Haliç Dayanışması, Kasımpaşa’da bulunan Şehir Hatları Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaparak Haliçport projesinin tersaneleri tahrip ettiğine dikkat çekerek “İstanbul Haliç’siz, Haliç tersanesiz olmaz” dedi.
Haliç Dayanışması HaliçPort porjesi nedeniyle Haliç’te bulunan tersanelerin tahrip edildiğine dikkat çekti. Kasımpaşa’da bulunan İstanbul Şehir Hatları Genel Müdürlüğü önünde “Tersaneme Dokunma”, “Haliç Tersanelerine Dokunma” yazılı pankartlar açılan eylemde Haliç Dayanışması adına basın açıklamasını Doç.Dr. Mimar ve Koruma Uzmanı Gül Köksal okudu.
10 Haziran 2020 tarihinde HALİÇPORT (Tersane İstanbul) projesinin güncel durumunu basına anlatan ve alanın 2021’de kullanıma açılacağını ifade eden Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’ın konuşmasında Haliçport projesiyle tersanelerin ne kadar tahrip edildiğini de açıkça beyan ettiğine dikkat çeken Köksal “Haliçport aslen tersanesiz İstanbuldur” dedi.
Temmuz 2013’te gerçekleştirilen bir ihale sonucunda gündeme gelen ve kamuoyu tarafından Haliçport olarak bilinen “Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi”nin, Haliç peyzajını ve en az 6 asırlık geçmişi olan TERSANE-İ AMİRE’yi (Haliç Tersanelerini) parçalayarak, bütünlüğü ve kimliğini yok edecek büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Gül Köksal,bunun aynı zamanda kamuya ait özgün ve değerlerini korumakta olan sit alanlarının da imara açılması anlamına geldiğini söyledi.
Haliçport projesinin aynı zamanda, bitişiğindeki Okmeydanı, Kasımpaşa ve Galata üzerine yapacağı etkilerle, çok büyük çaplı bir kentsel dönüşümün önünü açacağını belirten Köksal, Tersane-i Amire’nin 11 Aralık 1455 yılında kurulmuş tarihi bir eser olduğunu hatırlatarak, dünyanın kısmen de olsa faaliyetlerini sürdüren en eski tersanesi olduğunu vurguladı.
2013 Yılından bu yana Haliçport projesi kapsamındaki süreci takip ettiklerini ve koruma altındaki alanın önemli bir bölümünü oluşturan Camialtı Tersanesi’nin boşaltıldığını, muhtelif Makine ve teçhizatın satıldığını belirterek buna ilişkin yasal bildirimler ve işlemleri yaptıklarını da aktardı.
SİT alanları, içlerinde yer alan tescilli yapılar ve bunların ayrılmaz parçaları durumundaki taşınır ve taşınmazlar üzerindeki her türlü tasarrufu, yetkili Koruma Kurulları’nın izin ve onayına tabi olduğunu ve aksi davranışların cezalandırması gerektiğini belirten Köksal, halen projenin yapımının devam etmekte olduğuna dikkat çekti.
HALİÇPORT Projesi’nin Mart 2019 yerel seçimlerinden kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı tarafından “Tersane İstanbul” olarak tanıtıldığını ve projenin ihalesinde yer alan işlevlere ek olarak üç müzeden söz edildiğini hatırlatan Köksal, “Kamuoyunda olumsuz olarak değerlendirilen Galataport, Haydarpaşaport’tan sonra Haliçport’un da iç yüzünün ortaya çıkması, üzerine gidildiğini düşündüğümüz bu isim değişikliği, bir marka tasarımı adı altında aslen bir imaj tazeleme çalışmasıydı” dedi.
Bugüne kadar türlü müdahalelerle paramparça edilen Haliç’in İBB’nin “Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması” gibi yedi parçaya bölüp planlanmasına değil, aksine tüm değerleriyle bütüncül bir vizyonla ele alınmasına ihtiyacı olduğunu ifade eden Köksal, Haliç Tersanelerinin, bugün yıkılmaya devam edilen Haliçport projesi alanıyla birlikte İstanbul’un ihtiyacı olan kendi vapurlarını üreten, teknik lisesi ile sürekli bir eğitim ortamı, sendikalı işçileri ile güvenceli bir çalışma kurumu olduğunu söyledi. Tersane-i Amire ve Haliç Tersanesi’nin, Türkiye sanayii için de çok önemli bir ekonomik kaynak ve halen İstanbul Şehir Hatları vapurlarının üretim, bakım ve onarımlarının yapıldığı yer olduğunu belirtti.
Boğaz ve Marmara kıyılarında bugün deniz ulaşımının sadece %3 dolayında kullanıldığını da aktaran Köksal, deniz ulaşımının arttırıması için tersanelerin korunması ve teknolojik açıan donatılması gerektiğini ifade etti.
Köksal tüm demokratik kitle örgütlerinin ve duyarlı insanların Tersane-i Amire ve Haliç Tersanesi’nin korunması için Haliç Dayanışması’nın mücadelesine destek vermesi çağrısında bulundu.