Sosyalist Kore... Son aylarda emperyalistlerin hedefindeki uzakdoğuda bir yarımada... Daha doğrusu yarımadanın yarısı... Neydi Sosyalist Kore'yi -tam adıyla söyleyecek olursak Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni- emperyalist saldırganlığın hedefi haline getiren şey?

İlk olarak elbette sosyalist olması. Kore Yarımadasındaki Japon işgalini bahane eden ABD, Türkiye'nin de aralarında olduğu NATO ülkeleriyle beraber buraya girse de, Kim İl Sung önderliğinde Kore İşçi Partisi'nin yürüttüğü halk savaşı ile 1948'de yarımadanın kuzeyinde sosyalist bir devlet kuruldu. Emperyalistlerin elini çekmediği yarımadada yıllar süren savaşlarda başkent PyongYang'ın tamamı yıkıldı, yok edildi. Yarımada, 38. paralelden ikiye ayrıldı ve kuzeyde Sosyalist Kore ile güneyde ABD üslerinin bulunduğu kapitalist bir Kore Cumhuriyeti kuruldu. Ancak yarımadanın iki yakasında tek halk olarak yaşamış Korelilerin birlikte yaşam özlemi bitmedi.

İlk yıllarından bu yana savaşla, yıkımla, sel ve felaketlerle savaşarak, emperyalist dünyanın ablukasına rağmen sosyalizmden ödün vermeyerek “kendine yetebilen” bir ülke olarak varlığını korudu. Dünyanın hakkında en az şey bilinen ve en kapalı ülkesi olarak tanınan ülkeyi dünyanın gündeminde tutan ise nükleer füzeleri oldu.

Dünyanın Stalingrad'dan sonra gördüğü en büyük yıkımı yaşamış bir halk, açlıkla, yoklukla beraber varolanı da paylaşarak dünyaya kafa tutabilecek bir güç haline geldi. Hegemonyaya kafa tutan ve gerektiğinde onu yok edebilecek bir gücün varlığı elbette emperyalizm için büyük bir tehditti.

Varlığını sürdürebilmek için yeni savaşlar çıkarmaktan çekinmeyen emperyalistlerin dönem dönem yaptığı tehditler, Trump'ın ABD yönetimine gelmesiyle daha da arttı. KDHC'ye nükleer silahsızlanma çağrıları yapılıp saldırgan tehditler yağdırılırken, Kuzey ve Güney Kore arasında görüşmeler başladı. Spor müsabakalarına ortak takım çıkarma, müzik gruplarının ziyaretleri derken, Kim Jong Un ve Mon Jae İn tarafsız bölgede görüştü. Hemen ardından da KDHC, görüşmelerde anlaştıkları gibi, nükleer denemelerini yaptığı Punggye-ri tesislerini dünya basının gözü önünde yok etti...

Önceki yazılarımızda yaşanan süreçlere değinmiştik. Nükleer denemelerin durdurulmasının ardından Kim Yong Chol,ABD'de Dışişleri Bakanı Pompei ile görüşürken Rusya'dan Sergey Lavrov'un KDHC Dışişleri Bakanı ile görüşmesi, Putin-Kim görüşmesinin ayarlanması ve iki Kore'nin, kurulan “Birleştirme Bakanlığı” aracılığıyla görüşmeleri...

Ve Donald Trump'ın her ne kadar “görüşmenin olmayacağını” söylese de, bu yaşanan gelişmeler üzerine, belirlenmiş olan yer ve tarihte zirveye geleceğini açıklaması...

Tarihi bir buluşma idi. Kimileri bu görüşmeyi, Sosyalist Kore'nin emperyalizme boyun eğmesi olarak nitelendirse de, gelişmeleri takip edenler açısından bakıldığında, sosyalizmin emperyalizme diz çöktürmesinden başka bir şey değildi. Onca hamasi nutuğa rağmen “emperyalist dünyanın lideri” Trump,12 Haziran günü Singapur'a geldi.

Ve Kore Savaşı'ndan bu yana ilk kez bir ABD Başkanı ile Kuzey Kore Devlet Başkanı görüşmüş oldu. 38 dakika süren ikili görüşmede, taraflar bir anlaşma imzaladı, ancak anlaşmanın ayrıntıları henüz açıklanmadı. Amerika nükleer silahsızlanmanın kalıcı olmasını talep ederken, KDHC ekonomik ambargonun gevşetilmesini istiyor. İmzalanan metinle birlikte, ABD Dışişleri Bakanı ile Kuzey Koreli bir yetkili yeni işbirliğinin detaylarını belirlemek için müzakerelere başlayacak. Güney Kore'de bulunan ABD askeri yığınağı için ABD, “Askeri kapasitelerimizi bugün azaltmayacağız. Bir noktadan sonra evet, ama henüz değil” diyerek yançizdi. Bununla birlikte, Güney Kore ile ortak askeri tatbikatlara son vereceklerini açıkladı.

Trump, Washington'a döner dönmez bir açıklama yaparak, "Artık Kuzey Kore bir nükleer tehdit değil. Şimdi herkes kendini daha güvende hissedebilir. Kuzey Kore bizim için artık en büyük ve en tehlikeli problem değil” dedi.

KDHC basını da Trump'ın verdiği tavizleri Pyongyang için bir kazanım olarak nitelendirerek, görüşme için "yüzyılın toplantısı" dedi. Bu arada, Kuzey Kore'de tutuklu ABD vatandaşları serbest bırakılarak evlerine gönderildi.

-Buraya birkaç not daha ekleyelim: Trump'ın görüşmeler boyunca Kim'e yapmaya çalıştığı “samimi” yaklaşımlar, Kim'in olanca ciddiyetiyle geri durmasıyla karşılandı. Trump evine döndüğünde, Kim konuşurken halkının pür dikkat onu dinlediğini,kendisinin de Amerikalılar tarafından böyle dinlenmek istediğinden yakınıyordu...

Görüşmelerin ardından BMGK nezdinde girişimde bulunan Rusya, Kuzey Kore’ye yönelik ekonomik yaptırımların aşamalı olarak kaldırılması çağrısı yaptı. Çin Halk Cumhuriyeti de yaptırımların aşamalı olarak kaldırılmasını istedi.

Ancak ABD yönetimi ekonomik yaptırımların kaldırılması için, Kuzey Kore’nin nükleerden arınmaya yönelik gerçekçi ilerlemeler sağlamasının beklenmesinde ısrarcı.

Zaman, devrimin lehine işlemeye devam ediyor. Emperyalist kapitalist sistemin içinde olduğu bunalım, yaşadığı çelişkiler, sosyalizmi daha güçlü bir alternatif olarak öne çıkarıyor. Çok da uzun olmayan bir gelecekte, Kore Yarımadasının bütününün kızıl bayraklarla donatılacağını göreceğimizden Kim Jong Un gibi eminiz.