Devrimden sonra Küba Komünist Partisi’nin merkezi yayın organı olan gazeteye adını vereceği Granma adında bozuk bir yat ile çıkılan yolculuk ile başladı Küba devriminin tarihi. Meksika’dan yola çıkıldığında 82 kişi, Küba topraklarında 12’ye düştü. Bu 12 kişi arasındaydı Che, Fidel, Raul ve Camilo. Che tüm dünyanın ilgi ve hayranlıkla baktığı bir kahraman olarak tanındı; Fidel ve Raul Castro kardeşler Che’nin ardından Küba’da sosyalizmi yeşertmek için verdikleri mücadeleyle. Peki Camilo? Küba denince belki çoğu insanın aklına gelmeyen, ya da tanımadığı bir isim, ölümünden sonra Che’nin oğluna verdiği ismin babası: Comandante Camilo Cienfuegos.
Gerilla mücadelesinden tanıdığımız Camilo, Havana’da San Alejandro Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğrenim görürken, parasızlık yüzünden öğrenimine ara verdi. 1948 yılından itibaren politik gösterilere katılmaya başladı. Devrimci bir öğrenci hayatı geçiren Camilo, 1954 yılında Fulgencio Batista iktidarına karşı mücadele eden öğrenci grupları arasında yer aldı. Küba bağımsızlık savaşı önderlerinden Antoni Maceo'nun anıldığı bir gösteride polisin saldırısı üzerine kolundan yaralanan Camilo o günleri şöyle anımsayacaktı:
“Beni öğrenci kliniğine taşıdılar. Orada hayatımın en derin duygularından birini yaşadım. Orada yüzden çok insan bir araya gelmiş bina girişinde toplanmışlardı. Beni havaya kaldırdıklarında alkışlar ve tezahüratlarla eşlik ediyorlardı. Ve öyle bir duyguya kapıldım ki, neredeyse ağlayacaktım. Ve bağırdım: ‘Viva Cuba!’ Şundan kesinlikle emindim, ne pahasına olursa olsun Küba özgür olmalıydı.”
Polis tarafından takip edildiğini anlayıp ABD'ye gidecek, oradan sınır dışı edilince de Meksika'ya geçecekti. Meksika’da bütün hayatını değiştirecek olan adamla, Küba'ya çıkartma yapmak üzere hazırlık yapan Fidel Castro ile tanışacak, Granma yatıyla beraber yola çıkan 82 gerilladan birisi olacaktı.
Gerisini zaten biliyorsunuz. 1956’nın Aralık ayında 82 gerillanın Batista kuvvetleriyle girdiği çatışmayı, 12 gerillanın sağ kalmasını, yıllar içinde koca bir devrim ordusuna dönüşümünü ve gerilla savaşının zorlu yıllarını...
Sierra Maestra Dağlarına varabilen 12 kişiden biri olan Camilo, bağlı bulunduğu müfrezenin komutanı olan Arjantinli devrimci önder Ernesto Che Guevara ile dostluğunu geliştirecek ve silahlı mücadelesini sürdürecektir. 1958 yılında Fidel tarafından komutanlığa atanan Camilo özellikle Yaguajay şehrinin alınmasındaki askeri başarısıyla hatırlanacaktır.
Öğrenci eylemleriyle başlayıp, 26 yaşında devrimi görüp zaferi tadan Comandante Camilo Cienfuegos, 28 Ekim 1959’da devrimin üzerinden henüz 1 yıl bile geçmemişken, pilot Luciano Fariñas ve asker Félix Rodríguez ile küçük bir Cessna marka uçağa Camagüey Havalanı’ndan binmiş, Havana’ya doğru yola çıkmıştı. Uçak Havana’ya asla ulaşamadı. Tüm Küba uçağı bulmak için seferber oldu ancak tüm çabalara rağmen ne Camilo ve yoldaşları ne de uçak bulunabildi.
Fidel Castro’nun arama çalışmalarının başarısız olduğunu duyurmasından 3 gün sonra Cardenas halkı, şehrin merkezinde Céspedes Caddesi boyunca Ernesto Che Guevara’nın ‘halka koşulsuz sadık biri’ olarak tanımladığı Camilo’nun anısına, kıyı şeridine doğru yürüdüler. İçlerinde Gençlik Devriyesi’nin ve 26 Temmuz Gazilerinin de olduğu belediyenin bando takımı bu yürüyüşün başını çektiler. Sayısız çiçek buketi taşıyan bir donanma gemisinden alınan çiçekler halk tarafından koya bırakıldı. Devrimin kadın liderlerinden Celia Sánchez, uçağın kaybolduğu gün olan 28 Ekim’de Camilo için denize çiçek atılmasının gelenekleştirilmesini önerdi. O günden beri her 28 Ekim’de Küba halkı “Camilo için bir çiçek!” diyerek buketlerini okyanusa bırakmaya başladı.
Camilo’nun ölümünden yalnızca 8 yıl sonra Che, hep hayalini kurduğu özgür Latin Amerika için gidip gerilla mücadelesini başlattığı Bolivya’da CIA ve Bolivya Ordusu tarafından yakalandı. Ertesi gün, 9 Ekim’de bir köy okulunda katledildi.
Küba Halkı devrimin 8. senesinde ikinci kahramanını da yitirmenin acısıyla baş başa kaldı. İki liderin de ölüm tarihlerinin Ekim ayında olması sebebiyle, sosyalist Küba her Ekim ayının 8 ile 28’i arasını devrimin kahramanları Ernesto Che Guevara ile Camilo Cienfuegos’u anarak geçiriyor.
Bayraklar yarıya iniyor, okullarda, anıtlarda, müzelerde, kısaca Küba’nın dört bir yanında Che ile Camilo konuşuluyor. Çocuklar ellerinde kahramanlarının fotoğraflarıyla yürüyor. Ve okyanusa bir çiçek bırakıyor.
Eğer yolunuz bir gün Küba’ya düşerse, Devrim Meydanı’nda Camilo’nun bakanlık binasına işlenen rölyefi önünde durup, 27 yıllık hayatına bir devrim sığdırmış bu devrimciye selam vermeden geçmeyin.