< “Asgari Değil İnsanca Yaşam"

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu “Asgari Değil İnsanca Yaşam” şiarıyla Şişli Nazım Hikmet Kültür Evi’nde platform içinde yer alan işçilerin sendika temsilcileri ve yöneticilerinin katılımıyla bir etkinlik düzenleyerek sorunlarını, taleplerini dile getirerek, işçilerin ve platformun nasıl bir mücadele yürütmesi gerektiği üzerine önerilerini konuştu.

Etkinlikte sendikalı işçilerin de tabandan komiteler şeklinde örgütlenmesi ve iş kolu, konfederasyon ayrımı gözetmeksizin işçi sınıfının talepleri doğrultusunda birlikte hareket ederek, sendikal bürokrasiyi aşabilecekleri ve mücadeleyi yükselterek kazanımlar elde edebileceği görüşü öne çıktı.

İSTANBUL – DİSK, Hak İş ve Türk İş Konfederasyonlarına bağlı bazı sendikaların birlikte mücadele perspektifiyle bir araya gelerek oluşturdukları İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu bugün Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Evi’nde “Birlikte Daha Güçlüyüz, Asgari Değil İnsanca Yaşam” şiarıyla bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte Platformu oluşturan Türk İş Konfederasyonu’na bağlı Deriteks İstanbul Şubesi, Belediye İş 1 ve 2 No’lu Şubeler, Harb İş İstanbul Şubesi, TGS İstanbul Şubesi, Tekgıda İş İstanbul Avrupa Yakası Şubesi, TÜMTİS 1 No’lu Şube, Çimse İş İstanbul Avrupa Yakası Şubesi, Hak İş’e bağlı Liman İş İstanbul Bölge Başkanlığı, DİSK’e bağlı Gıda İş İstanbul Temsilciliği.Cam Keramik İş İstanbul Temsilciliği üyesi işçilerin yanı sıra Ataşehir Belediyesi, Maltepe Belediyesi, Kadıköy Belediyesi işçileri, Metal işçileri, çeşitli işçi örgütlenmelerinden işçiler katıldı.

Etkinliğin yapıldığı salona “Yaşasın Sınıf Dayanışması” “İnsanca Yaşanacak Ücret Vergide Adalet”, “Birlikte Daha Güçlüyüz” yazılı pankartlar asıldı.

Etkinlikte İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu adına divanda Liman-İş Sendikası’ndan Başak Aksoy, Gıda İş Sendikası’ndan Olcay Özak, Deriteks Sendikası’ndan Veysel Ulaş Arslan, Belediye İş Sendikası 2 Nolu Şube Üyesi Sercan Mersin yer aldı.

Etkinliğe işçi sınıfının kurtuluşu mücaelesinde yaşamını yitirenleri anmak üzere yapılan saygı duruşuyla başlandı. Divan adına Veysel Ulaş Arslan, platform olarak bir süredir asgari ücretin belirlenmesi ve vergide adalet ve işçilerin diğer haklarına ilişkin çeşitli etkinlik ve eylemler yaptıklarını, işçi sınıfının daha güçlü bir mücadele yürütebilmesi gerektiğine ilişkin bir yol haritası belirlemek üzere böyle bir etkinliğe ihtiyaç duyulduğunun belirlendiğini aktardı. Güçlü bir mücadeleyi örgütleyebilmek için çeşitil iş kollarından işçilerin talepleri ve önerileri doğrultusunda da bir sonuç bildirgesi oluşturacaklarını belirten Arslan, etkinlikte ağırlıklı olarak platformda yer alan sendika üyesi işçiler, işyeri temsilcileri ağırlıkta olmak üzere sendika şube yöneticilerinin söz alacağını ayrıca etkinliğe katılan başka sendika üyesi ya da işyerlerinden işçilerin de söz istemeleri halinde talep ve önerilerini paylaşabileceklerini belirtti.

İlk olarak İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Liman İş Sendikası Şube Başkanı Sinan Ceviz’e söz verildi.

