Çayırova Migros Depo’da önce ücretsiz izine çıkarılan ardından Kod 29 ile işten atılan ve 110 günü aşkın süre Çayırova Migros Depo, Anadolu Grup ve Tuncay Özilhan’ın evi önünde eylemlerini sürdüren DGD-Sen üyesi işçiler yazılı bir açıklama yaparak işçilerin biriken borçları nedeniyle eylemlerine son verdiklerini belirtti. "Bizimle dayanışan, omuz veren, direnen bütün yoldaşlarımıza selam olsun” denilerek yapılan yazılı açıklamada, yine ve daha güçlü gelmek üzere 120’inci gününde eylemi bitirme kararı alındığı belirtildi.
Kocaeli Çayırova’da bulunan Migros Depo’da çalışırken sömürü ve baskılara karşı DGD-Sen üyesi olan pandemi döneminde önce ücretsiz izine çıkarılan ardından ise Kod 29 ile işten atılan Migros Depo işçileri 110 gün boyunca fiili olarak sürdürdükleri eylemlerini, işçilerin borçlarının artması nedeniyle bitirmek zorunda kaldıklarını belirtti. DGD-Sen üyesi Migros Depo işçileri 110 gün boyunca Çayırova Migros Depo, Anadolu Grup önünde eylemlerini sürdürmüş, Tuncay Özilhan’ın evi önünde eylem yapmış Migros mağazalarında kasa kilitleme eylemleri yaparak seslerini duyurmaya çalışmıştı. Defalarca gözaltına alınan işçiler son olarak Tuncay Özilhan’ın Beyzkoz’da bulunan villası önünde yine gözaltına alınmış. Gözaltı sonrası yapılan testlerde işçilerden bazılarının Covid-19 testi pozitif çıkmış ve karantinaya girmek zorunda kalmışlardı. Yine aynı süreçte salgına yönelik tedbirler kapsamında 17 günlük kısıtlama getirilmişti.
Eylemlerine ara vermek zorunda kalan Migros Depo İşçileri “Migros Direniş Komitesi / DGD-Sen” imzasıyla yayınladıkları açıklama ile işçilerin aylardır biriken borçları nedeniyle eylemlerini sonlandırmak zorunda kaldıklarını belirtti.
Migros Direniş Komitesi ve DGD-Sen olarak yapılan açıklamada şöyle:
“Yine Ve Daha Güçlü Gelmek İçin
Migros depoda süregelen kölece çalışma düzenin son bulması için sendikal örgütlenme adımları atmaya karar verdik. Sendikal örgütlenme çabamız pandemi döneminde artan iş yükünün, zorunlu mesailerin ve mobbingin de artması ile hızlanmak ve görünür olmak zorunda kaldı. Anayasal hakkımız olan sendikaya üye olma hakkımızı kullandığımız ve içerideki işçilere korku salmak için Migros yönetimi bizi süresiz ücretsiz izne çıkardı. Ücrertiz izne çıkmamızın akabinde biz direniş kararı aldık ve direnişe başladık. Direnişimizin talepleri netti:
Ücretsiz izin son bulacak Kötü Çalışma Koşulları iyileştirilecek Tacizci amirler gönderilecek Sendikal örgütlenmenin önüne geçilmeyecek İSİG önlemleri alınacak
Taleplerimiz insanca çalışma koşullarının sağlanması ve işçinin iradesinin tanınmasıydı. Yoksulluğa mahkum edildiğimiz ve gençliğimizi heba ettiğimiz o depolar daha çalışılabilir ve yaşanabilir olsun istiyorduk. Direnişimiz dostlarımızın bize omuz vermesi ve dayanışması ile devam ederken 50. günün sonunda Kod-29 ile işten atıldığımızı öğrendik. Direnişimiz, zorla ücretsiz izne çıkarılan, Kod-29’la ahlâksız ilan edilerek işten atılan ve patronların türlü ahlâksızlıklarına maruz kalan tüm işçilerin sesiydi. Direnişimizi Migros Depo önünden büyük patron Anadolu Grubu önüne taşımıştık. Bir yanda yokluk, bir yanda sermayenin ve kolluk kuvvetlerinin zulmü, karşısındaysa palazlanan direngen umudumuz ve irademiz vardı.
