"Hayatlarımızdan, Haklarımızdan Ve Geleceğimizden Vazgeçmiyoruz"

TOMİS üyesi Sinbo işçisi Dilbent Türker Kod 29'a Karşı Mücadelesinin 150'nci gününde "Kadına Yönelik Şiddete, Direnişe Yapılan Saldırıya ve İstanbul Sözleşmesi'nin İptaline Karşı" şiarıyla etkinlik düzenlendi. Sinbo yöneticisinin Türker'e saldırısının, İzmir'de HDP üyesi Deniz Poyraz'ın katledilmesi ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iktidarın kadın düşmanı dinci faşist politkalarının bir parçası olduğu ifade edilerek, işçi ve emekçiler, devrimciler olarak bu saldırılara karşı hep birlikte mücadele edeceğiz" denildi.

Haramidere Sanayi'de bulunan Sinbo fabrikasında Kod 29 ile işten atılan Tüm Otomotiv Ve Metal İşçileri Sendikası üyesi Dilbent Türker mücadelesini 150 gündür sürdürüyor.

TOMİS'in çağrısıyla fabrika önünde "Kadına Yönelik Şiddete, Direnişe Yapılan Saldırıya ve İstanbul Sözleşmesi'nin İptaline Karşı" şiarıyla etkinlik düzenlendi.

Etkinliğe Dev Tekstil üyeleri ve SML Etiket İşçileri, DGD-Sen üyeleri ve Migros Depo işçileri, Genel İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube üyesi Bakırköy Belediyesi işçileri, Umut-Sen, BDSP, Mücadele Birliği, DGB, İEKK, SKM, Ekmek ve Onur ve farklı iş kollarından işçiler katıldı.

"Çifte Sömürüye, Baskıya, Tacize, Mobbinge, Şiddete Hayır!" yazılı pankart açılan eylemde sık sık "Dilbent Türker Yalnız Değildir", "İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek, "Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, "Sinbo İşçisi Kazanacak", "Yaşasın Sınıf Dayanışması" sloganları atıldı.

Etkinlikte konuşan TOMİS İstanbul Avrupa Yakası Temsilcisi Onur Eyidoğan geçtiğimiz haftalarda fabrika yöneticisi Onur Yılmaz'ın Dilbent Türker'e saldırdığını ve darp ettiğini hatırlatarak, bu saldırının Sinbo fabrikasındaki sömürü ve baskının, kadın işçilere yönelik taciz ve şiddetin bir parçası olduğunu ifade etti.

Sinbo fabrikasında ve daha binlerce işyerinde kadına yönelik şiddetin, dinci faşist iktidarın, emekçi ve kadın düşmanı politikalarından güç alındığını, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet artmaya devam ederken iktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı aldığına dikkat çekti.

 

"Saldırılara Karşı Hep Birlikte Sesimizi Yükseltmek İstedik"

Diğer yandan İzmir'de HDP üyesi Deniz Poyraz'ın katledildiğini hatırlatan Eyidoğan "Mücadelemizin 150'inci gününde sınıf dostlarımızla işçi ve emekçilere, gençlere, emekçi halklara, kadınlara yönelik bu faşist saldırılara karşı sesimizi yükseltmek istedik" dedi.

Etkinliğe katılan kurumlar da Sinbo işçisi Dilbent Türker'in mücadelesini selamlayarak, yapılan saldırıya tepki gösterdi.

 

“Biz İşçiler Mutlaka Kazanacağız”

DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı Migros işçileri olarak Dilbent Türker’in yanında olduklarını belirterek “Bu ülkeyi yönetenler görsün ki Dilbent burada tek değildir. Milyonlar arkasında, yol yakınken Sinbo yönetimi TOMİS’i tanısın, Dilbent iş başı yapsın, Sinbo’da mobbing son bulsun. Türkiye’nin dört bir yanında işçiler hukuksuzluğa karşı direniyor. Savcılar hakimler işçiye geldiği zaman gözaltına alıyor ama ülkedeki siyasetçilere, çetelere, mafyadakilere hiçbir şey yapılmıyor. Biz işçiler bugün Sinbo’da yarın başka direniş alanlarında mutlaka kazanacağız” dedi.

