Sağlık Emekçileri Pandeminin Yıldönümünde Meslektaşlarını Andı

Sağlık Meslek Örgütleri ve İstanbul İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Meclisi olarak pandeminin birinci yılında, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenler sağlık emekçileri için Okmeydanı'nda bulunan Prof.Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi önünde anma ve saygı duruşu gerçekleştirdi.

Sağlık meslek örgütleri, yeni tip koronavirüsün (Covid-19) Türkiye'de ilk görüldüğü 11 Mart'ın yıldönümünde meslektaşlarını andı.

Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Eczacılar Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, SES İstanbul Subeleri, Dev Sağlık İş, Tüm-Rad-Der) ve İstanbul İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Meclisi, pandeminin birinci yılında, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenler sağlık emekçileri için Okmeydanı'nda bulunan Prof.Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi önünde anma ve saygı duruşu gerçekleştirdi.

İstanbul İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Meclisi bileşeni işçi sendikaları ve direnişteki Sinbo ve SML Etiket işçileri "Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz" sloganlyla eylem alanına geldi.

Sağlık Emekçilerinin kitlesel katıldığı anmada "Eksik Yanlış Tutarsız Politikalar "Başarı Hikayesi" Uğruna Yitirilen Hayatlar Sevgi Özlem Yas Ve Öfke" yazılı pankart açılan eylemde sağlık emekçileri Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren meslektaşlarının fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı. "Yaşamak Yaşatmak İstiyoruz" sloganı atılan anmada ilk olarak Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri için saygı duruşunda bulunuldu.

Anmada DİSK Genel Başkanı ve Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur ile katılımcı sendikaların temsilcileri birer konuşma yaptı.

 

"Her Gün Her Gün Ölüm Haberleriyle Uyandık"

Anma konuşmasını yapan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk, "Pandeminin birinci yılında, kaybettiğimiz meslektaşlarımızı, yurttaşlarımızı anmak için buradayız. 2019'un sonunda Çin'den çıkan Covid-19 virüsü bütün dünyaya yayıldı; 11 Mart 2020'de Dünya Sağlık Örgütü pandemi olarak ilan etti. Aynı gün Türkiye'de de ilk vakanın tespit edildiği açıklandı. O günden bu yana 1 yıl geçti. Şairin 'Günler ağır, günler ölüm haberleriyle geliyor' dediği gibi, 365 gün her gün ölüm haberleriyle uyandık. Arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı, yurttaşlarımızı kaybettik. Tespit edebildiğimiz kadarıyla 385 sağlık çalışanını ve bakanlık açıklamasına göre 30 bine yakın yurttaşımızı kaybettik, ki gerçek rakamın bunun 3 katı olduğunu biliyoruz. Onlar birer eş, onlar birer anne, baba, onlar arkadaş, yoldaş, iş arkadaşımızdı. Onları sevgiyle saygıyla, özlemle, yasla ve öfkeyle anmak için hepinizi saygı duruşuna davet ediyorum" dedi.

İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Tarık İşmen, süregiden yanlış politikalar nedeniyle 27 diş hekiminin Covid-19'dan yaşamını yitirdiğini söyledi.

 

"Koruyucu Ekipman Bulamadık"

İstanbul Eczacı Odası Genel Sekreteri Pınar Özcan "Biz eczacılar görevimizi layıkıyla yaptık. Rantçılara rağmen vatandaşa koruyucu ekipman sağlamak için elimizi taşın altına koyduk. Pandeminin tam göbeğinde olduk ancak biz vatandaşı korurken devletin de bizi korumasını bekledik. Beklentilerimize karşılık bulamadık. Koruyucu ekipman bulamadık, eczaneleri dezenfekte etmek için bile mücadele ettik. Bir yılın sonunda yapılması gereken şeffaf, katılımcı, kapsayıcı bir pandemi mücadelesidir" dedi.

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Necati Bozkurt, pandeminin birinci yılında 'dünya genelinde 3 milyona yakın kişinin hayatını kaybettiği, ülkemizde ise 30 binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiği' belirtildi. Bozkurt, Sağlık Bakanlığı'nın veteriner hekimleri görmezden geldiği ifade edildi.