 

“İşçi Sınıfına Güçlü Bir Yanıt Olmak İstedik”

Platformu oluştururken “Birlik Olmak Mümkün Mü?” sorusuyla başladıklarını ve bu soruyu özellikle öne çıkarmaya çalıştıklarını aktardı. İşçi örgütlenmeleri yapılırken “İşçiler birlik olursa bir çok hakkını alabilir, ama şu tabloyla hayatta olmaz” sözünün en çok duyulan cümle olduğunu belirten Ceviz, işçilerin güçlü bir birliktelikle pek çok haklarını alabileceklerinin farkındalar fakat çeşitli nedenler ve deneyimler nedeniyle birlik olamayacakları kanısının bu güç birliğini oluşturmayı da ertelediğini ifade etti.

İstanbul'da işçi sınıfına güçlü bir yanıt olmak için bir araya geldiklerini vurgulayarak, "Bu bir doğum sancısına benziyor. Bir araya gelişimizin sonuçlarını yeni almaya başlıyoruz. Sorunlar karşısındaki ortak tutumumuz, yaşanan kötü tabloyu değiştireceğine inanıyorum" dedi.


Asgari ücretin belirlenmesine ilişkin tartışmalara değinen Ceviz, yoksulluk sınırının 6 bin lira civarında olduğunu hatırlatarak, insani koşullarda yaşanacak bir ücret için birlikte mücadele etmek gerektiğini vurguladı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) Hürriyet gazetesinde örgütlenme çalışması yürütürken gazete çalışanlarının işten atıldığını hatırlatan Ceviz, "Asgari ücret, haksız işten atılmalar ve adaletsiz vergi dağılımına karşı tarihimizden güç alarak birlik olacağız" dedi.

İşçi sınıfının pek çok başarılı deneyiminin olduğunu, platformun ilk kez 89 bahar eylemlerinin sonrasında kurulduğunu, sürdürdüğü mücadelenin işçilerin gayretiyle konfederasyonları bir araya getirdini söyleyen Ceviz “Sınıf mücadelesi tarihi, altın harflerle yazılmış mücadele örnekleriyle doludur. Bu mirasa dayanarak, sonraki dönemi bir arada durduğumuz, laftan çıkıp pratiğe geçtiğimiz bir süreç işletmek istiyoruz” dedi.
Sinan Ceviz “İşçi sınıfının en yoğun olduğu bir kent olan İstanbul’da bu platformda bir araya gelen çeşitli sendikalardan ileri, öncü işçi arkadaşlarımızın çabalarıyla bu mücadeleyi ileriye taşıyabilecek değişimin sağlanabileceğini düşünüyorum” dedi.

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu’nun asgari ücrete ilişkin Bakırköy’de basın açıklaması yaptıkları gün DİSK, Türk İş ve Hak İş Konfederasyonlarının da bir toplantı yaparak vergide adalet ve asgari ücrette vergi sistemine ilişkin değerlendirmede bulunduklarını ve ortak talepler belirlediklerini aktaran Ceviz, yarın da Asgari Ücret Komisyonu’nun konfederasyonlarla bir toplantı gerçekleştireceklerini ve birlikte hareket ederek bu belirlemede etkin olmaya çalışacaklarını umduğunu ifade etti.

Yoksulluk ve açlık sınırı ile asgari ücrete ve asgari ücretlilerden kesilen vergilere değinen Ceviz, bu sorunların çözülmesi için ortak ve güçlü bir mücadelenin tek çözüm olduğunu söyledi. Sendikal örgütlenmeye yönelik saldırılara da yakın zamanda yaşanan örneklerle değinen Ceviz, “Anayasal bir hak olan sendikaya üye olma hakkı kullanıldığında işten atılmalar yaşanıyorsa buna karşı da durabilmenin tek bir çözümü vardır o da birlik olmak ve güçlü bir mücadele vermektir. Platformun amacı da İstanbul’da konfederasyon ve iş kolu farkı gözetmeksizin bu ortak ve güçlü mücadeleyi örebilmektir” dedi.

İşçilerin farklı konfederasyonlarda yer alsalar da güçlü birlikler oluşturabildiklerine dair tarihte başarılı örnekleri bulunduğunu da aktaran Ceviz, üç farklı konfederayondan 20 sendika şubesinin platformda yer aldığını, bunun 20-25 bin işçiyi kapsadığını ve doğru bir mücadele perspektifi ile İstanbul’da işçi sınıfının güçlü bir mücadeleyi yaratabileceğini vurguladı.