 

“Kadın İşçiler Bize Yol Gösteriyor”

Devrimci Gençlik Birliği temsilcisi kadına yönelik şiddetin giderek arttığını belirterek “Deniz Poyraz’ın katledilmesi ve Dilbent’in fabrika önünde uğradığı şiddet bir devlet politikasıdır” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımadıklarını ifade ederek DGB temsilcisi “Sinbo da ve başka işyerlerinde direnen kadın işçiler bize yol gösteriyor” dedi

 

“Sinbo İşçisi Tüm Saldırılara Karşı Direniyor”

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları adına konuşan İpek Bozkurt ise Sinbo işçisinin 150 gündür süren mücadelesini selamladıklarını belirterek "Dilbent arkadaşımız kadın bir işçi olarak sadece Kod 29’a değil kadın işçilerin fabrikalarda karşı karşıya kaldığı tüm sorunlara karşı direniyor" dedi.

 

“Dilbent İşçi Sınıfının Sesidir”

İkitelli’de çalışan TOMİS üyesi metal işçisi ise metal iş kolundaki ağır çalışma koşullarında çalıştıklarını belirterek “Dilbent arkadaşımız verdiği mücadeleyle kadın işçilerin, işçi sınıfının sesidir" dedi.

 

“Dilbent’e Yapılan Saldırı Tüm Kadınlara Yapılmıştır”

SML Etiket işçisi Derya Sırbudak “Biz kadınlar hayatın yarısıyız, mücadelenin de yarısıyız. Dilbent’e yapılan saldırıyı kınıyoruz. Dilbent’e yapılan saldırı tüm kadınlara yapılmıştır. Hiçbir saldırı bizi mücadeleden alıkoyamayacak” diye vurguladı.

 

“Birleşirsek Güçlüyüz”

Bir kadın işçi de 150'nci gününde olan Türkler'i selamlayarak “Kadın düşmanlığının örneğini Deniz’in katledilmesinde ve Dilbent’e saldırıda gördük. Deniz Poyraz emekçiydi, kadındı, doğayı insanı seven bir yoldaşımızdı. Asıl terörist sizin kurumlarınızda yetiştirdiğimiz milislerdir. Terörist görmek istiyorsanız aynaya bakın” dedi.

Sinbo işçisi Dilbent Türker "Hayatlarımızdan, haklarımızdan ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz! Kadına yönelik şiddet, direnişe yönelik saldırı ve İstanbul Sözleşmesi’nin iptali karşısında sessiz kalmayacağız!" diyerek sözlerine başladı.

 

"Pandemide Sömürünün Doznu Arttırdılar"

Sermayedarlar ve onlara hizmette kusur etmeyen iktidarın, dünyayı kasıp kavuran pandemiyi bir fırsat olarak görüp, saldırılarının dozunu arttırdığını vurgulayan Türker "Pandeminin başında çıkardıkları yasalarla işçilerin yaşamını daha da çekilmez hale getirdiler. Açlık sınırının altında asgari ücrete mahkûm edilen işçileri, -asgari ücreti de çok görmüş olacaklar ki- onun da yarısı olan nakdi ücretle yaşamaya zorladılar" dedi.

 

"Sinbo’da Da Çarklar, İşçilerin Canı Pahasına Döndü"

Ücretsiz izin, Kod29’la tazminatsız işten atmanın olağan saldırılar haline getirildiğini, işsizlik sigortası fonundan karşılanan kısa çalışma ödenekleri ile işçinin emeğinin işçiye satıldığını, insanca bir yaşam ve çalışma koşulları isteyen işçilerin sesinin pandemi önlemi adı altında kesilmeye çalışıldığını belirten Türker,

Tüm bunlar yaşanıyorken, Sinbo patronu ve diğer sermayedarlar yeni kâr oranları açıkladığını hatırlatan Türker "İşçi ve emekçiler pandemi ile boğuşurken, destek ve teşviklerle patronlar ihya edildi. Alınan sözde önlemlerde ise işçilerin canı değil patronların kârı düşünüldü. Sinbo’da olduğu gibi çarklar, işçilerin canı pahasına döndü" dedi.

