İşçi-Emekçiler İktidara Gelecek, Saldırıların Hesabını Soracak"

İnsanca çalışma ve yaşam koşulları için Kod 29’un kaldırılması talebiyle Ankara’ya yürüyüş gerçekleştiren TOMİS üyesi Sinbo işçisi fabrika önünde sınıf dostlarıyla birlikte basın açıklaması gerçekleştirerek tüm saldırılara gözaltı ve işkencelere karşın mücadeleyi büyüteceklerini vurguladı.

TOMİS üyesi Sinbo işçisi Dilbent Türker’in taleplerini Çalışma Bakanlığı’na iletmek üzere başlayan Ankara yürüyüşü tüm yasakalama kararlarına, baskılara ve işkenceli gözaltılara rağmen tamamlandı. Ankara yürüyüşü dönüşünde 202. gününde Sinbo fabrikası önünde sınıf dostlarıyla birlikte basın açıklaması gerçekleştirildi.

TOMİS adına yapılan konuşmada Kod 29 ile işten atılan Dilbent Türker’in 7 aydır tek başına mücadele ettiği ve tüm baskılara, saldırılara ve Ankara’ya gidişinde yapılan işkenceli gözaltılara rağmen mücadelesinden geri adım atmadığı ifade edildi. Türker’in bir kadın olarak da verdiği mücadelenin önemli olduğu belirtilen açıklamada Türker’in Kod 29 saldırıını tekrar tüm işçi ve emekçilerin gündemine taşıdığı vurgulanarak, tüm saldırılara rağmen 202 gündür mücadelenin devvam ettiği ve sınıf mücadelesini yükseltmeye devam edileceği belirtildi.

 

Elbet Devran Dönecek İşçiler de Hesap Soracak”

Açıklamada ilk olarak Sino işçisi Dilbent Türker konuştu. Sinbo önünde verdikleri mücadeleyi ve Ankara yürüyüşünü aktaran Türker, “İş cinayetlerine, ucuz emek gücüne karşı anayasal hakkımızı kullanarak sendikalaştık. Ücretsiz izne çıkarıldık, direndik haklılığımız tescillendi. Bu sefer de kod 29’la işten çıkarıldım. Bu kez de Kod 29’a karşı mücadeleye başladık ve 7 ay boyunca fabrika önünde devame ettik” dedi. 31 Temmuz’da başladıkları yürüyüş boyunca valilik yasaklarıyla, polis saldırısı ve işkenceli gözaltılarla engellenmeye çalışıldıklarını belirten Türker, “Onlar tüm kurumları ile saldırmakta kararlı, biz de tüm saldırılara karşı mücadelemizde kararlıyız. Çalışma Bakanlığı ile görüşmek istedik. Her ilde, her ilçede vahşice polis saldırısına uğradık. Biz hak mücadelesi veriyoruz. Bugün ırkçı saldırılara, yangınlara, sellere, kadın cinayetlerine bir şey yapmayanlar yürüyüşümüz boyunca bizim karşımıza dikildi” dedi.

İşçilerin emekçilerin insanca çalışmak ve insanca yaşamak için, gelecekleri onurları için mücadele ettiğini, patronların saldırısı karşısında haklarını aradıklarında ise devletin saldırısıyla karşılaştıklarını belirten Türker “Elbet bu da değişecek, devran dönecektir. İşçi emekçiler iktidara geldiklerinde saldırıların hesabını soracaktır” dedi.

 

İnsanca Yaşayıp Çalışabileceğimiz Düzeni Kuracağız”

TOMİS Temsilcisi Onur Eyidoğan ise Ankara yürüyüşünde 14 gün boyunca devletin engelleri ve vahşice saldırısıyla karşılaştıklarını hatırlatarak Çalışma Bakanlığı’nda yaptıkları görüşmeyi de aktararak “14 günlük Ankara yürüyüşümüz bir kez daha Çalışma Bakanı’nın kimin yanında olduğunu göstermiş oldu. Sermaye devletinin kimin yanında olduğunu bir kez daha göstermiş oldu” dedi.

“Biz yürüyüşe başlarken bakanlardan medet ummuyorduk. Fabrikalarda yaşananlardan haberdarlar ve bizzat sorumludurlar” diyen Eyidoğan, bu yürüyüşle bir kez daha patronların ahlaksızlığı Kod 29’u işçi ve emekçilerin gündemine getirmek ve bir an önce kaldırılması için mücadeleyi büyütmek amacında olduklarını ifade ederek “Yüzbinlerce işçi insanca çalışmak istediği için işten atıldı. Bize saldıran polislerin amiri Cargill işçilerine de ‘size devletin gücünü göstereceğiz' diye saldırmıştı. Aynı polisler Ankara'da bize saldırdı. Haklı olan, tüm zenginlikleri yaratan bizleriz. Elbet bir gün insanca yaşayıp çalışabileceğimiz düzeni kuracağız” dedi.

 

Bu Devlet İşçi Ve Emekçilerin Değildir”

BDSP temsilcisi ise Ankara yürüyüşü için yola çıkan ve bugün fabrika önüne gelen işçilerin bu yürüyüşleri süresince devletin sermaye devleti olduğnu tüm kurumları ile patronların olduğunu gösterdiklerini belirtti.

