Mersin’de sebze meyve ihracatı yapan Çekok Gıda’da paketleme işinde çalışan işçilerin ağır sömürü altında, insanlık dışı koşullarda çalıştırıldığını belirten Ramazan Ölmez, “Sigortasız ve gecenin geç saatlerine kadar çalıştırılıyoruz. Yemek yediğimiz, su içtiğimiz yerler mikrop yuvası. Hakkımı istedim diye ‘terörist’ diyerek sopalarla kovaladılar. Ben onurlu bir şekilde yaşamak için hakkımı arıyorum. Bunun için de mücadele edeceğim” dedi.
MERSİN- Türkiye’nin bir çok ilinde fabrikaları bulunan Çekok Gıda, meyve sebze ihracatı yapıyor. Mersin’de Mezitli ilçesinde bulunan fabrikasında 1 yıl süreyle çalışan Ramazan Ölmez, çalıştırıldıkları yerin insanlık dışı koşullarda olduğunu ve çok ağır bir sömürü uygulandığını belirterek “Ben bu sömürüye başkaldırdım. Çünkü hiç bir işçi bu koşullarda çalıştırılmamalı. Bugün salgın koşullardında bile, hatta oruçluyken bile gece geç saatlere kadar çalıştırılıyor insanlar. Üstelik çalıştığımız yerde yemekhane pislik içinde, su içilen lavaboların mikrop yuvası, normal şartlarda bile hastalık kapmamak imkansız” dedi.
“Sağlıklı Bir İnsandım, Her Yeri Ağrıyan Hasta Bir İnsan Oldum”
24 yaşında sağlıklı, spor ve koşu yapan bir gençken bir yılın sonunda belinde, boynunda, sırtında, dizlerinde ayaklarında ağrıları olan, yürürken bile sekerek yürüyen bir insan haline geldim. Ağır kalıdırmak, sürekli geç saatlere kadar hızla çalışmak bizi tüketiyor. Sabah 08.00’de iş başı yapıyoruz. Saat 17.00’de mesai bitmesi gerekiyor. Ama biz gece 22.00’ye bazen 23.00’e kadar paketleme yapmaya istif etmeye devam ediyoruz. Peki biz ne zaman dinleneceğiz. Vücut kendini nasıl yenileyecek, nasıl güç toplayacak. Ben bir yılda yaşlı bir insan gibi oldum. Bir de yıllarca çalışanları düşünün” dedi.
“Sigortasız Çalıştırıp, Ücretlerimizi Geç ve Eksik Veriyorlar”
Çekok Gıda fabrikasında işçilerin hiçbirinn sigortasının yapılmadığını, küçük yaşta çocukların ve yaşlı insanların da çalıştırıldığını aktaran Ölmez, “Sigorta kesinlikle yapılmıyor. Günübirlik yevmiyeci gibi çalıştırıyorlar sigorta yapmamak için. Sigorta yapmadıkları gibi ücretlerimizi de hem almamız gerekenden bir ay sonra hem de eksik ödüyorlar. Her maaş verildiğinde kesinti yapılıyor. Kimimizden 200, kimimizden 100, kimimizden 50 lira kesilmiş oluyor. Neden eksik dediğimizde ‘Açık var onu kapatmamız gerek” deniyor. İnsanla alay eder gibi. Biz kasiyeriz de satılan malla alınan para arasında tutarsızlık mı ver da açık ödüyoruz? Burada anlatamayacağım korkunç bir sömürü var. Resmen insanların canını alıp posasını bırakıyorlar. Öylesine bir çalışma ortamı var ve ben dayanamadım artık” diyor.
“Patronlar Para Kazansın Diye Yasak Günlerde Kaçak Çalıştırıldık”
Koronovirüs salgınında da hiçbir önlem alınmadan çalıştırıldıklarını aktaran Ölmez, “Sokağa çıkma yasaklarında bile çalıştırıldık. Bize ‘Polise, jandarmaya yakalanmadan servise binin gelin’ denildi. Nasıl olacak? Kaçak mı gezeceğiz. Peki polis, jandarma ceza kesse ne yapacağım. Cezayı şirkete değil, işçiye kesiyorlar. Ama bu umurlarında bile değil. Cezayı da geçtim, insanlar sokağa çıkma yasağında işe gitmek isterlerken vurulup öldürüldü bu ülkede. Böyle de bir durum var bunu da unutmayalım. İşçilere karşı öylesine acımasız bir düzen kurulmuş. Patronlar para kazanacak diye işçiler canından olmuş kimsenin umurunda bile değil. Her şey patronların daha fazla para kazanmasını sağlamaya dönük işliyor” diyerek işçiler üzerindeki yoğun sömürü ve baskı düzenine de vurgu yapıyor.
