İzmir’de Birleşik Mücadele Güçleri ve Birleşik Gençlik Meclisleri 15-16 Haziran Ayaklanması’nın 51. Yıldönümü nedeniyle 16 Haziran günü saat 18:30’da Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eylemde sık sık “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz”, “Yaşasın Birleşik Mücadelemiz” sloganları atıldı.
Eylemde okunan basın metninde 15-16 Haziran Ayaklanması’nın tarihçesine değinilerek “15-16 Haziran 1970'de ülkemizde sınıf hareketinin en önemli kavşaklarından birinde iki uzun gün yaşadık. Bu öyle iki gündü ki, burjuvazinin ağır toplarının yatları, uçaklarıyla, yanlarına alabildikleri değerli eşyalarıyla ülkeden kaçmaya başladıklarına şahit olduk. Bundan tam 51 yıl önce ülkemizde işçi sınıfımızın tarihine geçen 15-16 Haziran işçi ayaklanması gerçekleşti.” denildi.
51 yıl önce Disk'in kapatılma kararına karşı yaklaşık 150 bine yakın işçi İstanbul sokaklarına çıktığı söylenen açıklamada “16 Haziran günü Bursa, İzmir, Ankara ve Gebze'de işçiler ayaklanmaya geçtiler. 15-16 Haziran ayaklanması dalga dalga tüm ülkeye yayıldı. Devletin kolluk güçlerinin bütün engellemelerine rağmen barikatları aşarak köprülerin kaldırılmasına rağmen Haliç Boğazını yüzerek sınıfdaşlarıyla dayanışmaya geçtiler. Devletin kolluk güçleri direnişe geçen işçilerin üzerlerine rast gele ateş ederek çok sayıda işçiyi yaralamış barikatı aşan 3 işçi açılan ateş sonucu hayatını kaybetmiştir.” denildi.
İşçilerin, 60'lı yıllardan başlayarak irili ufaklı yüzlerce grev, fabrika ve toprak işgalleri, sokak yürüyüşleri, sakal bırakma, saç kesme, servise binmeyerek fabrikalara topluca onlarca kilometre yürüyerek gitme gibi eylemler gerçekleştirdiği vurgulanan açıklamada “Sınıfın tarihinin ısrar, inat, karalılık ve uzun emeklerle yaratıldığını unutanlar için 15-16 Haziran bir anma günü olabilir. Oysa biliyoruz ki 15-16 Haziran durgun gökyüzünde çakan bir şimşek değildir.” denildi.
12 Haziran 1970'de Disk'i fiilen kapatan kanunun TBMM’de kabul edildiği, 14 Haziran 1970'te DİSK’in Merter'deki binasında 800 civarında işyerinin sendika temsilcisi bir araya gelerek ertesi gün için üretimi durdurma ve Taksim’de miting yapma kararı aldığı söylenen açıklamada “İlk gün 140 bin işçi yürüyüşe geçti. Yürüyen işçilerden Mustafa Baylan, Mehmet Gıdak ve Yaşar Yıldırım barikatları aşarken polis kurşunlarıyla öldürüldü. Avrupa ve Asya kıtalarından bölüklerle yürüyüşe geçen iki işçi kolu bir araya gelmesin diye köprüler havaya kaldırıldı. Bu engelleme gibi her engelleme sınıfı daha fazla öfkelendirdi. İşçi sınıfının İstanbul'da, kavgamızın başkentinde yarattığı dalga, kent ayaklanmasından ülke geneline yayıldı. Sermaye sahiplerini saran panik her yerden hissediliyordu.” denildi.
Günümüzde irili ufaklı pek çok sendikanın içerisinde sınıf ve kitle sendikacılığını savunan ancak tabanlarından kopuk, patronlara yakın, işçileri mücadelenin, örgütlenme ağlarının ve karar mekanizmalarının dışına atmış gerici sendikacılığın yerleştiği vurgulanan açıklamada “Bugün, 15-16 Haziran ayaklanmasının 51. yılındayız. DİSK'in varlığı için savaşan ve ölen işçi yoldaşlarımızın açtıkları yolda, sendikal bürokrasiye, onu yaratan sendikalar yasasına dayanan burjuva sendikacılığa karşı savaşmak da bizim boynumuzun borcudur. 70'lerde sınıf kardeşlerimizin yarattığı devrimci kopuş gibi bugün de yeterince birikim yarattık. İşçi sınıfının genç, dinamik ve mücadeleci unsurlarının çabalarıyla açığa çıkan yeni araçlarla, geniş işçi yığınlarına ulaşmak ve onları zincirlerinden kurtarmak için ısrarlı bir mücadele vermek zorundayız.” denildi.
“Bugün bizlere pandemi bahanesiyle sömürü, açlık ve sefalet dayatılıyor. Birçoğumuz ‘Kısa Çalışma Ödeneği’ adı verilen komik rakamlarla ücretsiz izine çıkarılıyoruz. Patronların, sermayedarların dayanağı haline gelmiş olan Kod-29 gerekçesiyle işlerimizden atılıyoruz. Açlıktan ölüme, intihar olarak nitelendirilen cinayetlere kurban gidiyoruz. Her ay iş cinayetlerinde yüzlerle, binlerle katlediliyoruz. Tarihe sadece birer sayı olarak yazılıyoruz. Ancak kapitalist sistemin nasıl bir çöküş içinde olduğunu görüyoruz. Burjuvazinin artık yönetemediğinin, bu yüzden gün geçtikçe daha da saldırganlaştığının farkındayız.” Denilen açıklamada, bunlara karşı bugün yeni 15-16 Haziranlar yaratmanın zorunluluğu vurgulanırken, 15-16 Haziran’da sokak sokak, barikat barikat kavga edenlerin devrettiği mücadele bayrağını zaferle taçlandırma sözü verildi.
Açıklama “Mücadelemizin asla taviz vermeyeceğimiz en temel hattı, mücadelenin merkezine işçilerin kendilerinin geçtiği, tartışma, karar alma ve hayata geçirme süreçlerinde kendi eserlerini yarattıkları öz örgütlenmeleri, komite ve konseyleri yaratmalarını sağlamaktır. Yolumuz 15-16 Haziran’ı yaratanların yoludur. Yolumuz işçi ve emekçilerin, ezilen yoksul halkların özgürlüğünün ve gerçekten kurtuluşunun yoludur. ” sözleri ve alkışlarla sona erdi.