İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Kadıköy’de Beşiktaş İskele Meydanı'nda basın açıklaması yaparak, halkların savaşa karşı barışı tecrite karşı özgürlüğü istedikleri ve bunun için birlikte mücadele edeceği belirtildi.
İSTANBUL - 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri basın açıklaması gerçekleştirdi.
"Adalet, Yaşam, Özgürlük İçin Barış" yazılı pankartın açıldığı eylemde, Mücadele Birliği Platformu "Saraylara Savaş Kulübelere Barış", "Halklar Arasında Savaşa Sınıflar Arasında Barışa Hayır", "Barış İçin Devrim Devrim İçin Savaş", "Gerçek Barış Sosyalizmde" yazılı dövizlerle katıldı.
"Emperyalizm Savaş Halklar Barış İstiyor", "Barış İçin Devrim, Devrim İçin Savaş", "Saraylara Savaş Kulübelere Barış", Savaşa Değil, Sağlığa Bütçe" sloganları atılan açıklamada LGBTİ+'lar da eyleme "LGBTİ+ Nefreti Var Barış Yok, Barış İçin Mücadeleye, LGBTİ+'lar Barış İstiyor" yazılı pankartla katıldı.
"Tecriti Kaldırın"
Açıklamada ilk olarak HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Savaş, gerginlik, kutuplaştırma bu ülkeye kazandırmıyor. Halklara kaybettiriyor” diyerek, ortak mücadele vurgusunda bulundu.
İktidarın bütçeyi savaşa harcadığını dile ifade eden Günay, “Savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. Tecride karşı özgürlüğü savunmaya devam edeceğiz. Barış tecrit edilemez. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırın” dedi.
"Savaşların Bedelini Yoksullar Ödüyor"
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu, okudu. Dünyanın değişik bölgelerinde çatışmalar nedeniyle her gün yüzlerce insanın öldüğünü belirten Küçükosmanoğlu, “Binlercesi yaralanıyor. Milyonlarca insan yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kalıyor. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere çatışmalar nedeniyle terk etmek zorunda kalanlar, gittikleri her yerde dışlanma ve ötekileştirilmeyle karşılaşanlar, yitip giden hayatlar, doğa tahribatının dünyanın geleceğini tehdit eder düzeye ulaşması, açlığa, susuzluğa, sefalete sürüklenen milyonlar, göç yollarında yitip giden yüz binler, her geçen gün derinleşen gelir adaletsizliği egemen sınıfların umurunda değil. Çatışmaların bedelini, savaşları çıkaranlar ve savaşlardan kâr elde edenler değil, yoksullar, ezilenler, emekçiler ödüyor” dedi.
"Uzun Yıllardır Acıların Tanığıyız"
Türkiye'de yaşayanların, savaş ve çatışmaların uzun yıllardan beri sürdüğü bir coğrafyanın parçası olduğunu ifade eden Küçükosmanoğlu, “Uzun yıllar boyunca ülkemizde ve bölgemizde yaşanan çatışmaların yarattığı acıların tanıklarıyız. Bu topraklarda yaşayan halkların barış ve kardeşliğe olan ihtiyacına rağmen, ülkemiz her geçen gün daha fazla savaşın ve şiddetin parçası oluyor, demokratik siyaset zeminine uygulanan baskı, savaş ve militarizm normalleştiriliyor. Türkiye dış politikada sorunların barışçıl yöntemlerle çözüm yerine, militarist-milliyetçi fetih söylemleri otokratik rejime toplumsal desteği artırmak için sorumsuzca devreye sokuluyor" dedi.
"Silahlanma, Ölüm ve Yıkım Seferberliği"
Kürt sorununda çatışma ve şiddet politikalarına dayalı yaklaşımın, Suriye, Irak, Libya'da gerçekleştirilen sınır dışı operasyonlar ve son olarak Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan uzaklaşılması nedeniyle yaşanan gerilimle devam ettirildiğini ifade eden , Küçükosmanoğlu, sürekli bir çatışma ve savaş tehdidi altında olunduğunu belirterek, "Ülke ekonomisinin kaynakları toplumsal ihtiyaçlar ve yaşam için değil, silahlanma, yani yıkım ve ölüm araçlarının mükemmelleştirilmesi için seferber ediliyor. Yeni zenginler yaratmak ve ekonomik darboğazları sermaye lehine aşmak için silahlanma yarışlarının, yeni savaşların, çatışmaların fitilleri ateşleniyor” dedi.
"Barışı Kökleşmiş Bir Ağaç Haline Getireceğiz"
Bu karamsar tabloyu tersine çevirmenin yolunun eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesinden geçtiğini vurgulayan Küçükosmanoğlu, “Barış, uğruna mücadele edilmesi gereken, kazanılması gereken bir mücadele başlığıdır. Tüm halklarla barış içinde yaşanmasını istemek ve kendi ülkemizde eşit, demokratik, özgür ve barış içinde yaşamak için mücadele etmek insan olmanın gereğidir. Barışın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye ve dünya istiyoruz. Bedeli ne olursa olsun, dün olduğu gibi bundan sonra da barıştan yana tavır barış mücadelesinin sesi olmaya devam edeceğiz. Örgütlü ve kararlı bir mücadele ile barışı bu topraklarda kökleşmiş bir ağaç haline getireceğimize söz veriyor, barış için yan yana, omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz” dedi.