekmek götürürüz. Bu sayede hem geçimimizi sağlıyoruz, hem de topladığımız atıkları geri dönüşüme kazandırarak çevrenin korunmasına destek oluyoruz" dedi.
Valiliğin çevre kirliliğine yol açtıklarına ilişkin iddialarını öğrendiklerinde inanmadıklarını vurgulayan Hancı, bu iddiaların kesinlikle doğru olmadığının belirterek "İstanbul'un lağım ve kanalizasyon suları yeterli arıtma sağlanmadan Marmara denizine bırakılıyor, İstanbul araç trafiğinin egzoz gazları, çarpık kentleşme, endüstriyel atıklar gibi birçok faktör de çevre kirliliğinin asıl nedeniyken çöpten toplayarak geri dönüşüme katkı sağlamamız, çevre kirliliği olarak nasıl gösterilebilir" diye sordu. "Biz çekçekçilerin çalışmadığı dönemlerde çöplerin nasıl dolup taştığını hatırlamanızı istiyoruz. Çekçekçiler sayesinde belediye çöp araçları günde 2-3 sefer yapmak yerine tek seferde çöpleri kaldırabiliyor. Bu bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir? Biz gerek valillten gerekse belediyelerden bir an önce bu duruma bir çözüm bulmalarını İstiyoruz. Bizler atık toplayarak evimize ekmek götürüyoruz. Başka türlü burada gördüğünüz çocuklarımıza bakma şansımız yok" dedi.
Basıb metnini okuyan Mahmut Aytar İstanbul valiliğinin yayınlamış olduğu bir genelge ile Ümraniye ve Bakırköy belediyeleri ve emniyet görevlilerince çekçek araçlarına el konulduğunu, içlerinde 145'i afgan göçmeni olan 246 kişi hakkında idari işlem uygulanarak, depolarındaki geri dönüştürülebilir atıklara el konulmuş ve bazı depolar yıkıldığını aktardı.
"Bizim Hikayemizi Bir De Bizden Dinleyin"
Bu uygulama sonrasında Valilik tarafından yapılan basın açıklamasında haklarında çok ağır ithamlarda bulunulduğunu belirten Aytar, "Bizim hikayemizi bizim dışımızda anlatan insanlar ve kurumlar dışında birde bizden dinleyin istedik" dedi.
"Sorunun Kaynağı Çekçekçiler Değil Çarpık Kentleşme Ve Endüstriyel Atıklar"
Halk arasında çekçekçi olarak tanıdıklarını söyleyen Aytar "biz emekçiler, insanların artık kullanmadığı ve kendi gönül rızası ile çöplere attığı atıkları (pet plastik karton) topluyoruz. Böylelikle hem geçimimizi sağlıyor, hem de topladığımız atıkları geri dönüşüme kazandırarak çevrenin korunmasına destek oluyoruz" dedi. Valiliğin basın açıklamasında iddia edildiği gibi çevre kirliliğine yol açmadıklarını tam tersine çevrenin korunmasına katkı sunduklarını belirten Aytar İstanbul’un lağım ve kanalizasyon sularının yeterli arıtma sağlanmadan Marmara denizine bırakılması, İstanbul araç trafiğinin egzoz gazları, çarpık kentleşme, endüstriyel atıklar gibi bir çok faktör çevre kirliliğinin asıl nedenidir. Biz çekçekçilerin çalışmadığı dönemlerde çöplerin nasıl dolup taştığını hatırlamanızı istiyoruz. Çekçekçiler sayesinde belediye çöp araçları günde 2-3 sefer yaparken bizim atıkları toplamamız sayesinde tek seferde çöpleri toplaywbiliyorlar. Bu bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir?" diye sordu.
"Geri Dönüşüm Bilinci Bizlerin Sayesinde Sağlandı"
Bugün bir geri dönüşüm bilinci oluştuysa, geri dönüştürülebilir atıkların çevreye verdiği zarar ve bu alandaki ekonomik değerin bizler sayesinde farkına varılmıştır. Bu bilincin oluşması bizlerin sağladığı bir kamu yararı değil midir? Özetle Valilik açıklamasında iddia edildiği gibi mahallelerde toplamış olduğumuz pet plastik gibi malzemelerin çevreye olumsuz etkisi yoktur. Bu malzemelerin toplanılıp işlenmesi tersine çevre kirliligini azaltmaktadır. Diyelim ki Valilik haklı olsun.
"Göçmenlerin Atıkta Çalışmalarının Sorumlusu Biz Değil Göç Politikalarıdır"
Çevreye olumsuz bir etkisi varsa bunu çözmenin yolunun çalışmalarını engellemek değil diyalog yoluyla ve ortak akıl geliştirerek birlikte çözüm üretmek olduğunu vurgulayan Aytar Valilik açıklamasında yabancı (Afgan) uyruklu kişilerin geri dönüşüm işinde çalışma yaptığını, bu uygulamanın gerekçelerinden biri olarak öne sürüldüğünü hatırlatarak "Yabancı uyruklu kişileri ülkemize biz çağırmadık. Eğer sorun göçmenlerse niçin tüm çalışanlar cezalandırılıyor? Göçmenlerin geri dönüşüm sektöründe çalışması bizim de gelirlerimizi aşağıya çekiyor. Ama biz yoksul insanlarız, göçmenlerde bizim gibi yoksul insanlar. Yoksulun halinden en iyi yoksul anlar. Göçmenlerin bu alanda çalışmasının sorumlusu biz değil, mevcut göç politikalarıdır" dedi.
