"Kod-29’a Karşı Örgütlenme, Dayanışma Ve Mücadeleyi Büyütelim!" -Yenilendi-

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, "İşçi Sınıfına Yönelik Saldırılara ve Kod-29’a Karşı Örgütlenme ve Direnişi Büyütelim!" şiarıyla basın toplantısı yaptı. Eylemleri süren Migros Depo, Sinbo, SML, PTT işçilerinin de katılarak söz aldığı açıklamada, ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği ve Kod-29'la işten atma gibi işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı birlikte mücadele edileceği mesajı verildi.

Covid-19 pamdemi sürecinde bir yıl geride kalırken işçi ve emekçilere yönelik hiçbir tedbir alınmadan çalışmalar sürerken baskı, sömürü ve işten atmalar da artarak sürüyor. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİGM), "İşçi Sınıfına Yönelik Saldırılara ve Kod-29’a Karşı Örgütlenme ve Direnişi Büyütelim!" şiarıyla DİSK/Dev Turizm İş Sendikası Marmara Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına Baldur ve Ekmekçioğulları işçileri adına Birleşik Metal-İş Sendikası Birleşik Metal-İş Sendikası Trakya şubesi Sekreteri Rıfat Codura, DGD-SEN üyesi Migros Depo işçisi Ümit Güler, TOMİS üyesi Sinbo işçisi Dilbent Türker, PTT işçilerinden PTT-Sen Başkanı Burhan Tan, Tur Asist-Marphe Sigorta Çağrı Merkezi çalışanı Mesut Toprak, Dev Tekstil üyesi SML Etiket Seçil Arı söz aldı.

 

Baldur'da Greve Çıkmadan 3 İşçi Kod 29'la Atıldı"

İlk olarak Baldur ve Ekmekçioğulları işçileri adına konuşan Birleşik Metal-İş Sendikası Trakya Şubesi Sekreteri Rıfat Codura, 5 yıldır Baldur’da sürdürdükleri örgütlenme sonucunda bugün 90’a yakın işçiyle grevde olduklarını hatırlattı. "Greve çıkmadan önce üç arkadaşımız kod 29’la işten çıkarıldı" dedi.

Baldur patronunun grevi kırmak için içeri işçi sokmak istediğini aktaran Codura, "Şuan fabrikada üretim yok, bütün işçi arkadaşlarımız fabrika önünde direniyor. Kod 29 ve işçilere dönük saldırılara karşı birlikte mücadele etmek durumundayız" dedi.

 

"Önce Ücretsiz İzine Çıkarıldık Sonra Kod 29'la Atıldık"

İşten atılan ve 68 gündür eylemde olan DGD-SEN üyesi Migros Depo İşçisi Ümit Gürler hem Çayırova Migros Depo hem de Anadolu Grup önünde eylemde olduklarını belirterek "Kod 29’la işten atılmadan önce Kocaeli Valisi ile bir görüşme yaptık. Kod 29’un da içinde olduğu taleplerimizi ilettik. Vali kod 29’la işten atılan olmadığını ifade etti. Bizde patronun sıkıştığında bu kodu kullanabileceğini ve bunun kaldırılmasını istedik. Vali o gün bizden sonra patronla görüşeceğini söyledi ve o günden bir buçuk ay sonra kod 29’dan işten atıldık" dedi.

 

"700 İşçinin Çalıştığı Fabrikada Hiçbir Önlem Alınmadı"

Daha önce ücretsiz izine çıkarılan ve 3 aylık mücadele sonunda işbaşı yapan ancak bu kez de Kod-29'la işten atılan TOMİS üyesi Sinbo İşçisi Dilbent Türker "Direnişimizin 50. günündeyiz. Biz kötü çalışma koşullarına karşı sendikalaşmaya başlamıştık. İki arkadaşımızı iş cinayetine kurban verdik.  Birçok arkadaşımız sendikaya üye olduğu için işten atıldı. Pandemi geldiğinde 700 kişinin çalıştığı fabrikada hiçbir önlem alınmıyordu. Temizlik personeli dahi yoktu. Bu nedenle de sendikal faaliyetimizi hızlandırmıştık. Bu seferde 6 sendika üyesini ücretsiz izne çıkardı.