İşçi sınıfının önünde asgari ücretin belirlenmesi, vergide adalet, kıdem tazminatının kaldırılmaması gibi üç önemli madde olmak üzere pek çok soruna dair ciddi bir mücadele sürecinin bulunduğuna dikkat çeken Ceviz, “Burada arkadaşlarımızın talepleri ve çözüm önerileriyle de güçlü bir mücadeleyi örebilmek için bir yol haritasını oluşturmayı hedefliyoruz. Burada güçlü bir mücadeleyi örebilmek gücümüzün büyümesi ve işçi sınıfının mücadelesine örnek oluşturması anlamına da gelecektir. “ diyerek sözlerini tamamladı.

Ceviz’in konuşması sırasında sık sık “Yaşasın Sınıf Dayanışması” ve “Birleşe Birleşe Kazanacağız” sloganları atıldı.

“Birleşmeyi Sendika Yönetimleri Değil Biz Sağlamalıyız”

Ardından Kartal Belediyesi Fen İşleri İşçisi ve Genel İş Sendikası işyeri temsilcisi kürsüye davet edildi. Belediye işçisi bir konfederasyon veya sendika genel merkezi başkanlarının bir siyasi partinin milletvekili olma hedefinin bulunmaması gerektiğini belirterek sözlerine başladı.

Belediye işçisi, “Biz konuşmalarda hep ‘Nerede o 70’lerin 80’lerin sendika yöneticileri’ diyorlar sendikacılara yöneticilere, ben de onlara, ‘Nerede o 70’lerin, 80’lerin bilinçli işçi sınıfı o güçlü birliği’ diyerek yanıt veriyorum. Çünkü bunu yaratacak olan bizleriz. Bizler ne zaman ki kol kola, omuz omuza sokaklara meydanlara çıkarsak, güçlü bir şekilde 1 Mayıs’larda bir araya gelirsek kazanacağız. Biz birleşmeyi sendika yönetimleriyle değil, kendimiz sağlamalıyız” dedi.

Konfederasyonlar ve sendika genel merkezlerinin farklı farklı yerlerde 1 Mayıs ve miting çağrıları yaptığını, sendika genel merkezlerinin işçilere sormaksızın kararlar aldıklarını ve işçilerin de buna uymak durumunda olduğuna dikkat çeken belediye işçisi “Asıl olan biz işçilerin ne istedikleridir. Bu konuda biz birlikte bir karar alabiliyor muyuz? Genel Merkezler karşısında net bir tavır koyabiliyor muyuz?” diyerek işçilerin tabanda birleşerek karar almaları ve güçlerini birleştirmeleri halinde güçlü bir mücadele yürütebileceklerini belirtti.

 

 

“Sendikalar Örgütlenme Yöntemlerini Geliştirmeli”

Gıda İş Sendikası adına konuşan işyeri temsilcisi ise sendikaların işçilerin örgütlenmesi konusundaki yöntemlerini değiştirmeleri ve günümüze uygun şekilde örgütlenme modelleri ve yöntemleri bulmaları gerektiğini ifade etti. Ayrıca sendikaların bazı siyasi yapılarla yakınlıklarının da birleşmelerin önüne geçtiğine vurgu yapan işçi, bunlarında aşılması gerektiğini belirtti.

Konfederasyonların asgari ücretin ve vergi dilimlerinin belirlenmesi konusunda birlikte hareket etmeleri gerektiğini ve bu konuda işçilerin de etkin olmaları gerektiğini ifade etti.

 

“Konfederasyon, Sendika Farkı Gözetmemeliyiz”

Sağlık İşçileri Sendikası 1 Nolu Şube Yöneticisi Nedime Mutlu Yıldırım ise asgari ücret, vergilendirme ve kıdem tazminatının kaldırılması gibi üç önemli madde başta olmak üzere işçi sınıfının pek çok ciddi sıkıntısının bulunduğuna değinerek, işçilerin farklı konfederasyonlarda, sendikalarda yer almaları nedeniyle aynı işyerlerinde bile bir araya gelerek sorunlarını çözmekte sıkıntı yaşadıklarını belirtti.

