ABD, Suriye’de yaşadığı ağır yenilginin etkisiyle daha da çöken hegemonyasını kurtarabilmek için Ortadoğu’da ve Latin Amerika’da 3.Dünya Savaşı’nı boyutlandıran adımlar atıyor. Venezuela’yı açık işgalle tehdit eden ABD emperyalizmi, deyim yerindeyse “uyuyan hücreler”i uyandırıyor; uzun süredir çözümsüz bekleyen bir çok konuyu yeniden gündeme getirerek, adeta daha büyük bir savaşı kaşıyor.
Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul eden kararnameyi imzalamasından sonra Trump, bu kez de 1967’den beri İsrail’in işgali altında olan Golan Tepeleri’ne el atmış bulunuyor. 21 Mart’ta attığı bir tweetle “52 yılın ardından ABD için İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımanın zamanının geldiğini” duyurdu ve 25 Mart’ta da Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu ile yaptığı görüşmede de “Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini ABD’nin resmen tanıdığını” ilan eden başkanlık kararını resmen imzaladı. Ardından, arkasına aralarında Netenyahu’nun da olduğu katiller sürüsünü alarak basına poz verdi.
Bilindiği gibi Golan Tepeleri, Haziran 1967’de Arap-İsrail Savaşı sonrası İsrail tarafından işgal edilmişti. Suriye’nin güneybatısı ile Filistin’in kuzeydoğusunda bulunan bu yerleşim bölgesi stratejik bir özelliğe sahip. Suriye Golanı diye bilinen bu yerden İsrail işgali sonucu 130 bin Suriyeli evlerini terk etmeye, göçe zorlanmıştı(aradan geçen sürede bu sayı yarım milyonu buldu). Boşalan yerlerde siyonist yerleşim bölgeleri kurulmuş, Quenistra şehri, 344 köy ve tarım alanları tamamen tahrip edilmiş buralara askeri üsler vb kurulmuştu. İsrail, bununla da kalmamış, 14 Aralık 1981’de Suriye Golanı’nı ilhak ettiğini duyurmuştu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu karardan üç gün sonra 17 Aralık’ta toplanarak aldığı 497 sayılı kararla bunu kabul edilemez bulduğunu ilan etmişti. Buna rağmen bugüne kadar Suriye Golanı İsrail’in işgali ve ilhakı altında kalmaya, Suriye’nin de kendi toprağı olan bu yerdeki İsrail ilhakına son verme kararlılığı devam edegelmişti.
ABD’nin aldığı son kararla çalınan minareye kılıf uydurma çabaları tescillenmiş oluyor. BMGK Suriye’nin çağrısı ile olağanüstü toplandı ve ABD haricindeki 14 üye işgal altındaki bölgenin İsrail toprağı olmadığı konusundaki görüşünü yineledi. Dünyanın bir çok yerindeki ülkeler de bu görüşü destekledi. Rusya, ABD’nin kararının provokatif olduğunu söyleyerek tutumunu ortaya koydu. İran da benzeri yönde bir açıklama yaptı. Küba da kararı sert bir dille kınadı.
Başını ABD’nin çektiği emperyalist-kapitalist sistemin sıçramalı çöküşü her yeni olayla birlikte bir kez daha kendini gösteriyor. ABD’nin Golan Tepeleri konusunda almış olduğu karar da bunu engellemek şöyle dursun, daha da perçinlemekten öte bir anlam taşımayacaktır. ABD’nin savaş kışkırtıcılığı, onunla birlikte müttefiklerini de çöküşten kurtaramayacaktır.