Dünyanın “kapitalist başkentine” bir haller oluyor. Geçmişte çokça büyük eylemlere tanık oldu ABD. Dünya sokaklarının büyük karnavalına işaret fişeği olan Seattle’ı gördük, Occupy ve %99 hareketini gördük. Ferguson’daki gibi ırkçı karşıtı büyük ayaklanmaları gördük, “Black Lives Matter”ı gördük. Devlet aygıtın bütün gözeneklerine sinmiş olan ırkçılıkla dişe diş mücadele hareketlerini gördük. New Orleans yağmalarına tanık olduk.
Bütün işaretler bu emperyalist devin karnında büyüyen çelişkilerin artık önlenemez çatışmalara dönmekte olduğunu gösteriyordu. Yukarda bir kısmını saydığımız olaylar bu çatışmaların yüzeye vuranlarıydı. Artık çatışmalar tabana yayılma eğilimi gösteriyor.
Bu seçim kampanyası tüm dünyayı kana ve savaşa bulama konusunda yarışan iki birbirinden kötü adayı ileri sürmekle aslında durumun vahametini açık ediyordu. Seçim sonrası dışardaki kan dökücülük iyice hızlandı. NATO’nun genişlemeye devam etmesi, Ukrayna başta tüm Doğu Avrupa’da atılan adımlar, çatışma bölgelerine dolu dizgin dalış... canavarın karnındaki gerilim ve çatışmaların sınırlar ötesine yansımasıydı. Nihayetinde dünyayı savaşa sürükleyen bu şartlar, içerde yarı örtük sürmekte olan savaşı gizleyemedi. ABD sık sık sokak olaylarıyla, isyan ve ayaklanmalarla, politik suikastlerle sarsılmaya başladı. En sonu ırkçı-faşist güçlerle anti-faşist güçler sokaklarda boy ölçüşmeye başladı.
ABD’nin Virginia eyaleti Charlottesville şehrinde faşistler eylem yaptı. “Sağı birleştirin” sloganının hakim olduğu eylemde “beyaz ırkın üstünlüğü”nü savunan faşistler silahlarla ve meşalelerle katıldı.
Anti-faşistlerin de sokağa çıkmasıyla çatışmalar başladı. Anti-faşistlerin kortejinin üzerine araç süren faşistler bir kişinin ölmesine ve çok sayıda kişinin de yaralanmasına sebep oldu.
2 gün süren faşist eylemlerde Virginia valisi olağanüstü hal ilan etti. Dünyanın pek çok bölgesinde bizzat savaşta olan, Venezuela’da sosyalist hükümete darbe yapmaya çalışan, KDHC’yi yıkım savaşıyla yok etmeyi planlayan, Rusya-Çin ittifakına yönelik askeri serüvenlerin önünü açan bu “demokratik” ülkenin kendi içinde olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalması ne yaman çelişki! Söylendiği gibi savaşlar ve devrimler aynı maddi koşulların sonuçlarıdır. Birini yaratan şartların diğerine kapıları kapatmasını beklemek safdillik olur. Dünyayı yıkım savaşın ateşine atanların devrim ateşiyle arınmaları hiç de uzak değil!