İzmir’de DİSK’e bağlı tüm şubeler 15 Haziran günü saat 11:30’da Konak İZSU önünde 15-16 Haziran Ayaklanması’nın yıldönümü vesilesi ile basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklaması öncesinde işçiler sık sık “Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz”, “Kemal Türkler Onurumuzdur”, “İnadına Sendika İnadına DİSK”, “Bildiğimiz Yoldan Yürüyoruz” sloganları attılar ve 15-16 Haziran Marşı’nı hep birlikte söylediler.
Basın açıklamasını okuyan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ekonomik kriz ve salgın ile beraber işçiler başta olmak üzere geniş halk kitlelerinin ağır bedeller ödediğini vurgulayarak “İşsizlik rekorlar kırıyor. Çarşıdaki, pazardaki zamlar ücretleri eritiyor. Ekmeğimiz küçülüyor, faturalarımız kabarıyor. Bir yandan yoksulluk, diğer yandan servetler artıyor. İktidarın politik tercihleri adaletsizliği büyütüyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere halkımız yaşam mücadelesi verirken az sayıda para ve iktidar sahibi servetlerinin, lükslerinin, ihalelerinin, karlarının, rantlarının bir kısmından bile vazgeçemiyorlar. Asgari ücretten tıkır tıkır vergi kesilirken, üç beş şirketin milyonluk vergileri sıfırlanıyor. Ücretlerimizden kesintiler sürerken patronlara kıyak üzerine kıyak yapılıyor. Üç beş şirketin payına ballı beton ihaleleri, işçilerin payına ise Kod-29 ile tazminatsız işten atılmak, ücretsiz izin, asgari ücretin altında kalan ‘Kısa Çalışma Ödeneği’ düşüyor” dedi.
15-16 Haziran’ın tarihçesine değinen Sarı “İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçinin iş bırakarak katıldığı genel direniş ve yürüyüşler yapıldı. Ne polis copları ne askeri kariyerler ne panzerler ne de barikatlar… Hiçbir şey durduramadı birleşen işçileri. Üç işçi yaşamını yitirdi, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in de aralarında olduğu yüzlerce kişi tutuklandı, binlerce işçi işten atıldı. Ancak, DİSK’i ve üye sendikalarını yok etmek isteyen ve tek sendika dayatan Yasa, büyük işçi direnişinin etkisiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 15-16 Haziran 1970’teki onurlu direnişimiz, işçi sınıfının birliğinin, dayanışmasının ve mücadelesinin sembolü haline geldi. 15-16 Haziran yalnızca anılması gereken bir ‘tarih’ değil, işçi sınıfının elini kolunu bağlama girişimine karşı bir itirazdır, sendikal hak ve özgürlükleri savunma direnişidir. 15-16 Haziran 1970’te işçi sınıfı masaya vurup ‘Artık yeter!’ demişti. Bugün işçi sınıfı için bir kez daha ‘artık yeter’ deme günüdür. Taleplerimizi omuz omuza yükseltme günüdür.” Dedi.
Sarı işçilerin bugün için taleplerini şöyle sıraladı: “Kod-29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin! Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın! Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın!İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere harcansın. İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, çalışma süreleri azaltılsın.Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona değil; pandemide işini ve gelirini kaybedenlere kaynak ayrılsın. Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın!”
Eylem işçilerin attığı “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganları ve “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” marşının okunmasıyla sona erdi.