"Komitelerimizi Kuralım Tehlikeyi Kaynağında Önleyelim"

İşçiİşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre sekiz ayda en az 368 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

İşçiİşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİGM), 8. Ay Covid-19 Raporu'nu paylaştı.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) mücadelesinin yaşanılan yeni süreçlerin özgünlüklerinin tespit ederek yenilenen bir tarzda yürütülmesi ve buna göre örgütlenmek gerektiği vurgulandı.

 

"İş Cinayetleri 2000'e Ulaştı"

OHAL sürecinde özellikle sanayi sektöründe üretim zorlamalarıhayata geçirilmesi, ve bu dönemde sanayi işçilerinin ölümlerinin artması, grevler-basın açıklamalarının yasaklanması, KHK ile üniversiteler başta olmak üzere tüm işkollarında muhalif işçiler işten çıkarılması OHAL gerekçesiyle işçilerin ve genel olarak halkın varolan örgütlülüğünün dağıtılmaya çalışılması gibi emekçiler üzerindeki ,sömürü ve baskıya değinilerek, bu dönemde iş cinayetlerinin Cumhuriyet tarihinde meydana gelen en üst sınıra ‘2000 ölüm’e ulaştığına dikkat çekildi.

 

"İşçi Sınıfı Salgınla Yüzyüze Bırakıldı"

 

Pandeni sürecinde iktidarın,halk sağlığı ve işçi sağlığına dair köklü önlemleri almadığı, tedbirlerin maske-mesafe-hijyen ibaret bir şekilde bireysel inisiyatife bırakıldığı, diğer yandan hastanelerde, fabrikalarda, bürolarda, atölyelerde, tarlalarda, inşaatlarda vb. gidip çalışmak zorunda kalındığı belirtilen raporda "Üretim-hizmet, ulaşım, beslenme, barınma vb. yani çalışma süreçlerinde içiçe olan, çalışma saatleri artırılan, fabrikadan çıkarılmayan, iş tanımı dışında işler yüklenen ve hastalansak bile ‘kapalı devre’ çalıştırılan bizler, yani işçi sınıfı salgınla yüzyüze kaldık" denildi.

 

"En Az 368 İşçi Yaşamını Yitirdi"

Pandemi döneminde de işçi eylemleri yasaklandığı ve binlerce işçinin işten çıkarıldığı ve sekiz ayda onbinlerce işçinin Covid-19 hastalığına yakalandığı ve 8 ayda Covid-19 nedeniyle en az 368 işçinin hayatını kaybettiği belirtildi. Ayrıca salgın nedeniyle meydana gelen ölümlerin saklandığı, açıklanan ölümlerde de kimlik bilgilerine ulaşmanın zorlaştırıldığı koşullarda; sekiz ayda (11 Mart-10 Kasım), çoğunluğunu işçilerin mesai arkadaşlarından, yerel basından ve sağlık örgütlerinden edinilen bilgilerle raporun hazırlanabildiği vurgulandı.

 

"Salgından Ölenler Faal Çalışan İşçiler" 

* Tespit edilebilen işçi ölümleri ‘faal’ çalışanlar. Ancak bu noktada ‘en az’ vurgusunu tekrar yapmak gerektiği, çünkü Covid-19 nedeniyle ölen işçi sayısı çok daha fazla olduğu ifade edilen raporda yine faal işçi sınıfının evvelki kuşağı olan 65 yaş üstü ölen emekli işçileri de unutmamak gerektiği belirtildi.

* Aylara göre ölümlere bakıldığında Mart ayının son yirmi gününde 14 işçi, Nisan ayında 104 işçi, Mayıs ayında 29 işçi, Haziran ayında 13 işçi, Temmuz ayında 16 işçi, Ağustos ayında 57 işçi, Eylül ayında 51 işçi, Ekim ayında 51 işçi ve Kasım ayının ilk on gününde 33 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Rapora bakıldığında Ağustos ayından itibaren işçi ölümlerinde korkunç denecek bir artış görülüyor.

* Covid-19 nedeniyle ölenlerin 58’i kendi nam ve hesabına (çiftçilere dair bilgi yok), 310’u ücretli (işçi ve memur) olarak çalışanlar.

* İş kollarına göre dağılıma bakıldığında ise; 141 işçi sağlık (diğer işkollarında çalışan 4 doktor hariç), 90 işçi ticaret/büro/eğitim/sinema, 25 işçi belediye, 20 işçi tekstil/deri, 17 işçi güvenlik, 15 işçi metal, 14 işçi taşımacılık (şoför ve pilot), 10 işçi konaklama iş kolunda çalışırken yaşamını yitirdi.

* Ölenlerin 25’i kadın 343’ü erkek işçi.