Direnişin seyri ile ülkenin gündemine girmiştik ve aynı durumdaki işçilere de umut olduğumuzu görmüştük. Fakat siyasi partiler, konfederasyonlar, sendikalar, sivil toplum örgütleri bizi ısrarla görmek duymak istemiyordu. Pandemi döneminde 25 bin insan milyoner olurken, binlerce insan sözde yasak olmasına rağmen niyet okuyan patronlar tarafından işten atılyor. Biz de “KOD-29’u tanımıyoruz ve kabul etmiyoruz, asıl ahlaksız Migros’un kendisidir” diyorduk... Faturalarımızı ödeyemiyor, borçlarımızı öteleyemiyorduk. Biz rahatsızsak, alacaklılar kapıdaysa bir zahmet Özilhan da rahatız olsun dedik ve direnişi villasının önüne taşıdık. Orada, Valiliğin çıkarmış olduğu özel yasakla defalarca gözaltına alındık. Bu esnada mücadelemiz kazanımlar elde ediyordu. Direniş boyunca yapılamaz dedikleri lavaboların değiştiğini gördük, yemeklerin düzeltildiğini duyduk, mesai saatlerinin düzenlendiğini biliyoruz. Bizi işe almamakta ısrar eden Migros yönetimi, bir yandan taleplerimizi yerine getirmek zorunda da kalmıştı.
Ücretsiz izini ve işten atmaları durdurduk! Depoda düzenlemeler yapmak zorunda bıraktık! Kod29'u durdurduk! Temel taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi anlayınca tek tek işçileri arayarak Kod-29'u kaldırma şartı ile anlaşma yolları aradı. Bazı işçi kardeşlerimizle Kod-29 kaldırma şartı ile anlaşmaya vardı. Tekliflerini her geçen gün arttırdı. Sendikamızı başından beri yok sayan Migros sendikamızla 3 kez görüşmek zorunda kaldı. Yine aynı Migros yönetimi sesimizi bastırmak için milyonlarca para harcadı sosyal medya reklamları için…
Ama nafile. Migros patronlarının yalanlarına emekçi halkımız gereken cevabı verdi vermeye devam edecek.
Sendikamız ve Migros tarihinde işçi sınıfının mücadele ve direniş hafızasına Migros direnişimizi kazıdık ki Migros Grevi ile sendika başkan yardımcılığından taşeron şirket patronluğuna devşiren Veysel Cingöz’e işçi sınıfının gücünü gösterdik ve asla unutamayacağı kâbuslar yaşattık.
Sonuç olarak...
Direnişimizi; devam ettirmek zorunda olduğumuz hayatlarımız ve bu süre zarfında biriken ve katlanan borçlarımız dolayısı ile bitirme kararı aldık. 120 gün boyunca Migros’un alçaklığını, büyük yokluklar içinde bütün Türkiye’ye, Migros’un deposu önünde, genel merkezleri ve büyük patronlarının gökdeleni ve villası önünde haykırdık. Pandemi boyunca ölüme mahkum edildiğimiz koşullara karşı direnerek kardeşleştik.
Biz varız!
Avon Direnişinden Migros Direnişine depo, liman, tersane ve deniz işçilerinin bağımsız direnişçi iradesi biziz.
DGD-SEN var!
Bütün Türkiye’de örgütlenerek, başta Migros olmak üzere bütün depo, liman, tersane ve deniz işçileri olarak Türkiye işçi sınıfının umudunu büyüteceğiz; sömürü ve adaletsizlik düzeninin üstüne yürüyecegiz!
Bizimle dayanışan, omuz veren, direnen bütün yoldaşlara da selam olsun.
Migros Direniş Komitesi / DGD-SEN”