KESK 10. Olağan Genel Kurulu Ankara'da toplandı. Genel kurulda, bedeli ne olursa olsun mücadeleye yeni bir ivme kazandırmanın kaçınılmaz hale geldiği ifade edildi.
KESK 10. Olağan Genel Kurulu, "Birlikte Güçlüyüz, Örgütlü Mücadelemizle Haklarımızı Kazanacağız" şiarıyla bugün Ankara'da toplandı.
500 delegenin neredeyse tamamının katıldığı genel kurulda, salona pandeminin koşullarına, yoksulluğa, KHK'lere, baskılara ve kadın cinayetlerine karşı pankartlar asıldı.
Divan başkanlığına İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan'ın seçildiği genel kurul, tüzük değişikliği tartışmasıyla başladı. Tüzük değişikliği konusunda sunulan iki önerge oldu. Önerge sahibi delegelerin yaptığı konuşmada, KESK'i ilerletecek olanın kamu emekçileriyle buluşturacak bir tutum olduğu belirtildi. "Geleneksel sendikacılığın ihtiyacı karşılamadığı" eleştirileri ile yapılan önermelerin sendikaları sivil toplum kuruluşuna dönüştüren bir anlayış olduğu eleştirisinde bulunan bir delege, eşbaşkanlık, KESK genel meclisi, kadın meclisleri gibi yapılanmaların emekçileri kendi örgütlerine yabancılaştırdığını söyledi. Üstelik bu mekanizmalara rağmen yönetimlerde kadın sayısının artmadığına dikkat çekilen konuşmada, emekçileri karar alma sürecine katmayan bu mekanizmaların kaldırılmasının görüşülmesi istendi.
Önerge aleyhinde söz alan bir delege yeni örgüt ve eylem formlarına ihtiyaç olduğu ama pandemi koşullarında yapılan bir genel kurulda sürenin yeterli olmayacağını söyledi. Bu konuda yeterli hazırlıkları olmadığını belirten delege, program kurultayı önerdi. Bir başka delege ise bu konuşmayı eleştirerek, "Neden hazırlığınız yok" diye tepki gösterdi.
Açılış konuşmasını yapan KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, sınıf çelişkilerinin oldukça derinleştiğini belirterek, "Dünyada 188 milyon işsiz insana ek olarak, 165 milyon insan yeterli düzeyde ücretli işe sahip değil ve 120 milyon insan da ya aktif olarak iş aramayı bırakmış durumda ya da sair şekilde iş gücü piyasasına erişemiyor. Toplamda, dünya genelinde 470 milyonu aşkın insan etkileniyor" dedi.
Emperyalist devletlerin sadece savaş ve çatışma politikalarını körüklediği sömürü, baskı, istikrarsızlık ve kültürel nüfuz politikalarına hız verdiğini belirten Bozgeyik, "İşçi sınıfı ve emekçiler bu saldırı dalgasına karşı giderek sınıf mücadelesini yükseltiyor. Emeklilik koşullarının ağırlaşması, kitlesel işten atmalar, işsizlik oranlarının sürekli artışı, maaş oranlarının düşüklüğü, güvencesizlik, sosyal güvenlik sistemlerinde piyasa lehine düzenlemeler, kamu kaynaklarının piyasalaştırılması, temel tüketim maddelerine, ulaşıma ve daha birçok yaşamsal ihtiyaca yapılan zamlar vb. neoliberal ekonomik politikalara karşı dünya genelinde oldukça umut veren direnişler de bu sürece damgasını vurdu" dedi. Bozgeyik, "OHAL'den sonra pandemi de iktidar tarafından fırsata çevrilmiş, emeğin haklarının gasbedilmesi, güvencesizleşmenin yaygınlaşması, emek rejiminin ve siyasi rejimin otoriterleşmesi, hak aramanın önüne geçilmesi, sendikasızlaştırma, toplumsal muhalefet üzerinde denetimi ve baskıyı arttırmak için kullanılmıştır" dedi.
KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen de bu dönemde devletin sınıfsal karakterinin çok daha netleştirdiğini belirterek, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın pandemiyi fırsata çevirerek bakanlığa ait kimi ihaleleri kendi şirketine verdiğini, Sağlık Bakanının aşı tedarikini yandaş şirket üzerinden yaptığını, çoğu kamu ihalesinin Kolin, Cengiz, Limak ve Kalyon başta olmak üzere yandaş müteahhitlere verildiğini söyledi. Bu gelişmelerin ulaşılabilir, nitelikli, parasız kamu hizmeti ve demokratik, bilimsel, laik, ana dilinde eğitim mücadelesinin haklılığını bir kez daha gösterdiğini ifade eden Gezen, bedeli ne olursa olsun mücadeleye yeni bir ivme kazandırmanın kaçınılmaz hale geldiğini dile getirdi.
Pandemi nedeniyle katılamayan konuklar ise destek mesajları gönderdi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu dönemde çok yüksek iş ve gelir kaybının yaşandığını belirterek, emekçilerin üretimden aldığı payın azaldığını ve sendikal hak ve özgürlüklerin baskı altına alındığını dile getirdi. Çerkezoğlu, bu süreçte kamu emekçileri ve işçilerinin birlikte mücadelesinin zorunluluk olduğunu vurguladı.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (ETUC), Türkiye'de kamu emekçilerinin haklarına yönelik saldırı ve baskıları yakından takip ettiklerini bildirdi. Dünyanın her yerinde hak gasplarıyla karşı karşıya olduğunu belirten konfederasyonlar, genel kurula başarı diledi.
Genel kurul yarın yapılacak seçimlerle sona erecek.