 

"Bilim Kurullarına Sağlık Emekçilerini Alın"

SES Şişli Şube Eşbaşkanı Fadime Kavak, pandeminin kötü yönetilmesinin bir nedeninin de merkezi ve yerel bilim kurullarında sağlık emekçilerine yer verilmemesi olduğunun altını çizdi. Bunun bilinçli bir politika olduğunu ifade eden Kavak, "Doğruları söyleyecek olan işin merkezinde olan emekçilerdir. Henüz geç kalınmış sayılmaz. Pandemi hala sürerken bizi hem merkezi hem de yereldeki bilim kurullarına alın" dedi.

 

"Covıd-19 Meslek Hastalığıdır"

DİSK Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, pandeminin ekonomik ve toplumsal yıkımla devam ettiğini belirtti. Çerkezoğlu, sağlık hizmetlerinin piyasalaşması nedeniyle Covid-19'un yıkımının ağır olduğunu ifade etti ve Covid-19'un bir işçi sınıfı hastalığı olduğunun altını çizdi.

TÜMRAD-DER Başkanı Heybet Aslanoğlu "Sağlık bakanı pandemi mücadelesini magazinleştirmekten vazgeçmelidir. Sayılar manipüle edilerek bu süreç yönetilemez. Son bir haftada ülkenin tamamına yakınında risk arttı. Bakanlık, sağlık meslek örgütlerinin taleplerini dikkat almalıdır" dedi.

 

"Yitirdiğimiz Sağlıkçıları Yüreğimizde Ve Mücadelemizde Taşıyacağız"

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise "Bir yıldır üzgünüz, yastayız ve bir o kadar da öfkeliyiz. Resmi rakamlarla 385 sağlık çalışanımızı, 30 binin üzerinde insanımızı yitirdik. Resmi olmayan rakamların bunun 3 katı olduğunu biliyoruz; yani Covid-19 pandemisinde yitirdiklerimizin sayısı 100 bine ulaştı. Önlenebilir bir hastalıktan kaybettik insanlarımızı. Neoliberal ve patriyarkal kapitalizmin döşediği taşlarla dünyayı tahrip ederek bizi bugüne getirdiler ve Covid-19 her zaman olduğu gibi bir işçi sınıfı hastalığı oldu. Bugün birinci yıl değerlendirmesini paylaşırken çok çarpıcı bir gerçeklik vardı; Yitirdiğimiz hekimlerin 3'te biri işyeri hekimiydi. Bir işçi sınıfı hastalığı olan Covid-19 en çok işçi sağlığı alanında çalışan meslektaşlarımızı vurmuştu. Diğer bir çarpıcı yan ise hastalanan sağlık çalışanlarının 3'te 1'inin şirket hastanelerinde çalışıyor olması. Sonuçta bu bir işçi sınıfı hastalığı, çözüm de bizlerin, emekçilerin ellerinde. Dünyayı daha fazla tahrip etmelerinin önüne geçerek, neoliberal, patriyarkal kapitalizme karşı mücadele ederek bu pandeminin ve bundan sonra olacakların da önüne geçmemiz mümkün. Toplumsal bir dayanışmaya ihtiyacımız var ve toplumsal bir sağlık için olmazsa olmazlarımız demokrasi ve adalet. Yitirdiğimiz tüm insanlarımızı, tüm meslektaşlarımızı sağlık çalışanlarını saygıyla anıyoruz, onları yüreğimizde, mücadelemizde taşıyacağız" diye konuştu.

Sağlık örgütleri adına ortak basın metnini İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip okudu.

Dünya Sağlık Örgütü'nün pandemiyi ilan ettiği ve Türkiye'de ilk Covid-19 vakasının açıklandığı günden bu yana bir yıl geçtiğini ve bu bir yıl içinde salgın mücadelesinin en ön safında yer alan dört yüze yakın sağlık çalışanı hayatını kaybettiğini söyleyen Saip, "Toplam ölüm sayısı ise Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile 30 bine yaklaştı. Belediyelerin elinde bulunan ölüm sayıları gerçek rakamın en az iki, üç katı olduğunu gösteriyor" dedi.