Çalıştıkları hastanede yemek konusunda sorun yaşadıklarını, dört farklı sendikanın örgütlü olduğunu fakat birlikte sorunlarını yönetimle konuşamadıkları için sorunlarını çözemediklerini aktaran Yıldırım, öncelikle işyerlerinde işçilerin sendika farkı gözetmeksizin sorunların çözümü konusunda ortak hareket edebilmelerini sağlamaları gerektiğini ifade etti.

Liman İş Sendikası üyesi bir işçi ise limanlarda çalışırken yaşadıkları ağır çalışma koşullarına değindi. Liman işçilerinin sendikal örgütlenmelerinin engellendiğini aktaran işçi, limanlardaki şirketlerin bir araya gelerek ortak kararlar aldıklarını vurgulayarak, “Biz işçiler de hangi limanda, hangi fabrikada, hangi iş kolunda olursak olalım, birleşmeli ve güçlü bir şekilde karşı koymalıyız” dedi.

Sendikaların bazı siyasi yapılarla yakınlıklarına da değinen liman işçisi, “Biz işçilerin partisi-siyaseti işi, ekmeği, onurlu yaşamı olmalı. Bunun için birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.

 

Tekstil iş kolunda depo işçisi olarak çalışan bir kadın işçi ise çok ağır koşullarda çalıştıklarını fakat asgari ücret aldıklarını belirterek “Bu kadar ağır koşullarda çalışmak ve asgari ücretle yaşamak çok zor. Asgari ücretle yaşanmıyor. İşçiler olarak buna karşı güçlü bir mücadele vermeliyiz” dedi.

“Güçlerimizi Birleştirelim Ve Birlikte Kazanalım”

Ardından kürsüye gelen Petrol İş Sendikası üyesi petro-kimya işçisi Kartal bölgesinde çalışan işçiler olarak farklı iş kollları ve farklı sendikalardan işçilerle bir araya gelmek için bir çalışma başlattıklarını ve bu sırada İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu’nun da çalışmalarını öğrendiklerini ve görüşmelerini sürdürdüklerini aktardı.

İşçilerin fabrikalarında sıkı bir örgütlenme yarattıklarında gerek İSİG önlemlerinin alınmasında gerekse de bir takım haklarının kazanılmasında başarı sağlayabildiklerini yaşayarak deneyimlediklerini belirten petro-kimya işçisi, konfederasyonlar ve sendika yönetimlerinde yer alanların zamanla işçi sınıfı mücadelesinde uzaklaştıklarına değinerek, sendika yöneticilerinin onları kimin seçtiğini, nereden geldiklerini unutmamaları gerektiğini belirtti.

Platformun içinde farklı konfederasyonlardan, farklı düşüncelerden işçilerin olmasının ve bir araya gelebilmelerinin önemli olduğunu ifade eden işçi “Herkes kendi alanından farklı bir şeyler katıyor. Bu oluşuma baktığımızda aslında yalnız olmadığımızı da görüyoruz. Petrol İş Sendikası olarak biz de güçlü bir sınıf mücadelesi verilmesini istiyoruz. Güçlerimizi birleştirelim ve birlikte kazanalım” dedi.

Kürsüye gelen bir metal işçisi ise ağır koşullarda çalıştıklarını ve asgari ücretle yaşamanın ise mümkün olmadığını belirterek, “Açlık sınırında bir ücretle yaşamak bizim kaderimiz değil. İşçiyiz, üretenleriz güçlü de olmalıyız” diyen metal işçisi asgari ücretin belirleneceği bu günlerde işçilerin her bölgede bir araya gelerek buna karşı güçlü eylemler yapmaları gerektiğini söyledi.

