Çayırova Migros Depo'da kötü çalışma koşullarına karşı DGD-Sen üyesi olmalarının ardından önce ücretsiz izine çıkarılan ardından da Kod 29 ile işten atılan işçilerin işe iade mücadelesi 96 gündür sürüyor. Migros yönetimi işçilerin eylemlerine ilişkin DGD-Sen'i hedef alan iddiaları içeren bir açıklamayı basın kuruluşlarına servis etti. DGD-Sen ise Migros'un tüm iddialarının yalan olduğunu kanıtlar göstererek yanıtladı.
DGD-Sen ise Migros yönetiminin "asılsız iddialar" diyerek ileri sürdüğü hiçbir iddiasına ilişkin bir kanıt sunmaması dikkat çekti. DGD-Sen Migros yönetiminin 'asılsız iddia' dediği açıklamaya işçilerin çalışma koşullarını ortaya koyan bordrolarını da yayınlayarak kanıtlarla yanıt verdi.
"Yaygınlaşan Boykot Çağrısına Karşılık Yalanlarla Dolu İlan"
DGD-Sen, "Migros'un Yalanlarına Cevabımız" başlığıyla yayınladığı açıklamada Migros yönetiminin, hakkını arayan işçilere yönelik polis saldırısından sonra tüketicilerin sosyal medyada başlattığı ve giderek yaygınlaşan BOYKOT çağrısı üzerine yalanlarla dolu bir ilanı 9 Nisan’da dolaşıma soktuğunu belirtti.
"Migros Depoda Muvazaalı Taşeron Şirket"
"Migros’un dağıtım merkezleri, Us-Grup tarafından anahtar teslim usulü ile işletilmektedir" dediği taşeron firmanın depo içerisinde muvazaalı şekilde varlık gösterdiğini, Migros, depolarındaki asıl işi de Us-Grup firmasına taşere etmekte olduğunu belirten DGD-Sen, "Bu firma Migros depolarında yasadışı şekilde varlığını sürdürmektedir" dedi.
"Kurmaca Kadın-Erkek Eşitliği"
Migros’un çatısı altında kadın-erkek eşitliğinin ise kurmaca ve manipülosyandan ibaret olduğunu iddia eden DGD-Sen, Migros Depolarında yüzlerce kadın çalışmasına rağmen bir tane dahi kadın amir bulunmadığna dikkat çekerek erkek amirler tarafından tacize uğradığını beyan eden kadın işçilerin yine bir erkek amir tarafından sorgulandığını ve yaşadıkları tacizi anlatmaya çalışan kadınların, kendilerini dinleyen amirler tarafından taciz devam ettirilerek anlatım yapmak zorunda bırakıldıkları, yine erkeklerle aynı işi yapan kadın işçilerin, erkeklerle aynı maaşı aynı primi alamadığını ve yine yasada belirtilen ''Kadın işçiler yeraltında ve depoda çalıştırılamaz'' maddesi yok sayılarak soğuk hava depolarında çalıştırılmakta olduğunu belirtti.
"741 İşçiye İki Tuvalet, Yetersiz Sabun Ve Dezenfektan"
Pandeminin başından beri depo işçileri günde 16 saat çalıştırıldığını, hafta sonu tatil haklarının yok sayılarak ve depoda vardiya sisteminin iş yoğunluğuna göre ve keyfi olarak sağlandığını ifade eden DGD-Sen, Pandemi boyunca depo işçilerinin yeterli hijyen ve fiziki mesafe kuralları hiçe sayılarak çalıştırıldığını, 741 depo işçisinin sadece iki tuvaleti kullanmakta olduğunu, yeterli sabun ve dezenfetana dahi ulaşamadıklarını belirtti.
"İş Yavaşlattılar" Denilen İşçilerin 100 Saat Fazla Mesai Bordroları Var"
İş yavaşlatma eylemi iddiasının ise tamamen asılsız olduğunu ve ücretsiz izne kılıf uydurmak için yapıldığını açıklayan DGD-Sen, "İş yavaşlattığı iddia edilen işçiler Migros depolarında aylık yüz saate yakın mesai yapan, performans primi alan işçilerdir ve bordroları bu yazının ekinde bulunmaktadır. Yine bu bordrolarda göreceğiniz mesai saatleri, İş Kanunu'nda belirtilen sürenin çok üzerindedir. Depo işçileri pandemi boyunca Alo 170 hattına yüzlerce şikayet dosyası oluşturmuş hiçbirinden dönüş alamamıştır, şikayet dosyası numaraları tarafımızda bulunmaktadır" açıklamasında bulunarak işçilerin bordrolarını paylaştı.
