Nakba… Büyük Felaket Günü… 1948’in 15 Mayısında bir milyona yakın Filistinlinin topraklarından göç etmek zorunda bırakıldığı gün… Önce toprak satın alarak, sonra da saldırı ve katliamlarla işgal edilerek yerleşilen topraklarda, Ortadoğu halklarının kalbine hançer gibi saplanan bir karşı devrim merkezinin devlet ilan edilmesinin yıldönümü…

Emperyalist devletlerin desteği ile kuruluşunu ilan eden İsrail, Filistin’in 500’den fazla köyünü işgal ederek, her geçen yıl topraklarını genişletti; 1967’de yaşanan 6 Gün Savaşları’nın ardından da Filistin’in Golan Tepeleri, başkenti Doğu Kudüs, Batı Şeria’nın bir bölümü İsrail tarafından işgal edildi. 1980’de ise İsrail Kudüs’ün tamamını başkent ilan etse de, BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmedi.

Aralık 2017’de ABD “Kudüs İsrail’in başkentidir” dedi; 30 Mart’ta da büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını duyurdu. BMGK buna itiraz etse de, dün (14 Mayıs) ABD büyükelçiliğinin Kudüs’te açılışı yapıldı.

Nakba ile aynı tarihe getirilen açılış, bir provokasyondan başka bir şey değildi. Filistin halkının bu harekete yanıtı, Toprak Günü’nde (30 Mart) 67’den beri evlerine geri dönebilmek için sakladıkları anahtarları ile Gazze sınırına başlattıkları “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” oldu. Sınır etrafına kurdukları çadırlarla, her Cuma günü genci yaşlısı, kadını çocuğu ile Gazze sınırına yürüyen Filistinlileri Siyonist İsrail’in eli kanlı orduları keskin nişancılarla karşıladı. Lastikler yakarak dumanlarıyla keskin nişancıları kör eden Filistinliler her hafta katliama rağmen “Ev”lerine yürümeye devam etti. Dün ABD büyükelçiliği açılışında yapılan yürüyüşle birlikte, katledilen Filistinlilerin sayısı 100’ü aştı.

Nakba’nın 70. yıldönümünde karşımıza çıkan manzara, ardı ardına İsrail ile ticari anlaşmalar yapan, fabrikalar açan, onlara NATO ve OECD’in kapılarını açan, diğer taraftan Filistin için timsah gözyaşları döken, 3 günlük yas ilan eden bir dinci faşist iktidar… Ankara’daki İsrail Büyükelçisinin belirsiz bir süreliğine ülkesine gitmesini istese de, yaptıkları ticari anlaşmaların mürekkebi kurumadı…

Filistin halkı, gerçek dostlarının Cuma hutbelerinde ya da ekranlarda gözyaşı dökenler değil, yanlarında olup onlarla birlikte omuz omuza savaşan, kanlarını birlikte toprağa döken devrimciler olduğunu biliyor. Gönderdikleri yardım gemileri için milyonlarca tazminatı cebe indirenlerin değil, Denizlerden Teğmen Alilere, Filistin halkı için kanını dökenlerin kendi dostları olduğunu biliyor.

Nehirden Denize Özgür Filistin

Savra Savra Hatta Nasr