 

“20 Sendika Şubesinin Bir Araya Gelmesi Umut Verici”

Belediye İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Erol Özdemir konuşmasında, platformun daha önce 11 sendika şubesiyle bir araya geldiğini bir süre mücadele yürüttükten sonra 5 sendikaya düştüğünü aktardı. Bugün ise 20 sendika şubesinin bir araya gelerek bir çalışmayı yeniden ördüğünü ve bunun da umut verici olduğunu belirtti. Bu çalışmalar sırasında Deriteks, Liman İş ve Gıda İş Sendikası’nın özverili bir çalışma yürüttüklerini belirterek teşekkür eden Özdemir, bir takım eleştiri ve söylemlere ilişkin olarak “Bizim herhangi bir konfederasyona, sendikaya karşı bir tutumuz yok. Bizim amacımız güçlü bir sınıf mücadelesine ihtiyaç duyulan bir süreçte bunu nasıl örebileceğimiz, buna nasıl güç katabileceğimiz konusunda bir çabamız var. Sorunlarımız ortak ve bu sorunların çözümüne ilişkin birlikte yol almak isteyenlerle bir araya gelmenin çabasındayız” diyerek üç farklı konfederasyona bağlı sendikadan şubelerin bir araya gelebilmesinin de güzel ve umut verici bir örnek olduğunu ifade etti.

Asgari ücretin belirlenmesi, asgari ücretlerdeki vergi dilimleri, kıdem tazminatının kaldırılması konusunda güçlü bir mücadele verilmesi gerektiğini ifade eden Özdemir, “Lüks arabalarla gezenlerin ne kadar vergi verdiğine bir bakın. Her biri bir asgari ücretliden çok daha az vergi ödüyor. İşçisi, emekçisi, öğrencisi, emeklisi birlikte hareket etmezse hiçbir kazanım sağlayamaz” dedi.

 

“Asgari Ücret Tanımını Reddetmemiz Gerek”

“Asgari Ücret” tanımına da vurgu yapan Özdemir, sendikal çalışmalarına destek veren bir akademisyenin kendilerine “Sizin önce bu Asgari Ücret tanımını reddetmeniz gerekir. ‘Asgari ücret’, çalışmayan, çalışamayan bir işçinin yaşamını idame ettirebilmesi için alması gereken ücret olmalıdır. Çalışan üreten bir işçi için asgari ücret diye bir tanım bir ücret belirlemesi olamaz” dediğini aktardı.

Konfederasyonların belirledikleri yoksulluk ve açlık sınırı verileri ile asgari ücret arasındaki farka dikkat çeken Özdemir, “Buna karşı konfederasyonları birlikte hareket geçirmek gerekiyor. Bizler de farklı konfederasyonlardan sendikalar olarak birlikte güçlü bir mücadele verebilmenin çabasındayız” dedi.

Sendika Genel Merkezlerinin “sendikalar siyaset yapamaz” söylemine de değinen Özdemir, sendikaların da politikaları olduğunu ama bu politikanın işçi sınıfının kazanımlarına yönelik politikalar olması gerektiğini ifade etti.

 

“Cüretkar Olup Bedel Ödemeyi Göze Almalıyız”

Geçmişten günümüze farklı tarihlerden işçilerin ücretleri, sosyal hakları ve kazanımlarına ilişkin bilgiler aktaran Özdemir, “Şimdi işçiler 12 Eylül Askeri darbesinin bile elimizden alamadığı hakları almaya çalışıyor. Onların ne yapacakları zaten belli. Mesele bizim ne yapacağımızdır. Bu haklarımız için cüretkar olup bedel ödemeyi göze alarak birlikte güçlü bir mücadele vermek zorundayız” dedi.

 

“Birlik Olmaktan Başka Seçenek Yok”

Deriteks Sendikası İşyeri Temsilcisi ise platform çalışmalarına ‘Birlikte Olmak Mümkün mü?’ diyerek başlamıştı. Ben ise şöyle soruyorum: ‘Başka bir seçenek var mı?’ Başka bir seçenek yok. İşçilerin kurtuluşu sadece sendikal örgütlenmeler üzerinden mi olacak? Elbette ki hayır. Sendikalar işçi sınıfının kurtuluşu için birer araçtır ve biz bu aracı ne kadar etkili kullanırsak o kadar güçlü bir mücadele verir ve kazanımlar elde ederiz. Fakat biz bu aracı etkili bir şekilde kullanamıyoruz. Hatta öyle ki sendika bazen bize silah olarak dönüyor. Çünkü sendikalar bilinçsiz bir şekilde üye yapıyor. Mesele sadece üye yapmak değil, işçilere bir bilinç de kazandırmak gerekiyor. İşçilerin bugün sendikal mücadeleyle iyi bir ücret almaları sorunu çözmeyecek. Biz işçilerin de kurtuluşumuz için bilinçlenmemiz gerekiyor” dedi.