"Migros Yönetiminde İddialar Var Bir Tane Tutanak Yok!
"22 işçi etik iş anlayışına uymayan hareketler gösterdi" diye itham eden Migros yönetiminin bu işçiler hakkında bir tane tutanak dahi sunamadığına dikkat çeken DGD-Sen, Gıda güvenliğinin depolarda sağlanamadığının sendika sayfasından defalarca yayınlandığını ve Migros yönetiminin defalarca depolarda yeterli hijyen koşullarının sağlanması konusunda sendika tarafından uyarıldığını da hatırlattı.
"Depolardan Her Gün Bir Ambulans Çıkıyor"
Depodaki hijyen koşullarının sağlanmaması yeterli temizliğin yapılamamasının aynı zamanda depolarda çalışan işçiler açısından da ciddi sağlık riski oluşturmakta olduğunu ifade eden DGD-Sen, açıklamasında "Muhataplar, İSİG önlemlerinin alınması konusunda da tarafımızdan ve depolardaki üyelerimiz tarafından ısrarla uyarılmıştır ve şikayetler yapılmamaktadır. Depolardan her gün bir ambulansın çıktığı ve direnişimiz boyunca da kamera görüntüleri ile teyit ettiğimiz şekilde işçilerin hayatını tehlikeye atan, üst düzeyde risk oluşturan işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları olduğunu sosyal medya sayfalarımızdan yayınlanarak Migros yönetimi uyarılmıştır. Migros’un belirttiği gibi hiçbir eylemimiz ne kendi can güvenliğimizi ne de eylem alanında bulunan başka insanların can güvenliğini tehdit etmemiştir. Hem İstanbul Emniyeti'nde hem de Kocaeli Emniyeti'nde yaptığımız tüm eylemlerin görüntüleri bulunmaktadır" denildi.
"Yasadışı Mesailerin Bordrolarını Müfettişlere Verdik"
DGD-Sen, Çalışma Bakanlığı’na şikayetleri sonucu direnişin 17. gününde Bakanlığın bir haftayı geçen bir denetimi bulunduğunu, Müfettişler denetime başlamadan önce direniş çadırını ziyaret ederek sorunları işçilerden dinlediğini ve yasadışı mesai zorlmasının belgeleri olan bordrolarını müfettişlere teslim ettiklerini belirtti.
"Yalancı Şahitlik Yapmayan İşçi Kod 29 İle Atıldı"
DGD-Sen, açıklamasında işçilerin sendikadan istifa etmeleri için yapılan tehditlere ilişkin süreci ise "İnceleme depo içerisinde devam ederken Bakanlığın dinlemek istediği işçiler öncesinden depo yönetimi tarafından işten atılmakla ve başka lokasyonlarındaki Migros depolarına sürülmekle tehdit edilmişlerdir. Şu an direnişte bulunan Alpay Arabacı depo yönetimi tarafından sendikadan istifa etmeye zorlanıp, kendisinden müfettişler karşısında iddiaları yalanlaması istenmiş, sendikamızın Genel Başkanı Murat Bostancı’nın 300 bin liralık aracı olduğunu ve Migros yönetimine üyelerin isimlerini verdiğini söylemesi istenmiştir. Dayatma ve tehditleri kabul etmeyen Alpay Arabacı çalışırken yoğun baskı ve mobbinge maruz kalmış ve iki tane yalancı şahitle tutanak tutularak Kod 29 ile işten atılmıştır" şeklinde aktardı.
"Sendikayı İşten Atılan Migros İşçileri Kurdu"
DGD-Sen'in 2009 yılında örgütlenmeye çalışırken Migros depoda işten atılan işçilerin kurduğu bir sendika olduğu ifade edilen açıklamada "Sendikamızın Genel Başkanı Murat Bostancı da eski Migros depo işçisidir ve sendikamızın kurucuları arasındadır. Sendikal nedenle işten atmanın olmadığını beyan eden Migros yönetimi Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkeme kararlarını da hiçe saymaktadır" denilerek . Migros depolarındaki işten atmalar ise şöyle sıralandı:
7 Yılda 100 İşçi Atıldı 60'ı İşe İade Davasını Kazandı
* 2013 yılında 21 işçi işten atıldı: 3’ü sendika yöneticimiz 21 işçi de performans, sürgünü kabul etmediği için 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı. Sendikal tazminat ve işe aide davalarını kazandı!
