SES Aksaray Şubesi, emeklilik, istifa ve yıllık izin gibi haklarının iptal edilmesini protesto için İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Samatya’da bulunan başhekimliği önünde basın açıklaması yaptı.
Yapılan açıklamada, “Pandeminin Başından Beri Büyük Özveri İle Çalışan Sağlık Emekçilerinin İzin Ve Emeklilik Hakları Gasp Edilemez” pankartı açılarak, “Öldüresiye Çalıştırmakla Pandemi İle Mücadele Edilemez” ve “Salgınla Mücadele Edin Sağlıkçı İle Değil” dövizleri taşındı.
Açıklamaya çok sayıda sağlık emekçisi katıldı, basın açıklamasını SES Aksaray Şubesi Yöneticisi Birsen Seyhan Tosun yaptı.
Toplam can kaybının 10 bini geçtiğini belirten Tosun, gerçek sayının Sağlık Bakanlığı’nın verdiği sayıdan daha fazla olduğunu söyledi. Tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi sağlık emekçilerinin en riskli grupta olduğunu ifade eden Tosun, “Açıklamanın yapıldığı bu saate kadar 127 sağlık çalışanı hayatını kaybetti ve 40 binin üzerinde sağlık çalışanı enfekte oldu. Uluslararası Sağlık Örgütü ve 129 ülkenin meslek hastalığı olarak kabul ettiği bu durum yasal düzenlemelerimize göre de meslek hastalığı olmasına rağmen bildirim yapılması ekonomi yükünden dolayı engellenmekte. Yine salgının bitirilmesinde kilit faktör olan sağlık çalışanlarının aynı kaygıdan olsa gerek, temel ücretleri arttırılmakta; verdikleri 3600 ek gösterge sözü yerine getirilmemektedir” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Çalışma Örgütü’nün defalarca sağlık çalışanlarının şartlarının düzeltilmesi gerektiğini açıkladığını söyleyen Tosun, “Pandemiyi de devlet yönetir, halk değil. Halkı sorumlu tutup, yükü de sağlıkçıya yıkıp, toplumsal dayanışmayı bozamazsınız. Sağlık emekçilerinin bütün uyarılarına kulak tıkayan hükümet sürecin başından beri alınması gereken hiç bir önlemi almamıştır. Sağlık alanındaki emek ve meslek örgütlerinin sonbahar aylarında gribin de eklenmesi ile krizin derinleşeceği uyarısına rağmen 25 milyondan fazla yurttaşın grip aşısına ulaşması engellenmiştir” dedi. iye belirtti.
Yayınlanan genelgeyi kabul etmediklerini söyleyen Tosun, dinlenme hakkının aynı zamanda yaşam hakkı olduğunu ifade ederek, yaşamak ve yaşatmak istediklerini söyledi.