“Koronovirüsten Değil Maske Yüzünden Ölecektim”
Koronovirüs salgınında kendilerine sadece birer maske dağıtıldığını ve ‘Bunu bir hafta kullanacaksınız’ denildiğini aktaran Ölmez ‘Koronovirüsten ölürmüyüm bilmiyorum. Ama bir maskeyi bir hafta kullanırsam kesin ölürüm” diyerek önlemlerin göstermelik olduğunu belirtiyor.
Daha önce bir kez sigortasız işçi çalıştırıldığı bildirildiği için SGK’dan müfettişler geldiğini, ustabaşlarının “Sigorta istiyor musunuz diye sorulduğunda sigorta istemeyin. Biz yevmiyeciyiz, günü birlik geldik” deyin şeklinde uyarıldıklarını söyleyen Ramazan Ölmez, “Biz buna rağmen yaklaşık 15 kişi, sigortamızı yaptırdık. Fakat sonra hepimizin sigorta çıkışlarını yaptılar” dedi.
Ramazan ayında insanların çoğunun oruç tuttuğunu ve geç saatlere kadar çalıştırılan işçilere sadece makarna, pilav ya da mercimek yemeği çıktığını aktaran Ölmez “Bu nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir kar hırsı ki, insanları geç saatlere kadar oruçlu çalıştırıp sonra böyle bir yemek veriyorlar?” diyor.
İşçilerin haftalık izin, senelik izin, bayram izni de kullanamadığını, izin kullanmak istediklerinde “Çıkışını veririz bir daha çalışamazsın” denilerek tehdit edildiklerini aktardı.
“Gelin Birlik Olalım...”
Ölmez, bu sömürüye ve baskıya karşı birlikte bir şeyler yapalım istedim. Bir internet kafeye gidip bilgisayarda dövizler hazırlayarak fabrikada işçilere dağıtıp, duvarlara yapıştırdığını söyledi.
“Gelin Birlik Olalım Haklarımızı Talep Edelim, Sigortasız İşçiler Olarak
1-Sigorta yok, 2- Haftalık izin yok, 3- Sabit çalışma saatleri yok, 4-Maaşlarımızdan kesinti yapıyorlar, 5-İşten çıkarmakla tehdit ediyorlar, 6-Yevmiyemizi kesiyorlar açık var diye, 7-Geç saatlere kadar çalşıtırıp sakat ediyorlar, 8-Aybaşından 1 ay geçtikten sonra para veriyorlar” yazılı dövizler çıkararak arkadaşlarına dağıttığını ve fabrikada duvarlara yapıştırdığını belirten Ramazan Ölmez, “Ben istedim ki, kölece çalışmaya karşı sesimizi çıkartalım. Birlik olalım ve hiç olmazsa sigortamızı yatırsınlar. Ne bileyim, bu mikrop yuvası yemekhanede yiyip, bu pislik içindeki musluklardan su içmeyelim istedim. Benimle birlikte hareket eden olmadı. Bilinçsiz bir şekilde çalışmaya devam ediyor insanlar. Buna dayanamıyorum. Korkuyorlar biliyorum, haksız da değiller, çünkü burada hele de bu salgın günlerinde iş bulmak çok zor. Buradaki insanların çoğu Kürt işçiler, çok yoksul insanlar. Onlar için bir yevmiye bile çok önemli. Ama biz birlik olmadığımız sürece de sakat kalıp çalışamaz hale gelene kadar bizi sömürecekler. Ve daha genç yaşta sakat kalacağız. Çalışamaz durumda olacağız” diyor.