* 2017’de 13 işçi performans ve işin azalması gerekçe gösterilerek 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı ve tamamı sendikal tazminat ve işe aide davalarını kazandı!
* 2018’de 26 üyemiz olan işçi işçi performans ve işin azalması gerekçe gösterilerek 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı ve tamamı sendikal tazminat ve işe iade davalarını kazandı!
"40 İşçinin Direnişi Sürüyor"
* 2021’de 40 üyemiz önce ücretsiz izine ardından da 25/2 (KOD 29 ) ile tazminatsız işten atıldı, hukuki süreçleri devam ediyor."
Tüm direniş süreçlerinde hukuk önünde kazanmalarına karşı Migros yönetiminin her direniş ve dava sürecinde benzer manipülatif açıklamalarını yaygınlaştırdığını ve basını da baskı altında tutarak direniş kırıcı bir rol oynadığını vurgulayan DGD-Sen açıklamasında Migros yönetiminin ‘’Sürdürülen eylemlerde konunun işçi hakları olmadığını iş yerinde hiçbir yetkisi olmayan DGD-SEN‘in yönlendirmesi ile uzlaşmaz bir tutum sergilenerek, toplum huzurunu bozmak ve sendika yöneticilerinin konuyu fırsata çevirme çabası olduğu görülmektedir’’ iddiasına ilişkin ise sendika kurmanın ve üye olmanın anayasal bir hak olduğunu hatırlatarak " Sendikamız 2013 yılından bu yana yukarıda saydığımız direniş süreçlerinde ısrarla diyalog zeminlerini zorlamıştır, fakat her Migros yönetimi ile görüşme çabamızda karşımızda Migros yönetimini değil İstanbul Emniyetini görmekteyiz" denildi.
Migros direnişine başlamadan önce depo yönetimi, sonrasında Migros Genel Merkezi'ne giderek görüşme talebinin ise polis çağırılarak reddedilmiş olduğunu da hatırlatan DGD-Sen, "Direnişin başında Migros Genel Merkezi ile görüşmeye giden sendikamızın Genel Örgütlenme Sekreteri ve iki işçi arkadaşımız Migros’un güvenlik amiri tarafından kadın arkadaşlarımızın önüne barikat koyarak ve sözlü saldırıya uğrayarak uzaklaştırılmıştır. Migros’un ve polisin kamera kayıtlarında bulunmaktadır. Migros yönetimi tüm görüşme taleplerimizi reddetmiştir, sendikamız müzakere zeminini kaybetmemek adına Us-Grup firmasına ziyarette bulunarak görüşme talep etmiş ve Us-Grup patronu Veysel Cingöz ile telefonda ilk görüşmeyi yapmıştır. Sendika yöneticimiz Neslihan Acar ile telefon görüşmesinde Us-Grup patronu sendikayı muhatap almadığını ‘dışarıda oturup çay içebiliriz ama sendikayı muhatap almam’ diyerek tüm iyiniyetli çabalarımızı kestirip atmıştır" denildi.
"Görüşmeye Talep Eden Us-Grup Patronu İşçileri Tehdit Etti"
Direniş kamuoyunda yer edinmeye başlayınca Us-Grup patronu Veysel Cingöz'in ilk kasa kilitleme eyleminin yapılacağı gün sendika başkanı Murat Bostancı’yı arayarak görüşme talep ettiğini, görüşmeye iki sendika yöneticisi ve işçileri temsilen bir işçinin katıldığını, Bu görüşmede Us-Grup patronu Veysel Cingöz'ün 40 işçinin ücretsiz izine Migros yönetimi tarafından gönderildiğinin söylendiğini aktaran DGD-Sen, "Görüşme boyunca Veysel Cingöz, sendika yöneticilerimizi ve işçi arkadaşımızı dava açmakla, kişisel WhatsApp yazışmalarımızın elinde olduğu söyleyerek tehdit etmiştir. Depodaki taciz iddialarını duyduğunu bir amiri de belge bulduğu için tazminatsız işten attığını kabul etmiştir" açıklamasında bulundu.
