Bugün Küba’da devlet başkanlığı seçimi vardı. Sosyalist Küba’nın yeni devlet başkanı, Küba Komünist Partisi’nin tek aday gösterdiği Miguel Díaz-Canel.
Miguel Díaz-Canel devrimden sonra doğan, “yeni kuşak” bir Kübalı. Ve Küba Devlet Başkanları arasında Küba Devrimi’ne katılmamış olan ilk devlet başkanı.
Ve devrimden bu yana ilk kez Küba’nın liderliğinde bir Castro yok. Bu, düşmanlarını sevindirmiş ya da cesaretlendirmiş olsa da, Miguel Díaz-Canel şu sözleriyle dostlarına cesaret, düşmanlarına gözdağı vermeyi ihmal etmedi: “Bu sorumluluğu tüm devrimcilerin Fidel ve Raúl'a sadık kalacağı inancıyla üstleniyorum. Burada Devrim'in çalışmasını yok sayan veya yok eden bir geçiş için yer yoktur. Korkmadan ve geri çekilmeden ilerlemeye devam edeceğiz; egemenliğimizden, bağımsızlığımızdan, kalkınma programlarından vazgeçmeyeceğiz. Cehalet ya da kötü niyet yoluyla bizim taahhüdümüzden şüphe duyanlara, Devrimin devam ettiğini ve devam edeceğini söylemeliyiz. Dünya, devrimin gerillalarıyla sona erdiği yanlış mesajını aldı.”
Evet, devrim devam ediyor. Küba, dünya emekçi halklarına umut olmaya devam ediyor. Küba, yeni lideriyle yönetiminin daha güçlendiğini, gençleştiğini vurguluyor. Ve devrimin kendileriyle sona ermediğini, yeni kuşaklarla da sürdüğünü anlatıyor.
Küba’nın yeni devlet başkanı 57 yaşında bir devrimci. Elektrik mühendisliği eğitimi aldı ve 20’li yaşlarda siyasi hayatına başladı. 30’larının başında Genç Komünistler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı olmuştu. 2013’te de Küba’nın Devlet Başkanı Yardımcısı oldu.