6 Eylül günü 95 yaşında hayata gözlerini yuman Zimbabwe eski devlet başkanı Robert Mugabe, daha toprağa verilmeden karalama kampanyası başladı.

Uzunca süredir sermaye ideologları tarihi yeniden yazmaya koyuldu. Halktan, emekten yana ne kadar değer varsa ayaklar altına alındı, açık saldırıya uğradı. Mugabe de saldırıya uğrayanlar arasındaydı. Burjuva basın onu bir "tiran", bir "diktatör", "akıl sağlığını yitirmiş" biri, "halkını açlığa mahkum etmiş bir lider" vb olarak damgaladı.

Peki Mugabe'nin bu kadar öfkeyi üzerine çekmesine neden olan neydi?

Mugabe, '60'lı yıllarda Afrika Kıtası'nda Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'ne önderlik etmiş, Marksizm-Leninizm'den esinlenen, sosyalist ülkeler ile her zaman iyi ilişkiler içinde olmuş liderlerden biriydi.

Öğretmen okulundan mezun olduktan sonra 1960'da bağımsızlık yanlısı (o yıllarda Zimbabwe İngiltere'nin sömürgesi olan, çoğunluğu beyazlardan oluşan Rodezya'ya bağlıydı) Ulusal Demokratik Parti (NDP)'ye giren Mugabe, 1961 yılında bu partinin kapatılması üzerine ZAPU (Zimbabwe Afrika Halkının Birliği)'nun kurulmasına önayak oluyor. ZAPU'nun liderliğini Joshua Nkomo yapıyor ve ZAPU, ulusal bağımsızlık için gerilla mücadelesi veren bir örgüt. Mugabe bu örgüt içinde ırkçı Rodezya Hükümeti'ne karşı savaşıyor.

1963 yılında Nkomo ile aralarında oluşan fikir ayrılıkları yüzünden Mugabe, ZAPU ile yollarını ayırıyor; ZANU (Zimbabwe Afrikalı Ulusal Birliği)'yu kuruyor. ZANU daha sonra ZANU-PF (ZANU- Halk Cephesi) oluyor. (Aslında ZAPU'yu da ZANU'yu da oluşturanlar, Zimbabwe'nin topraksız köylüleriydi. Zaten 1985 yılında tekrar birleşiyorlar). 1964'te ZAPU ve ZANU yasaklanıyor ve kapatılıyor. Mugabe, Rodezya sömürge hükümeti tarafından tutuklanıyor. 10 yıl zindanda kalıyor; 1974'te özgürlüğüne kavuşuyor, ancak koşullar gereği bir süre Zambia ve Mozambik'te sürgünde kalıyor. Mugabe bu yıllar boyunca uluslararası sosyalist hareketle de sıkı ilişkiler geliştiriyor.

1980 yılında Zimbabwe bağımsızlığını kazanıyor. Yıllar sonra ülkesine dönen Mugabe, ülkesinin ilk başbakanı oluyor. Hızla çalışmaya başlıyor ve sağlık, eğitim ve tarım alanında ülkesini ciddi anlamda kalkındırıyor. Mugabe, bu yıllarda aynı zamanda radikal bir toprak dağıtım programı uyguluyor ve halkın elinden alınmış topraklarına yeniden kavuşmasını sağlıyor. Bunun için gerektiğinde zora başvurmaktan çekinmiyor. Sermayenin ona en yoğun saldırı gerekçelerinden biridir toprakların yeniden dağıtımı meselesi. 1987 yılında yapılan seçimlerde devlet başkanı oluyor. 1990, 1996, 2002, 2008 ve 2013 seçimlerinden başarılı çıkıyor ve yeniden devlet başkanı seçiliyor.

İngiliz başbakanı Tony Blair ve ABD başkanı G.W. Bush (Dubya) zamanında, 2002 yılından başlayarak Zimbabwe'ye yaptırımlar uygulanıyor. Zimbabwe halkı, devlet başkanlarıyla birlikte bu zor dönemi metanetle atlatmayı başarıyor.

Mugabe, ırkçı-ayrımcı rejime karşı çıktığı, halkın kendi topraklarına yeniden sahip olmasını sağladığı ve emperyalizme kafa tuttuğu için dünyadaki emperyalist-kapitalist devletlerin tepkisini üzerine çekiyor; hakkında karalama kampanyaları ve itibarsızlaştırma çabaları sürdürülüyor.

Mugabe, 2017 yılında bir askeri darbeyle devriliyor ve ev hapsine alınıyor. Öldüğü tarihe kadar da ev hapsinde tutuluyor.

Robert Mugabe, eksiğiyle fazlasıyla Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nde her zaman önemli bir yer edinmiş bir kişidir. Bu yönüyle de her zaman saygıyla anılmayı hak etmiş bir liderdir. Eminiz ki, Zimbabwe'nin yoksul emekçi halkı da bizler gibi düşünecek ve bu tarihi liderlerine her zaman sahip çıkacaklardır.