 

"İktidar Kadın Yönelik Saldırıları Teşvik Ediyor"

Sermayenin bir dediğini ikiletmeyen gerici-faşist iktidarıın kadınlara, çocuklara ve toplumun diğer tüm kesimlerine yönelen saldırıların sorumlu olduğunu belirten Türker, bundan güç alan gerici çetelerin de sermayedarlar gibi pervasızlaştığını belirterek "İktidardan destek alan gerici-çeteci odaklar da öyle saldırganlaşıyorlar. Tacizlerin, tecavüzlerin, katliamların üzeri örtülüp, failler ödüllendiriliyor. İktidar izlediği politikalarla kadına yönelik saldırıları adeta teşvik edip yeni boyutlar kazanmasını sağlıyor" dedi.

 

"Pandemide Kadınların Yükü Arttı"

Kadınların karşı karşıya kaldığı saldırılara birde pandemi koşullarının açığa çıkardığı sorunlar eklenince tablonun daha da ağırlaştığını ifade eden Türker "Pandemide koşularında ilk işten çıkarılanlar kadınlar oldu. Kadınların üzerindeki çocuk, hasta bakımı, ev işi yükü vb. fazlasıyla arttı" dedi.

 

"Pandemide Fabrikalar Kadına Yönelik Şiddetin Merkezine Dönüştü"

Bu saldırıların toplumsal hayatın her alanında yaygınlaştırılıp, teşvik edildiğini, pandemi döneminde salgın merkezine dönüşen fabrikaların aynı zamanda kadına yönelik her şiddetin de merkezlerine dönüştüğünü belirten Türker, "Kadın emeğinin yoğun biçimde sömürüldüğü, kadına yönelik her türlü şiddetin hayata geçirildiği fabrikalardan biri de Sinbo’dur. Sinbo’da kadına yönelik şiddet, taciz ve mobbing tekil örneklerden ibaret değildir. Sinbo patronu Mehmet Demir’in de bir kadın işçiye saldırmayı kendine hak görmesinden, yöneticilerinin kadın işçileri aşağılamasına, küfür ve hakaret etmesine kadar bir dizi olay yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam etmektedir. Sinbo’da yaşananlar bir yönetim politikasıdır" dedi.

 

"Kadınlar Üzerindeki Baskıyı Sermaye Devleti Arttırıyor"

Kendisine saldıran Onur Yılmaz ve HDP İzmir binasında Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer gibi adlarını taşıyamayan bu zatların, bu düzenin kirli yüzleri olduğunu vurgulayan Türker, "Sermayedarlar resmen yapamadıklarını yetiştirdikleri bu kanı bozuklar ile gayri-resmi olarak yapıyorlar. Bunların cezalandırılmayıp aksine ödüllendirildikleri, şiddetin tolere edilebileceğinin söylendiği, hali hazırda uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece kararnamesiyle çıkılması üst üste geldikçe, kadın üzerindeki baskı sermaye devletinin yönlendirmesiyle daha da artıyor" dedi.

 

"Kadın Cinayetleri Kitlesel Boyutlara Ulaşıyor"

"Çifte sömürü kıskacındaki kadınlar fabrika ve iş yerlerinde, sokakta, okulda ve evde kısaca her yerde şiddet ve baskıyla karşı karşıya kalıyorlar. Kadını ikinci cins olarak gören gerici politikaların etkisiyle kadın cinayetleri kitlesel boyutlara ulaşıyor" diyen Türker, iktidarın ise bu politikaların uygulayıcısı olarak her geçen gün artan kadına yönelik şiddetin gerçek faili olduğunu söyledi.

 

"Bu Saldırılara Karşı Mücadelemizi Büyüteceğiz"

Türker sözlerini "Bizler bu saldırılar karşısında sessiz kalmadık, kalmayacağız. Bu politikalara karşı hem fiili hem de hukuki olarak mücadelemizi sürdüreceğiz. Başta işçi-emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçi ve emekçiler ile tüm duyarlı kesimleri yanımızda durup taraf olmaya, dayanışmaya, hem fiili hem de hukuki mücadelemizi büyütmeye davet ediyoruz" diyerek tamamladı.

Basın açıklamasının ardından vardiya çıkışında hep birlikte sloganlar eşliğinde Sinbo işçilerine seslenilerek Dilbent Türker'in mücadelesini sahiplenmeleri sendikalı ve örgütlü olmaları ve birlikte mücadeleyi büyütmeleri çağrısı yapıldı.