Türkiye'nin gerek vaka gerekse ölüm sayıları açısından salgının bedelini en ağır ödeyen ülkeler arasında olduğunu mzellikle Covid-19'un bir tsunami gibi vurduğu ilk haftalarda ve en ağır seyrettiği Kasım-Aralık aylarında büyük trajediler yaşandığını ifade eden Saip, "Yoğun bakım yatakları dolup taştı, ağır hastalar bile hastanelerde yer bulamadı, hastalar hastanelere ulaşamazken ambulanslar hasta taşımaya yetişemedi" dedi.

"Geçtiğimiz bir yılda sadece sağlığımızı değil, işimizi, aşımızı, gelirimizi de kaybettik. Büyük şirketlerin vergi borçlarını sıfırlayan siyasi iktidar halkın bu süreçteki sıkıntılarını, sorunlarını görmezden geldi; işçileri kısa çalışma ödeneğine, esnafı iflasa mahkum etti" diyen Saip, ülkeyi yönetenlerin bütün bu yaşananlarda tek suçlunun 2019 yılı sonunda Vuhan'da ortaya çıkıp bütün dünyaya yayılan SARS-CoV-2 isimli bir virüs olduğuna inanmalarını beklediğini ifade ederek "Peki ya; salgına hazırlıksız yakalananlar? Sağlık çalışanlarına maske ve eldiven bile temin edemeyenler? Vatandaşlara üç beş maskeyi dağıtmayı beceremeyenler? Alınmayan tedbirler, eksik, yanlış, tutarsız politikalar?

Peki ya; şeffaflıktan ve toplum katılımından uzak salgın politikaları? Aylarca vaka sayılarını bile açıklamayan, gerçek ölüm sayılarını gizleyenler? Hala daha yeterli miktarda aşı temin edemeyip yaygın ve etkili aşılama yapamayanlar?

Peki ya; Mayıs ayında (ve bugün gene) erkenden “normalleşme” kararı alanlar? Yangından mal kaçırır gibi AVM'leri açmakta acele edenler? Bütün çağrılarımıza rağmen “tam kapanma”dan inatla kaçınanlar?

Peki ya; gasilhanelerin dolup taştığı günlerde bile “Çarklar Dönecek, Üretim Sürecek!” ısrarını sürdürenler? İnsanları hastalıkla açlık arasında seçim yapmaya zorlayanlar? Salgını toplumsal muhalefetin sesini kısmak için bahane olarak kullanıp lebaleb dolu salonlarda parti kongrelerini yapanlar?

Peki ya; aklın ve bilimin ışığında bir Salgın yönetimi yerine Algı yönetimini tercih edenler? Gerekli önlemleri almayıp “Maske-Mesafe-Hiyen” tekerlemesiyle sorumluluğu vatandaşlara yıkanlar? Bütün anlattıkları koca bir yalandan ibaret olanlar?" diye sordu.

Milyonlarca insanın hastalanıp on binlerce insanın ölümüne yol açanın sadece 0,125 mikron çapında, tek zincirli, zarflı bir RNA virüs olmadıgını bildiklerini söyleyen Saip, Türkiye’nin bu süreçte bu kadar ağır bedel ödemesinin ve hala ödüyor olmasının sorumlusu on binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan Covıd-19 pandemisinden “başarı hikayesi” çıkarmaya, salgından siyasi rant saglamaya çalışan iktidarın zihniyeti olduduğunu belirtti.

Geçtiğimiz bir yılda yaşananların Türkiye’de salgınla mücadelenin ön koşulunun bu zihniyetle mücadeleden geçmekte olduğunu da gösterdiğini söyleyen Saip, sözlerini "Kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla Covıd-19 nedeniyle kaybettigimiz bütün sağlık çalışanlarımızı, bütün yurttaşlarımızı sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyoruz. Anıları her zaman bizimle birlikte olacak" dedi.