“Hakkımı İstedim ‘Terörist’ Diye Sopayla Kovaladılar”
İşçilerin harekete geçebilmesi için slogan attığını, konuşmalar yaptığını söyleyen Ölmez “İşten çıkarıldıktan sonra da bunları yapmaya devam ettim. Paramı istemek için gittim. Bu sırada videoya alarak kaydettim. Paramı 15 gün sonra vereceklerini söylediler. Kayıt yaparkende “Neden paramızı vermiyorsunuz. Bu sigortasız, izinsiz çalışmayı teşhir ettim diye bana neden terörist dediniz” diye sordum. Bir şey söyleyemediler. ‘Biz senin için bir şey demedik, ama sen kayıt alıyorsun bu doğru bir şey değil’ dediler. Onlar da benim gibi çalışanlar sonuçta, ben de zaten yaşananları anlatmak, doğrulatmak için kayıt almıştım. Onlar rahatsız olunca kapattım kaydı. Fakat keşke kapatmasaydım. Ben oradan ayrılırken patronun adamları beni ‘Sen teröristsin, buradan defol git” diyerek sopalarla kovaladılar. Jandarma komutanı gördü bunu. ‘Siz ne yapıyorsunuz? Buraya parasını istemeye gelmiş. Böyle ortalığa ‘terörist’ diye bağırılır mı? Ya askerler panik olsa, ateş açsa ne yapacaktınız?’ diyerek onların uzaklaşmasını sağladı. Hakkımı aradım, doğruları söyledim diye beni terörist ilan ettiler. Bu kadar kolay onlar için insanları yaftalamak, iftira atmak” dedi.
“Patronlar Bize Ekmek Vermiyor, İşçiler Patronlara Ekmek Veriyor”
İnsanları yoksul oldukları için, paraya ihtiyaçları olduğu için işçileri acımasızca çalıştırdıklarını belirten Ölmez “Ama buna bir dur demek gerek. Böyle onursuzca, insanlık dışı koşullarda çalışmaktansa onurlu şekilde ölürüm diye düşündüm ve dayanamayıp işçilere birlik olalım, bu sömürüye başkaldıralım çağrısı yapmaya başladım. Patronlar bize ekmek vermiyor, asıl olarak biz işçiler onlara ekmek veriyoruz. Bunu bilince çıkarırsak aslında, hakkımız olanı almak için birlik olursak bu aşağılık şartlarda çalışmak zorunda kalmayız” diyor.
İşçilerin haklarını koruyan, onların sigortalı ve haklarını alarak güvenceli ve haklarını alabilecekleri şartlarda çalışmalarını sağlayacak bir sistem olmadığını belirten Ölmez, bu ülkede işçilerin haklarını arayabilecekleri bir hukuki zemin de yok. Ben paramı alamadım diye polise gittim, jandarmaya gittim. Onlar adliyeye yönlendiriyor. Adliye salgın nedeniyle kapalı. Hadi diyelem salgın olmasaydı. Ben adliyeye gidip ne yapacağım. Dava açacağım, benim dava açacak, avukata verecek param yok ki. Alamadığım parayı nasıl vereceğim de dava açacağım” diyerek kanunların da patronların çıkarına işlediğini belirtti.
“Bu Düzenin Değişmesi İçin Mücadele Edeceğim”
Ben işçilerin haklarının gasp edildiği bu düzenin değişmesi gerektiğini düşünüyorum” diyen Ramazan Ölmez, bunan sonra da bunun mücadele edeceğini söylüyor.
“Her şeyi biz üretiyoruz, her hizmeti biz yapıyoruz. Ama mikrop yuvası yerlerde çalışıtırılıyoruz. Sakat kalana kadar çalıştırılıyoruz. Üstelik bir de paramız ödenmiyor. Bunu kabul edemeyiz. Artık bir şekilde birlik olmalıyız ve bu düzene başkaldırmalıyız” diyen Ölmez “Bugün haklarımızı öğrenebileceğimiz imkanlar var. Bilgisayar veya telefonla bile internet üzerinden bir şeyler öğrenebiliriz. Ben de haklarımızı öğrenmeye ve bilinçli bir şekilde mücadele etmeye çalışıyorum. Bundan sonra da bilinçli bir şekilde işçilerin birlik olarak haklarını alması için elimden geleni yapacağım. Çünkü insanlık dışı koşullarda kölece koşullarda sömürülmek değil, bilinçli onurlu bir işçi olarak yaşamak istiyorum” diyor.