"Onurumuzla Yaşamak İçin Bulabildiğimiz Tek İşi Yapıyoruz"
Ayrıca göçmen işçiler bahane edilirken çöpte çalışanların çoğunun bu ülkenin vatandaşları olduğu gerçeğinin gözden kaçırıldığını ifade eden Aytar "Biz bu ülkenin yoksullarıyız, Ne doğduğumuz yerleri, ne milliyetimizi, ne de yoksul ailelerin çocukları olmayı biz seçmedik. Dünyaya böyle geldik. Yaşadığımız tüm çilelere ve zorluklara rağmen doğduğumuz topraklarla da, yoksul ama namuslu ailelerimizle de gurur duyuyoruz. Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açmadan onurumuzla yaşamak için bulabildiğimiz tek iş olan bu işi yapıyoruz" diye konuştu.
"Ekmeğimizin Hamuru Alınterimizle Yoğrulmuştur"
"Valiliğin iddia ettiği gibi bizim bir kazancımız haksız kazanç değil, alınteridir. Bizim ekmeğimizin hamuru alınterimizle yoğrulmuştur" diyen Aytar insanların önünden geçerken burnunu kapattığı çöpleri sağlığını bile tehlikeye atarak sigortasız güvencesiz yarı aç yarı tok çalışarak topladıklarına dikkate çekti.
"Yoksulluğumuz Cebimizde Yüreğimiz Ekmeğini Herkesle Paylaşacak Zenginlikte"
Valiliğin uygulamanın nedenlerinden birinin de huzur ve güvenliğin sağlanması olduğunu iddia ettiğini belirten Aytar "Huzur ve güvenliği bozduğumuza dair hangi delilleri öne sürüyorlar? Üstümüzün, başımızın, elimizin kirine bakarak mı böyle önyargılı bir önermede bulunuyorsunuz? Şunu bilesiniz ki, bizim kirli olan ellerimizdir, yüreğimiz ise herkesten daha temizdir. Bizim yoksulluğumuz cebimizdedir, gönlümüz göçmeni, Romanı, Kürdü, Türkü’yle bir ekmeği bölüşecek kadar zengindir" dedi.
"Herkes Kadar Yaşam Hakkımız Olduğu Bilinciyle Soruna Çözüm Bulun"
İstanbul Valiliği, belediyeler,, Çevre Bakanlığı ve tüm muhataplara seslenen Aytar bu tür uygulamaların yaşanan sorunları çözmek yerine aksine daha da derinleştirdiğini vurgulayarak "Bizleri daha fazla mağdur etmeden bir an önce bu uygulamalardan vazgeçin. Sorunlar varsa bu sorunların giderilmesi için biz geri dönüşüm işçileri elimizi taşın altına koymaya hazırız. Sizlerde Kamu idarecisi kimliğinizle, bizimde bu halkın bir parçası olduğumuzu ve herkes kadar yaşam hakkımızın olduğu bilinci ve sorumluluğu ile yaklaşın" diyerek bir an önce çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi.
"Ne Ekmeğimizden Ne De Onurumuzdan Asla Vazgeçmeyeceğiz"
Geri dönüşüm işçileri olarak ama her şeyden önce insan ve yurttaş olarak sorunlarının çözümü için görüşmek üzere İstanbul Valiliği ve Belediyeler ile randevu talep ettiklerini belirten Aytar. "Bizim insan olduğumuzu kabul ediyorsanız sesimize kulak verin. Ama bizi insan yerine koymaz ve bu çağrımıza kulak vermezseniz siz hakkımızda ne düşünürseniz düşünün biz insanız. İnsan olduğumuz içinde ne ekmeğimizden ne de onurumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.
"Diyalogla Bir Yöntem Oluşturulsun Biz De Buna Uyalım"
El konulan çekçeklerin akıbeti hakkındaki sorumuz üzerine Enes Hancı, "Normal şartlarda bir zabıta hukuken çekçeklerimize ve saatler boyu çöplerin içinden binbir emekle topladığımız ve üçbeş kuruşluk kazancımızı sağladığınız atıklara el koyabiliyor. Biz daha bunun kavgasında kaygısındayken bir de gece baskınıyla karşılaştık. Bu yüzdendir ki basın emekçilerinden duyarlı herkesten sesimizi duyurmasını İstiyoruz. Bu iş böyle olmuyorsa bir diyalogla yöntem oluşturalım. Bunun yolunu yöntemini belirleyelim ki biz de buna göre çalışabilelim. Bizim başka bir geçim yolumuz yok." dedi.
"El Konulan Çekçekler İmha Ediliyor Yeniden Almak Zorunda Kalıyoruz"
Bir başka atık kağıt işçisi ise el konulan çekçek vb araçların belediyeye ait hurdalık alanlarında toplandığını ve bazen hurda ezicilerle ezilerek imha edildiğini belirtti. Bazen ise hurda olarak satıldığını ifade ederek "Çekçeklerine el konulan arkadaşlar yenisini almak zorunda ama o da bizim için çok yüksek bir meblağ" dedi.