Yaş Ortalaması Yüksek * Ölümlerin yaş ortalaması ise 51 olarak tespit edilmiş. Yaş ortalamasının yüksek oluşu emeklilik yaşı gelmiş olması gereken işçilerin, ya da emekli olsalar da çalışmak zorunda olan işçilerin olduğunu gösteriyor. Diğer yandan ileri yaşlarda kronik hastalıkların daha fazla olması, vücut direncinin düşmesi gibi faktörler yaşı ilerlemiş işçilerde ölümlerin daha fazla olmasını getiriyor. Raporda da işçilerin bu durumunun alınca bu durum ‘emeklilik mücadelesi’ açısından da değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

*Ölenlerin 34’ü yani yüzde 9’u sendikalı işçi. Sağlık işkolunda ve kısmen ticaret işkollarındaki emekçilerin meslek odası üyelikleri de düşünülünce örgütlülük oranı yüksek.

* En çok ölümün meydana geldiği şehirlere baktığımızda ise 108 işçinin İstanbul’da, 25 işçinin Ankara’da, 21 işçinin Diyarbakır’da, 17 işçinin Kayseri’de, 16 işçinin İzmir’de, 15 işçinin Kocaeli’de, 13 işçinin Gaziantep’te, 10 işçinin Bursa’da, 10 işçinin Konya’da.hayatını kaybettiği görülüyor.

 

"Tarihin En Büyük İşçi Kırımı"

İSİG Meclisi, raporunda sermayenin üretim ve hizmet süreçlerini pandemi koşullarına uygun olarak yeniden yapılandırmakta olduğuna dikkat çekildi.

Buna karşılık devletin Covid-19’u iş kazası/meslek hastalığı olarak değerlendirmediğini belirterek "Türkiye, tarihinin en büyük sağlık emekçileri merkezli ‘işçikırımı’ ile karşı karşıyadır" denildi.

Raporda İSİG konusundaki talepler ise 7 madde olarak ifade edildi.

* Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.

* İşyerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda İSİG önlemleri alınmalıdır.

* Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki işçiler bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalıdır.

* İşten atmalar yasaklanmalı ve 1168 TL değil tam ücret ödenmelidir.

* Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalı, 4-6 saat olarak düzenlenmelidir.

* İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmelidir.

* Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır.

‘Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası’ olarak tanınması talebinin aciliyeti vurgulanan raporda bu konuda TTB, DİSK, bağlı sendikalar tarafından bu noktada davalar da açıldığı da aktarılan raporda Türk-İş ve Hak-İş'in de iş kazası/meslek hastalığı talebine yaklaşan değerlendirmeler yapmaya başladıkları ve kıdem tazminatının gaspına karşı yapıldığı gibi ortak bir tavır alınmasının önemine işaret edildi.

 

"İşyeri Salgın Komiteleri Kuralım"

Salgına karşı "İşyeri salgın komitelerini örgütleyelim, taleplerimizi hayata geçirelim Önümüzde kritik olan bir görev var: İşçi sağlığını işyerlerinde yöneticilerin (sermayenin) iradesine bırakmamak ve komite/meclis yapılanmaları ile mücadeleyi işyerlerine taşımak" denilerek örgütlenmenin aciliyeti ve önemine vurgu yapıldı.

Kapitalistler açısından esas olanın kar oranlarının düşmemesi olduğu ifade edilen raporda "Doğası itibariyle tehlikeye göz yuman kapitalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu bir emek rejiminde, tehlikeyle kaynağında mücadele etmenin yolu emek sürecinde ‘işçi denetimi’nin devreye girmesinden geçer" denildi.

Bu alandaki mücadelede sorunların tespitinin de çok önemli olduğunu ancak bu sorunları çözmek için genel ve işyerlerine özel talepler de oluşturmak gerektiği, ancak mücadele bunlardan ibaret kaldığında sorunun kaynağı olan kesimlerden, soruna çözüm bulmasını beklemekten ibaret bir talep siyasetine sınırlanmış olarak kalınacağına dikkat çekildi."

 

Bize Çizilen Sınırları Zorlayan Örgütlü Mücadele Zamanı" 

Genel olarak İSİG ve koronavirüs salgınına ilişkin tedbirler alınmıyorsa veya eksik hayata geçiyorsa o halde tehlikeyi kaynağında önleyecek işçi denetimi unsurlarını emek sürecinde hayata geçirmek zorunda olunduğu, çalışma esnasında tehlike unsurunun kazaya/hastalığa dönüşmemesi için o anda ve o mekanda müdahale eden, gerekirse üretimi durduran bir refleksi ve iradeyi işyerlerinde hayata geçirmek gerektiğini belirten İSİG Meclisi, "Bu refleksi gösterebilmek kuşkusuz yaptığı işin risklerini bilen, tehlikeyi öngören, dayanışma halinde örgütlü hareket eden bir işçi tutumu ve önderliği gerektirir. Gün belli sınırlar içinde kalma zamanı değil yaşamak için bize çizilen sınırları zorlamanın, mücadele etmenin ve kazanma iradesini açığa çıkarmanın zamanıdır" diyerek işyerlerinde örgütlenme ve mücadele etmenin önemini vurguladı.