Hindistan'da “Sağlıklı Bir İş-Yaşam Dengesi Her Çalışanın Hakkıdır” diyen yaklaşık 700 teknoloji çalışanı, 9 Mart günü Hindistan'ın bilişim merkezi Bangalore'da iş kanunlarının uygulanması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve ‘Bağlantıyı Kesme Hakkı’nın düzenlenmesi için bir protesto eylemi düzenledi.
Öfkeli teknoloji işçileri, bilişim devi Narayana Murthy'nin “70 saatlik çalışma haftası” çağrısının yazılı olduğu karton portresini ateşe verdi, “Biz işçileriz, biz aleviz!” sloganları attı. Teknoloji işçileri, “Sağlıklı Bir İş-Yaşam Dengesi Her Çalışanın Hakkıdır” diyerek, hükümetten sektörün muaf tutulduğu iş kanunlarını uygulamasını, işten sonra bağlantıyı kesme hakkını kanunlaştırmasını ve çalışma saatlerini düzenlemesini talep ediyor.
Çalışanların anlattıklarına göre BT sektörünün CEO’ları, “günde 14 saat çalışmak için lobi” yapıyor. Kağıt üzerinde çalışma saati günde dokuz saat ancak neredeyse 12 saat çalışıyorlar. Eve gittiklerinde de mesai bitmiyor, patronlar telefonla arayarak çalışmaları isteniyor. Fazla mesai ücretleri ödenmemesine rağmen çalışanlar, işsizlik korkusuyla bu ücretsiz çalışmayı reddedemiyorlar. İşçiler, “Teknolojiden anlamayan” üst düzey yönetici sınıfın, kendilerinin deneyim ve becerilerine değer vermediğini, tek istediklerinin kar etmek olduğunu söylüyor. Bu nedenle yüksek maaşla çalışan kıdemli çalışanların sayısını azaltılıyor.
8-9 saatlik çalışma efsane haline gelirken, Hindistan'daki teknoloji çalışanlarının %50'sinden fazlası haftada ortalama 52,5 saat çalışıyor. WHO ve ILO’nun raporlarına göre, uzun çalışma saatleri her yıl küresel çapta yüz binlerce kişinin ölümüne neden oluyor.
Hindistanlı milyarder işadamlarından Narayana Murthy, 2023'ün sonlarında 70 saatlik bir çalışma haftası için çağrı yapmıştı. Hükümet bu yönde adımlar atsa da, protestolar ve sendikanın sürekli kampanyaları nedeniyle geri adım atmak zorunda kalmıştı. Ocak 2025'te CEO’lardan S.N. Subrahmanyan, Murthy'yi geride bırakarak yedi günlük bir çalışma haftasında 90 saat çalışma istedi. Kapitalistler çalışanların gözlerinin içine bakarak: “Pazar günleri çalışmanızı sağlayamadığım için üzgünüm. Evde oturarak ne yapıyorsunuz? Karınıza ne kadar süre bakabilirsiniz? Ofise git ve çalışmaya başla.” dahi diyebiliyorlar.
Çalışanlar ise buna “Bize utanmadan ailemizle ve sevdiklerimizle vakit geçirmenin bir israf olduğunu söylüyorlar... Bunun yerine, cüzdanlarını şişirmek ve ölmek için Cumartesi ve Pazar günleri [bile] çalışmalıyız.” diye cevap veriyor.
Haydarabad Üniversitesi tarafından kısa süre önce yayınlanan bir çalışma, ankete katılan tüm BT çalışanlarının yaklaşık %85'inin, uzun saatler boyunca hareketsiz çalışma ve yüksek stresle de bağlantılı olan Metabolik Disfonksiyonla İlişkili Yağlı Karaciğer Hastalığından muzdarip olduğunu ortaya koyuyor.
İşçilerin örgütlü olduğu sendika da “İş-yaşam dengesi hakkı... yaşam hakkımızla çok yakından bağlantılıdır” diyor ve insan olarak değil, kâr makinelerinin tek kullanımlık dişlileri olarak görülmelerinden şikayetçi oluyor.
Bir Microsoft çalışanı, duruma “Bizler sadece kurumsal köleler değiliz. Tüm toplumun işleyişinin ayrılmaz bir parçasıyız,” diye karşılık veriyor. “Bizim sayemizde, ödemelerin telefona birkaç dokunuşla yapılabildiği, sorunsuz işleyen bir bankacılık sistemi var”.
Teknoloji çalışanları eğer örgütlenir ve eylemde birleşirlerse, büyük şirketleri ve hükümetleri “diz çökmeye” zorlamak için tek yapmaları gereken “dizüstü bilgisayarı kapatıp uyumak” olacaktır.