 

“Sendikalı Olunca İşten Atılmamanın Tek Çaresi Güçlü Bir Örgütlenme”

Liman İş Sendikası Şube Sekreteri Mevlüt Karagöz ise liman iş kolundaki örgütlenmeye ilişkin verilere ve sorunlara değinerek başladığı sözlerine platformda 20 farklı sendika şubesinin bir araya gelmesinin önemli bir adım olduğunu belirterek, sendikaların iyi bir çalışmayla ilerleyerek konfederasyonları da harekete geçirmesi gerektiğini söyledi.

Sendikal örgütlenme yapmaya çalıştıklarında pek çok işçinin işten atılma korkusuyla sendikaya üye olmaktan korktuğunu belirten Karagöz, “Bir işçinin sendikaya üye olduğunda işten atılmaması için yapılacak tek bir şey vardır o da işçilerin birlikte hareket ettikleri güçlü bir örgütlenmedir” dedi.

 

“İşçiler Tabanda Örgütlenmeli Sendikalar İşçilerin Kararlarını Esas Almalı”

Maltepe Belediyesi İşçisi ve Genel İş Sendikası 2 Nolu Şube İşyeri Temsilcisi Ali Sönmez, sözlerine Maltepe Belediyesi işçilerinin geçtiğimiz ay yaşanan 9 günlük eylem süreci ve mücadele deneyimini aktararak sözlerine başladı.

İşçilerin sendikalarda örgütlenirken tepeden bir örgütlenmeyle değil, işyerlerinde tabandan komiteler oluşturarak örgütlenmesi gerektiğini vurguladı. İşçilerin geleceğininin işverenlerin iki dudağı arasından çıkacak bu kararlara karşı ancak komiteler şeklinde örgütlenerek güçlü bir mücadele verebileceklerini belirten Sönmez, işçilerin önünde asgari ücretin belirlenmesi, vergi adaletinin sağlanması, TİS görüşmeleri, kıdem tazminatının kaldırılması gibi çok önemli konularda mücadele süreci olduğuna dikkat çekti. Bu süreçte işçilerin işyerlerinde oluşturdukları komitelerde aldıkları kararların sendikalar tarafından esas alınarak buna göre bir mücadele mücadele yürütmeleri halinde kazanım sağlayabileceklerini belirtti.

“Vergi Oranı İçin Değil Vergi Yükünün İşçinin Sırtından Kalkması İçin Mücadele Edelim”

Belediye İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube Başkan Yardımcısı Savaş Doğan ise işçilerin bir ‘Asgari Ücret’ belirleme politikasına alıştırıldığına dikkat çekerek, bunu egemenler değil belirleyen biz olmalıyız. Bugün sadece bizim ücretlerimiz üzerinden vergiler kesilerek haklarımız gasp edilmiyor. Tarım politikalarında, üretim politikalarında, ithalatta da yine yük işçilerin sırtına bindiriliyor” dedi. Tarımsal üretimin giderek yok olduğunu ve bir çok ürünün ithal edildiğini ve bunun da yine işçilerden kesilen vergilerle yapıldığını ifade etti.

“Vergide Adalet” talebine de değinen Doğan, işçilerden ne kadar vergi kesileceği konusunda değil, işçiden vergi yükünün kaldırılması yönünde bir mücadele verilmesi gerektiğini vurguladı. Doğan 2013 yılında Avcılar Belediyesi işçilerinin işten atılma ve verdikleri mücadele sonucunda işe geri dönüş sürecine ilişkin deneyimlerini de aktardı.

 

“İşçi Temsilcileri Bilinçlenmeli Ve Bunu Fabrikalara Taşmalı”

Deriteks üyesi ÇBS işçisi ise platformun çalışmalarının ete kemiğe bürünmesi gerektiğini ve bu toplantılara daha fazla işçinin katılması gerektiğini vurguladı. İşçilerin sendikaya üye olmaktan çekindiğine ilişkin konuşmalara da değinen işçi, “İşçiler sendikaya üye olmaktan korkuyor, çünkü sendikaların kendilerine sahip çıkmadıklarını görüyorlar” dedi.