Her yerde 2 işçinin karşısına TOMA’lar, akreplerle çıkıldığığnı belirten BDSP temsilcisi “Samimi olsalardı yangınları söndürmeye giderlerdi. Devlet tüm bunların finansmanını işçilerin sırtından sağlıyor. Bu devleti ayakta tutan işçi ve emekçiler ama bu devlet işçi ve emekçilerin değildir. TÜSIAD, MÜSİAD talimat vermeden meclisten yasa geçmiyor. Bakanlar talimatla çalışıyor ancak bilinçlenen, örgütlenen, mücadeleye katılan işçiler bu düzeni değiştirecek. Yaşasın işçi sınıfının örgütlü birliği” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Bu Saldırılar Sınııf Kinimizi Artırıyor”

DÖB adına yapılan konuşmada Sinbo işçisinin mücadelesi selamlanarak Ankara'ya yürümek isteyen işçi arkadaşlarımıza defalarca saldırdılar gözaltıları ile işkenceleri ile engellemeye çalıştılar. Ama tama 202 gündür de olduğu gibi ne o yıldı de ne de saldırıları, gözaltı ve işkenceleriyle yıldırabildiler. Sermaye devleti şçilere öğrencilere Kürtlere yani sistemlere baş kaldıran herkese saldırırken bizler de bu saldırılarabaş kaldırmaktan asla vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Aksine sınıf kinimiz daha da artıyor öfkemiz bileniyor ve mücadele azmimiz artıyor” denildi.

Öğrencilerin sadece okul sıralarında mücadele etmekle yetinemeyeceğini işçi ve emekçilerle birlikte omuz omuza mücadele ederek ve bu iktidarı değiştirebilecekleri ifade edilerek “İktidar korkusunu bizlere azgınca saldırarak gösteriyor. Her yerde haklarını arayanlara saldıran devlet buraya da 4 gözaltı aracıyla gelmiş. Bizler burada az sayıda görünebiliriz ama biz milyonlarcayız. İşçileri emekçileri, devrimcileri yıldırmak kolay değil. Sinbo işçisi arkadaşımız da 202 günlük mücadelesinde ve Ankara yürüyüşünde yaşadığı saldırılara işkenceli gözaltılara rağmen mücadelesinden geri adım atmadı. Bizler mücadelemiz başarıyla sonuçlanana kadar Sinbo işçisi arkadaşımızla birlikte olmaya devam edeceğiz. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek diyerek arkadaşlarımızı tekrar selamlıyoruz” dedi.

Onlar Bize İşçi Sınıfının Bayrağının Nasıl Yükseltildiğini Gösterdi”

DGB adına yapılan konuşmada ise “Haklı ve meşru talepleri ile Ankara'ya yürüyen direnişçilerin yanında olduğumuzu gösterdik. Onlar bize işçi sınıfının bayrağının nasıl yükseltildiğini gösterdi. Bizler de taleplerinin ve direnen işçilerin yanında olacağız” denildi.

 

İktidarı Hedefleyen İşçiler Kazanacaktır”

İşçi Temsilcileri Konseyi adına yapılan konuşmada ise Sinbo işçisinin Ankara yürüyüşü sırasında, gerçekten sınıf mücadelesi verenlerin bu yürüyüşü ve mücadeleyi takip ettiği ifade edildi. İşçilerin ve emekçilerin fabrikada çalışıp evine döndüğünde çocuklarının yüzünü göremeden uyumak zorunda kaldıklarını ve böyle bir dünyada yaşamak istemedikleri belirtilerek Sinbo işçisinin bir kadın olarak örgütlü mücadeleyi seçerek işçi sınıfının mücadelesini büyütmeyi ve işçilerin iktidara gelebileceğini söylemesinin çok önemli olduğunu ve bunu söyleyen bir işçinin zaten bir zafer elde etmiş olduğu vurgulandı.

Konfederasyonların karşısında gerçekten sınıf sendikacılığı yapan ve işçi sınıfının kurtuluşu için mücadele edenleri selamladıklarını ifade eden İTK temsilcisi “ İşçi sınıfı kazanacaksa gerçekten sınıf mücadelesi veren ve iktidarı hedefleyen sendlkalar dernekler sınıf örgütlenmeleriyle zafere varacaktır. İşçi sınıfına köleliği dayatanlara asgari ücrete mahkum edenlere karşı her şeyi üretenlerin her şeyi yönettiği bir dünya kurma hedefiyle mücadele eden arkadaşımızı selamlıyor ve mücadelesinde başarılar diliyoruz” dedi.

 

Sinbo İşçilerine Çağrı

Açıklamanın ardından vardiya çıkışında Sinbo işçilerine sesleniş gerçekleştirildi. Seslenişi gerçekleştiren MİB temsilcisi Sinbo işçilerine mücadeleyi yükseltme çağrısı yaparak “

“Dilbent tek başına direnişe başladı. Bugün geçtiği pek çok kentte işçi dostları var. Kod 29’a karşı mücadelede önemli bir adım attılar. Artık Sinbo işçileri bu adımı büyütmelidir. Kurtarıcı beklememeli ve kendileri adım atmalıdır. Dilbent ve Onur sizi kurtarmayacak. Onlar yürünmesi gereken yolu gösteriyor. Onlar 2 kişi nelerin başarılabileceğini gösterdi. Bizlerin de bu mücadeleyi sahiplenmesi gerekiyor” dedi

Yapılan konuşmaların ardından, mücadelenin her yerde süreceği vurgulanarak eylem sonlandırıldı.