Museo De La Revolucion... Yakın tarihimize damgasını vuran ve devrim düşlerimize ilham olan Küba'daki Devrim Müzesi...
Devrim Müzesi "Eski Havana" denilen ve şehrin kalbinin attığı yerde 3 katlı tarihi bir bina... Devrim öncesinde de Başkanlık Sarayı imiş.
Yüksek kubbeleri olan bu tarihi binada bizi ilk karşılayan Jose Marti nin heykeli. 1800’lerin sonunda yaşamış olan ve Küba Devriminin öncüsü olarak görülen Jose Marti’nin resim ve heykelleri Che’ninkinden daha fazla ve yaygın. Ve ilk iş çantalarımızı emanete bırakıyoruz. Burada XRay cihazları ve arama dedektörleri yok. O yüzden bir markete girdiğinizde ya da burada olduğu gibi müzeye girerken çantanızı emanete bırakıyorsunuz ve çıkışta da alışveriş poşetinizi kontrol ettiriyorsunuz. İlk anda ne oluyor diye irkilseniz de ülkenizde adım başı XRay ve arama noktalarından geçtiğinizi hatırlayınca gülüyorsunuz.
Tersten başlıyoruz dolaşmaya, 3. kattan. Koridorda ilk karşımıza çıkan Granma’yı temsil eden bir yat maketi. Ve zamanda yolculuk edercesine üzerinde Hugo Chavez ve Fidel Castro’nun resimleri... Fidel’in gözleri dikkatimizi çekiyor. Tablolarda Fidel’in gözbebeklerinden yansıyan Küba’yı ve devrimi görüyoruz. Granma yatından inen gerillaları görüyoruz. Bu katta Küba ve Che ye ilişkin hediyelik eşyalar da var.
Bir alt kat kat Küba Devriminin mimarlarına ayrılmış. Che, Camillo, Vilma, Celia, Frank Pais ve daha niceleri... Yaşam öyküleri, hakkında yazılanlar, Che’nin Fidel’e son mektubu... Ve devrime katılan gerillaların kullandığı eşyalar; Che’nin gitarı, botları, medikal aletleri, radyo, gerilla kıyafetleri, yemek araç gereçleri, savaş planları, kroki ve haritalar, daktilo, içine mesaj yerleştirilen oyuncak bebekler, bildiri silah gizlenen etekler vb... Fotoğraflar, tablolar... Ve yağlıboya büyük bir resim.... Fidel kitlelerin önünde ve dev bir başlık atılmış: Huye Batista... Yani "Batista Kaçtı!"
Hayal gücü işbaşında... Gözünüzün önünde devimimiz sonrası canlanıyor. Benzeri başlığı biz atabilecek miyiz? Bu salonda neleri sergileyeceğiz? Duvarlarda kimler olacak? Ya da Che’nin gitarının yerini ne alacak? Dolaşırken hayal kurmadan edemiyor insan... Denizler, enternasyonal savaşçılarımız, Taylan ve Sinanlar...
Ve yönetim salonu... Uzun yılar çeşitli başkanlara ve toplantılara ev sahipliği yapan salonlar... Çatışmalarda kullanılan top, silah ve bombalar... Fidel’in kepi, heykeller, portreler...
Bahçeye çıktığımızda Granma Yatı'nı görüyoruz, emektar "büyükanne"yi... Küba Devriminin ateşini yakan 82 kişiyi kıyıya taşıyan yat... Ve savaş uçakları, bomba parçaları... Ve Fidel in yaktığı devrim ateşi...
Müzede yer alan tarih sadece Küba devrimine ilişkin değil. 1800’lerin sonlarından itibaren verilen bağımsızlık mücadelesinde yer alan devrimciler ve ABD’nin saldırıları, karşı-devrimci faaliyetler vb. de bu devrimin bir parçası. Bu, bitmeyen bir devrim...
Hala süren bir devrimi dört duvara sığdırmak mümkün mü? Sokaklarda yaşayana huzuru barışı anlatmaya yeter mi? Devrim en çok sokaklarda yaşanıyor Küba’da. Tarihte veya eski fotoğraflarda değil. Sokaklardaki rahat ve huzur, insanlarındaki mutluluk ve dingin sakinlik, coşku ve neşe...
Evet, devrim dediğimiz de tam olarak bu olsa gerek...