 

"Ücretsiz İzine Karşı Direnişle İşbaşı Yaptık"

Ücretsiz izni kabul etmeyerek hukuki süreç başlattık. Ücretsiz iznin ikinci ayı bittiğinde işveren iki ay daha uzatma kararı aldı. Bizde fabrika önüne direniş çadırı kurduk ve 30. Günde ücretsiz izni Sinbo patronunun kötüye kullandığı çalışma bakanlığı tarafından tespit edildi ve işbaşı yaptık.

 

"Birlikte Mücadele Etmek Gerekiyor"

Patronun hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı için kendisini kod 29’la işten attığını belirten Türker, "Ve bende direnişe başladım. İşverenler ücretsiz izin ve kod 29 gibi yasalarla işçilerin sigorta, tazminat, güvenceli çalışma hakkını, emeklilik hakkını ve geleceğini elinden almış oluyorlar. İktidarında koruduğu işverenlerin saldırılarına karşı birlikte hareket etmek, birlikte mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz" dedi.

 

"Birlikte Mücadele Ve Dayanışma İçinde Olmalıyız"

İşten atılan PTT-Sen Genel Sekreteri Burhan Tan "Direnişimizin bugün itibariyle 78. gününe geldik. Biz sendikamızı PTT içinde bir usulsüzlük, haksızlık, adaletsizlik olduğu için, paralar taşeronlara değil işçilere gitsin diye kurduk.  PTT para kaynakları kesilmesin diye sendikamıza üye işçileri işten çıkardı.  Bizde İzmir ve Sirkeci başmüdürlük önünde eylemlerimizi sürdürüyoruz. İşçiler pandemiden öncede pandemide de eziliyor. Sorunlarımız aynı, birlikte mücadele ve dayanışma içinde olmalıyız" dedi.

 

"Hayalini Kurduğum Mücadelenin İlk Adımı"

Kod 29’la İşten Atılan TurAssist Marphe Sigorta İşçisi Mesut Toprak ise yaklaşık iki buçuk yıl çalıştığım firmadan bütün haklarım gasp edilerek işten çıkarıldım. Yeni aydır kod 29’a karşı mücadele veriyorum. Benim kod 29’a maruz kalmamdaki sebep uygunsuz çalışma koşullarına itiraz etmemdir. İşten çıkarma yasak olmasına rağmen ücretsiz izin ve kod 29 patronların eline altın tepside sunulmuştur. Bugün yanyana gelişimizi Kod 29’a karşı 7 aydır hayalini kurduğum birlikte mücadelenin adımı olarak görüyorum" dedi.

 

"Hak Kayıplarının Önüne Geçmeye Çalışıyoruz"

İşten atılan Dev Tekstil üyesi SML Etiket işçisi Seçil Arı ise keyfi işten atmalara, hukuksuzluğa, kötü çalışma koşullarına karşı 41 gündür fabrika önünde eylemde olduklarını belirterek, "Biz SML yönetimi tarafından haksız şekilde işten çıkarıldık. Çıkarılırken de işverenin “devlete vereceğimiz cezayı size verelim, kendi isteğinizle işten çıkın” teklifini kabul etmedik. Biz de diğer direnişler gibi işçilerin sesi olmaya, hak kayıplarının önüne geçmeye çalışıyoruz"

Konuşmalarda, işçilerin birlik ve dayanışma içinde olması açısından İSİG Meclisi'nin çağrısının da önemli bir adım olduduğu ifadesi öne çıktı.

Toplantıda İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi adına basın metnini DİSK'e bağlı Dev Turizm İş Sendikası Marmara Şube Başkanı Turgay Özdemir okdudu.

Salgın sürecinin birinci yılı geride kalırken çarkların döndürülmesi için işyerlerinde tedbirler alınmadığını ve işçiler ölesiye çalıştırıldığını hatırlatan Özdemir, "Binlerce işçi arkadaşımız hastalandı, yüzlerce işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Diğer yandan işçi sınıfı birçok saldırıyla karşı karşıya kaldı" dedi.