Fabrikalarda bilinçli bir çalışma yapıldığında kazanımlar sağlanabildiğini ifade eden işçi, sendika temsilcilerinin ve işçilerin bilinçlenmek ve bilgi birikimlerini arttırmak için çaba göstermeleri gerektiğini ve bunu tüm fabrikalardaki işçilere taşımaları gerektiğini vurguladı.

 

“Ancak Tabandan Örgütlenerek Sendikal Bürokrasiyi Aşabiliriz”

Bir tersane işçisi ise öncelikle işçilerin intiharlarına, iş cinayetlerine dikkat çekerek sözlerine başladı. İşçilerin, işsizlikten, borçlarından, yoksulluktan dolayı ama en cok da umutsuzluktan dolayı intihar ettiklerini vurguladı.

İşçilerin haklarını giderek daha fazla gasp edildiğini belirten tersane işçisi 16 büyük grevin yasaklandığını, kıdem tazminatının kaldırılmaya çalışıldığını, vergi yükünün giderek arttırıldığını belirterek, “Sendikalar ‘Kıdem Tazminatı kırmızı çizgimiz’ diyor öyleyse buna göre bir pratik adımlar atılması gerekiyor’ dedi.

Platformun bu toplantısının önemli olduğunu, işçilerin tabandan örgütlenmesi gerektiğini ve sendikal bürokrasiyi de ancak bu şekilde aşabileceklerini belirtti. İşçilerin bir araya gelebileceği bu tür toplantıların işçi havzalarında yapılmasının da önemli olduğunu ifade etti.

 

“İşçiler Komitelerini Oluşturarak Sendikal Bürokrasiyi Aşabilir”

Ataşehir Belediyesi İşçisi ve Genel İş Sendikası Şube Yöneticisi Aliekber Erarslan, bir kaç ay önce yine bu salonda 21 iş kolundan işçilerin bir araya gelerek işçilerin işyerlerinde, mahallelerinde ve yaşamın her alanında komitelerde örgütlenmeleri gerektiği yönünde karar aldıklarını bu toplantıdan çıkan kararlar doğrultusunda İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komiteleri olarak çalışmalarını yürüttüklerini aktardı.

“Ülkede iktidarlar, bakanlar, belediye yönetimleri değişiyor, ama işçilerin, ezilen halkların yoksulluğu değişmiyor. Bunu değiştirebilmemiz için her alanda komitelerde örgütlenmemiz ve tüm iş kollarından işçiler bir araya gelerek mücadele etmeliyiz” dedi.

Ataşehir Belediyesi’nde Genel İş Sendikası Anadolu Yakası 1 Nolu Şube’de örgütlü olduklarını fakat Ataşehir Belediyesi yönetiminin bu şube yönetimini istemediğini ve sendika genel merkezinin de bu doğrultuda olağanüstü genel kurul kararı aldığını aktardı.

Sendikaların genel merkezlerinin işçilerin tabandan örgütlenmesini, komiteler oluşturmasını istemediğini ifade eden Erarslan, yine Genel İş Şubesi’nde örgütlü olan Maltepe Belediyesi işçilerinin örgütlenmesine ve geçen ay yaşadıkları eylem sürecine değinerek, buradaki öncü işçi arkadaşların çabalarıyla komiteler oluşturuldu ve bu komiteler sayesinde eylem sürecinde işçilerin kararları doğrultusunda bir anlaşmanın sağlandığını aktardı.

 

“Genel Merkez Hangi İşçi Hangi Örgütten Araştırması Yapıyor”

Genel İş Sendikası genel merkezinin belediye işçilerinin komiteler şeklinde örgütlenmesini istemediğini ve buna karşılık olarak “hangi işçi hangi örgütten” araştırması yaptığını aktardı.

İşçilerin haklarını koruyabilmeleri için mutlaka bir adım ileriye gitmeyi hedeflemeleri gerektiğini bunun da ancak tabandaki işçilerin komitelerini oluşturarak mümkün olabileceğini belirterek sözlerini tamamladı.