"Tez Koop İş Yöneticileri Migros'ta Taşeron Şirket Patronu"
DGD-Sen, açıklamasında Tez Koop İş Sendikası yöneticilerinin Migros ile ilişkilerini ise şöyle aktardı" Bu görüşmede kendisinin eski Tez Koop-İş Sendikası yöneticisi olduğunu ve Tez Koop-İş yönetimi ile görüştüğünü, yine kendisi gibi eski Tez Koop-İş yöneticisi taşeron firma sahibi Migros depolarda bulunan MBM’in sahibi Mehmet Emin Meriç’in de arkadaşı olduğunu, Şekerpınar depodan gittiğinde yerine kendisinin getirildiğini söylemiştir. Direnişimizi 50. gününde Anadolu Grubu önüne taşıdığımızda Veysel Cingöz Emniyet aracılığı sendikamızdan görüşme talep etmiştir. Görüşmeyi iki sendika yöneticimiz, avukatımız ve bir işçi arkadaşımız gerçekleştirdi. Görüşmede tekrar Veysel Cingöz’ün nereden edindiği belli olmayan ‘’kişisel, özel’’ WhatsApp yazışmalarımızın olduğunu tekrar edilmiştir ve avukatımızın suç olduğu uyarısı üzerine konuşma sürdürülmemiştir. İşe iade, KOD 29'un iptal edilmesi ve tacizci amirlerin depolardan gönderilmesi talebi iletildiğinde konunun kendisinden çıktığını, kendisi almak istese de Migros’un buna izin vermeyeceğini söylemiştir. Bu görüşme sonrası yüzyüze bir görüşmemiz olmamıştır, devamında birkaç telefon görüşmesi yapılıp talepler iletilmiş ve polis şiddetine son verilmesi ve sosyal medyada gerçek olmayan paylaşımların kaldırılması gerektiği söylenmiştir.
"Tüm Arabulucu Girişimlerimiz Sonuçsuz Kaldı"
Tuncay Özilhan’ın villası önünde yapılan eylem sonrasında sorunu müzakere zemininde çözmek istediklerini Migros yönetimine ilettiklerini, DGD-Sen'in ricası ile Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Migros avukatı ve yönetcileri ile bir arabuluculuk girişimi olduğu hatırlatılan açıklamada bu iyiniyetli çabalardan da olumlu bir sonuç çıkamadığı aktarıldı.
8 Nisan günü tekrardan Haluk Levent’in aracı olduğu ve Migros CEO’su Özgür Tort’la yaptığı toplantıdan da olumlu bir dönüş olmadığını aktaran DGD-Sen "Sendikamız daha önceki direnişlerdeki tüm alacak davalarını kazanmıştır ve 25/2 maddesini kaldırtmıştır. Buna rağmen tüm direniş süreçlerinde Migros yönetimi benzer açıklamalar ile mahkeme sonucunda alınacak olan tazminatları haksız kazanç ve uçuk rakamalar olarak nitelemektedir" dedi.
Migros mağazalarında ve depolarında taşeron çalışmanın, Us-Grup patronu Veysel Cingöz, MBM patronu Mehmet Emin Meriç ve Migros CEO’su Özgür Tort tarafından yaygınlaştırılmakta olduğunu, bu isimlerin direniş süreci boyunca, Koç Holding büyesindeyken kurdukları ilişkileri Migros’ta da devam ettirmesi ile Anadolu Grubu’nu ve Tuncay Özilhan’a sürecin aktarımı ve çözümü noktasına dair de manipüle ettiğini düşünmekte olduklarını belirten DGD-Sen açıklamasını taleplerinin ve çözümünün net olduğunu hatırlatarak şöyle sonlandırdı:
"Halk Sağlığı Ve Anayasal Haklar Hiçe Sayılıyor"
"Direnişin talepleri ve çözümü nettir. Hem çözüm önerilerimizi hem de taleplerimizi ısrarla birçok kanaldan Migros yönetimine ve Anadolu Grubu’na iletmekteyiz. Migros gibi bir markanın yalan beyanlarla 22 işçinin hak mücadelesini, tüketicinin sağlıklı gıdaya ulaşım hakkını, her vatandaşın anayasal hakkı olan protesto hakkını hiçe sayarak yazdığı metin ve pratik tutumları ile manipüle etme girişimlerini, devletin zor aygıtları ile direnişi bastırmasını kınıyoruz"