 

"1420 Lirayla Geçim ve Geç Emeklilik Dayatılıyor"

İşçi sınıfına yönelik saldırılardan birisinin de ‘ücretsiz izin’ uygulaması olduğunu, ücretsiz izin ile işçilere aylık 2020 yılında 1168 Lira, 2021 yılında ise 1420 Lira net ücretin İşsizlik Fonu’ndan karşılanarak ödendiğini ve bir ay boyunca işçinin bu ücretle geçinmesinin beklendiğini belirten Özdemir, yine bu uygulamayla işçilerin kıdem, ihbar tazminatı haklarının dondurularak ve SGK emeklilik primleri ödenmediğini böylece daha geç emekli olmalarının da dayatılmakta olduğuna dikkat çekti.

 

"Amaç İşçi Sınıfının Örgütlenmesinin Engellenmesidir"

İşten çıkarmaların yasak olduğu salgın sürecinde milyonlarca işçinin patronlar tarafından ‘ekonomik koşullar’ gerekçe gösterilerek ücretsiz izne çıkarıldığını hatırlatan Özdemir, "Oysa asıl amaç işçi sınıfının her türlü itirazını engellemeye ve sendikalaşmanın önüne geçilmesine dayalı sermaye politikalarının uygulanmasıdır" dedi.

 

"İşten Çıkarma Yasağıyla Kod-29'la İşten Atmaların Önü Açıldı"

Ücretsiz izin uygulamasını takip eden diğer bir saldırının ise işten atmalar olduğunu belirten Özdemir, salgın sürecinde sözde işten atmaların yasaklandığı açıklamalarıyla tazminatsız işten atmaların önünün açıldığına dikkat çeken Özdemir, "İş Kanunu’nun 25/2 Maddesi kapsamında işten çıkarmanın 'yasal' olması ile birçok işçi çıkış kodu 29 olarak işaretlenerek, haksız-hukuksuz bir şekilde tazminatsız olarak işten çıkartıldı. Yani bu süreçte Madde 25/2’de sıralanan 'ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller' işten çıkarma yasağı kapsamının dışında tutuldu. Böylece bir yandan işten atmalar yasaklandı denirken diğer yandan tazminatsız işten çıkarmaların önü açıldı" diyerek bir yıllık salgın döneminde Kod-29 ile işten atılan işçi sayısı yüzde 70 artarken süren işe iade davalarının yüzde 80’inin ise Kod-29'dan kaynaklı olduğunu aktardı.

 

"Keyfi İşten Çıkarmanın Cezası Bir Asgari Ücret"

Patronların geçici madde ile tanınan istisnalar dışında işçi çıkarması halinde kanunda da bunun bir cezası bulunduğunu fakat patronların çıkarttığı her işçi için, işten çıkarttığı tarihte geçerli olan aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası ödeyeceğini söylenen Özdemir, "Yani 2020 yılı için 2943 Lira olan ceza, asgari ücrete gelen zam ile 3557 Lira olmuştur. Caydırıcılığı olmayan trajikomik bir durumdur bu. Nitekim bazı işyerlerinde direnişe çıkmadan evvel patronlar işçi arkadaşlarımıza 'Gelin anlaşalım, tazminatınızın yanında devlete vermem gereken cezanın parasını da size vereyim' diyebiliyor" dedi.

 

"Patronun Beyanı Esas Alınıyor İspat İşçiye Yükleniyor"

Kod-29 ile işçi çıkartmada patronun beyanının yeterli olduğunu, hiçbir ispat yükümlülüğü olmadığını vurgulayan Özdemir, "İşçi dava açarsa, arabulucu sürecinin ardından 2-3 yıl süren mahkeme sürecinde işten çıkarmanın gerekçesi tartışma konusu olabiliyor. Zaten Madde 25/2 yoruma açık. 'Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller' içinde bulunan 'işverenin güvenini kötüye kullanmak', 'doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar' ifadeleri keyfi işten atmaların önünün açılması anlamına geliyor" dedi.