Harbiş Sendikası Şube Yöneticisi Murat Yalçınkaya ise sözlerine ülkenin ekonomik ve politik sürecine işçi sınıfının mücadele deneyimlerine değinerek ve Harbiş Sendikası olarak yaşadıkları mücadele ve eylem deneyimlerini aktararak başladı. Platformun önemli bir adım olduğunu ifade eden Yalçınkaya işçi sınıfının tarihte yer alan pek çok deneyimi olduğunu ve bunlardan dersler çıkararak birlikte mücadele ederek ve gerektiğinde bedeller ödeyerek kazanımlar sağlayabileceğini belirtti.

 

“İşçiler Tabandan Örgütlenip Karar Alırsa Genel Merkez Kabul Etmek Zorunda”

İstanbul İşçi Sendikaları eski dönem sözcüsü Levent Okuyucu da, geçmişteki örgütlenme ve eylem deneyimlerini aktararak sözlerine başladı. ‘Örgütlü işyerlerinden örgütsüz işyerlerine’ şiarıyla örgütlenme çalışmaları yürüttüklerini ve komiteler oluşturduklarını aktaran Okuyucu, eğer işyerlerinde işçiler komitelerini oluşturup kararlar alırlarsa genel merkezlerin bu kararları kabul etmeme gibi bir tavrının olamayacağını belirtti.

Asgari ücretin belirlenmesi, vergide adalet, kıdem tazminatı, TİS görüşmeleri konularında işçilerin güçlü bir mücadele yürütmesi gerektiğini ifade edaen Okuyucu bu konuda konfederasyonların sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Platformun çalışmalarına başlamasının konfederasyonların asgari ücret görüşmelerinde birlikte hareket etme kararında olumlu bir etkisi olduğunu düşündüğünü belirten Okuyucu, bunu takip etmeleri gerektiğini zorluklarla karşılaşıldığında ise karamsarlığa kapılmadan mücadeleyi büyütme çabasını sürdürmek gerektiğini belirtti.

 

“İşçiler Sendikaların Eylemlerini Sorguluyor”

Bakırköy Belediyesi İşçisi ve Belediye İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube İşyeri Temsilcisi Sercan Mersin ise Asgari Ücret tanımı ve belirlenmesindeki süreçlere değinerek, üç konfederasyonun asgari ücret görüşmelerinde ortak hareket etme kararını takip edeceklerini belirtti.

Asgari ücret ve vergi dilimlerine değinen Mersin, asgari ücretin sadece masada belirlenmediğini belirterek “Asgari ücret aynı zamanda işçilerin alanlardaki mücadelesiyle belirleniyor. Bu asgari ücret görüşmelerinde belirleyici olmak için güçlü ve etkili eylemler yapmak gerekiyor” dedi.

Asgari ücret, vergi oranları, kıdem tazminatı gibi konularda sendikaların basın açıklamaları yaptığını fakat bunların yeterli olmadığını ve işçilerin de bunu “Sendikalar bu açıklamalarla işçilerin öfkesini soğutmayı mı amaçlıyor” şeklinde sorgulamakta olduklarını belirtti.

Asgari ücretin bir işçinin yaşaması için yeterli olmadığını belirterek geçtiğimiz yıllar ile bugünkü asgari ücretten kesilen vergileri ve alım gücünü karşılaştıran Mersin, siyasilerin asgari ücretin 2020 lira olmasıyla övündüklerini fakat bu ücretin bir işçinin insan onuruna yaraşır bir yaşamı sağlamaktan uzak olduğuna vurgu yaptı.

 

“Sonuç Bildirgesi Yol Haritamız Olacak”

Son olarak ise Liman İş Sendikası Şube Başkanı Sinan Ceviz, toplantı boyunca kürsüde söz alan işçilerin dile getirdikleri sorunları, bunlara ilişkin çözüm önerilerini maddeler halinde özetledi. Divande yer alanlara da bu maddelerde eksiklik olup olmadığını sordu ve onaylarıın aldı. Etkinlik işçilerin dile getirdikleri sorunlar ve çözüm önerilerinin bir sonuç bildirgesi şeklinde düzenlenerek işçilere ulaştırılacağını ve platform tarafından da bir deklarasyonla kamuoyuna duyurulacağı ve bunun yürütülecek mücadelenin bir yol haritası olacağını belirtilerek ve katılımcılara teşekkür edilerek sonlandırıldı.