"Kod-29’dan atılan işçinin kıdem tazminatı gasp ediliyor, işsizlik maaşına da hak kazanamıyor. Ayrıca 'ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller' nedeniyle işten atıldığı için fişleniyor ve iş bulması imkansız hale getiriliyor" diyen Özdemir, oysa bu dönemde sadece salgında ölümüne çalıştırma koşullarına karşı çıkan, haklarını isteyen ve bu yüzden sendikalı olan işçilerin Kod-29'la işten atıldıklarını vurguladı.

 

"Kod-29 Temel Baskı Aracı Oldu"

Kod-29'un bir sermaye keyfiyeti olduğunu belirten Özdemir, Temel olarak işçilerin haklarının baskı altına alınması ve örgütlenmesinin engellenmesinin bir ifadesi olduduğunu, işçiler bir yanda ölümüne çalıştırma diğer yanda işsizlik-açlık cenderesine alınırken, Kod-29'un da bu baskının temel aracı haline geldiğini söyledi.

 

"Saldırılara Karşı Örgütlenme Ve Direnişler Filşzleniyor"

"Bugün iktidarın salgın yönetimi adı altında işçi sınıfına karşı saldırıları sürerken itirazlar, örgütlenmeler ve direnişler de filizleniyor" diyen Özdemir, Migros Depo, Sinbo, Baldur, Ekmekçioğlu, PTT, TÜVTÜRK, Yasin Kaplan Halı ve Güven Boya, Kaynak İplik, Döhler, Oral Ambalaj, Termokar, Mapfre Sigorta Tur Assist, İzmir Büyüykşehir Belediyesi, Ak Nişasta ve birçok işyerinde işçilerin hak aramasına, sendikalaşma saldırısına karşı Kod-29 saldırısının devreye sokulduğunu beliterek "Ancak direnişler kararlılıkla sürüyor. İşten atılmalara karşı veya haklarını almak için direnen Cargill, Uzel, SML Etiket, CPS Otomotiv Tekstil, HSK, Cem Bialetti, A-Plas işçilerini de buradan selamlıyoruz" dedi.

“Kod-29 kaldırılsın!” şiarını yükseltirken diğer yandan da Kod-29’a karşı direnen tüm işçilerin koordinasyonunu sağlamak gerektiğini ifade eden Özdemir, "işçi sınıfının bütününe bu saldırının tekil olmadığını anlatabilmeliyiz ve ortak-birleşik bir mücadeleyi örebilmeliyiz" dedi.

 

"Direniş Ve Dayanışma Yaşatır"

 Özdemir, sözlerini "Unutmayalım, patronlar hak-hukuk dinlememektedir. Sendika düşmanlığı yapılırken keyfi işten atmalarla gözdağı verilmektedir. İktidar ise nerede bir işçi direnişi varsa orada Valilik kararları veya Hıfzıssıhha Kanunu’na dayanarak yasaklar getiriyor. İşte tam da bu noktada salt mahkeme süreçlerine bel bağlamayan ve oyalanmayan bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bu saldırılara karşı bizlerin tek bir cevabı var: Direniş ve Dayanışma Yaşatır! Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!" diyerek tamamladı.

Özdemir, "Direniş de dayanışma yaşatır" şiarıyla açıklamaya katılan Migros Depo, Sinbo, PTT, Mapfre Sigorta Tur Assist ve SML Etiket işçilerine; Dev Tekstil, DGD-Sen, DİSK Basın-İş, DİSK Dev Turizm-İş, DİSK Dev Yapı-İş, DİSK Enerji-Sen, DİSK Limter-İş, Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, İnşaat-İş, PTT-Sen ve TOMİS, Kafe-Bar Çalışanları Dayanışaması, İTK ve Emeğin Gücü Derneği üyelerine teşekkür etti.

Basın toplantısına katılanlar birlikte fotoğraf çektirerek işçi sınıfına yönelik saldırılara ve Kod-29’a Karşı dayanışma içinde olacakları mesajı verdi.