12 Ocak Pazar günü, Berlin'de geleneksel #LLLDemo (Luxemburg, Liebknecht, Lenin) yürüyüşü vardı.
Alman işçi sınıfının komünist önderleri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht, Spartakist Devrimin başarısızlığa uğraması sonrası 1919'da profaşist "freikorp" çetelerince katledildi. Alman emperyalist burjuvazisi için komünist önderlerin fiziki imhası ve "komünist tehdit"in ortadan kaldırılması, temel öncelikti. Liderlerin öldürülmesiyle komünist hareketin de ortadan kalkacağını sandılar. Ama Alman devrimci proletaryası ve Komünist Parti, yere her serildiğinde daha da güçlenerek ayağa kalktı!
Alman emperyalizmine karşı parlamentoda proletaryanın korkusuz temsilcisi Liebknecht, "gerçek düşman içeride" şiarıyla, tutuklanma pahasına savaş bütçesine karşı oy kullanırken, "devrimin dağ kartalı" Rosa, Alman proletaryasının yürüyeceği devrimci yolu aydınlatan çalışmaları ile "Vardım, Varım, Varolacağım" diye haykırıyordu.
Bu yiğit devrim önderlerinin savaşkan çığlığı, bir asır sonra bile Berlin'de, Alman emperyalizminin başkentinde yankılanmaya devam ediyor!
Katledilişlerinin 106. yılında, Rosa'nın ve Karl'ın savaş şiarlarını bayraklarına yazanlar, Lenin, Liebknecht ve Luxemburg'lu flamalarla, meydan okuyan pankartlarıyla Berlin Frankfurter Tor'da bir araya geldiler. Sabah 09.00'a doğru toplanmaya başladı göstericiler. Daha o saatte Alman emperyalizminin polisleri ilk gözaltılara başlamıştı bile. Saat 10.00’a doğru yürüyüş kolları oluşturuldu.
Eylemcilerin çok büyük bölümü gençlerden oluşuyordu. Emperyalist dünyanın "komünizm öldü", "komünist ideolojiyi savunanlar sadece dinozorlar" vb. sayıklamalarına en güzel yanıt, tam da gençlerin bu militan ve kitlesel katılımı idi. Üstelik de emperyalist Avrupa'nın bu en güçlü ülkesinin başkentinde!..
Filistin bayrakları ve Filistin'e destek sloganları, artık bütün dünyadaki devrimci hareketin temel özelliklerinden biri olarak, ön plandaydı. Filistin Devrimi, tüm dünyada, ama özellikle Avrupa'da ve emperyalist merkezlerde, antikapitalist ve antiemperyalist hareketin temel kaldıraçlarından biri. Bu seneki LLLDemo, bu gerçeğin altını bir kez daha çizdi.
Militan genç kitle, yalnızca Filistin'i değil, Rojava'yı ve Kürdistan'ı savunan pankartlar açıyor ve sloganlarla inletiyordu ortalığı: "Filistin ve Kürdistan'a Özgürlük", "Çok Yaşa Rojava, Çok Yaşa Filistin"... Üstelik bu sloganları atan, Filistin ve Kürdistan bayrakları taşıyanlar Alman gençleriydi!
Eylem alanında Türkiye ve Kürdistanlı devrimciler de alabildiğine kitlesel idi. Bu haliyle Alman devrimci hareketinin hatırı sayılır bir kısmını Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimci örgütler teşkil ediyordu. Varlıklarıyla Alman devrimci hareketine güç ve dinamizm katıyorlardı. Leninistler Almanca "Şimdi Devrim Zamanı" yazan pankartları ve parti bayraklarıyla yer almışlardı gösteride. Keza Filistin korteji de coşku ve militanlığı ile dikkat çekiyordu.
Frankfurter Tor'dan (Frankfurt Kapısı) anıt mezarlığa kadar olan mesafe yaklaşık 4,5-5 kilometre. Yürüyüş, polisin engellemeleri, yer yer saldırıları nedeniyle çok uzun sürdü. Polis özellikle Filistin ve Rojava'ya destek pankart, bayrak ve sloganlarının yoğun olarak bulunduğu militan gençlerin oluşturduğu bölümü hedef aldı. Sık sık bu bölümün önünü kesmeye çalıştı. Yürüyüş kolunu buradan ayırmaya kalktı.
Rastlantı bu ya, Leninistlerin de aralarında bulunduğu bu yürüyüş kolu, KKE (Yunanistan KP) ve TKP ikilisinin hemen arkasındaydı. Alman polisi araya girdiğinde KKE-TKP sosyal-reformistleriyle devrimcilerin bulunduğu kesim arasındaki fark görülmeye değer idi. KKE-TKP tarafı barış içinde, huzur dolu bir dinginlik yaşar ve koşar adım arayı açarken, Dünya Antiemperyalist Platformu'nun da temsil edildiği devrimcilerin olduğu yürüyüş kolu, polislerle kıyasıya bir mücadele içine girmiş bulunuyordu!
Burada polis göz yaşartıcı spreylerle saldırdı, devrimci gençlerden koparabildiklerini gözaltına aldı. Devrimci gençler yürüyüş kolunun yan tarafında tuttukları pankartların ardına duvar gibi dizildiler ve polislerin araya girmek için yaptıkları tüm saldırıları püskürttüler.
Yer yer engellenen, saldırılara uğrayan, her defasında polisi geri püskürten yürüyüş kolu, yaklaşık 3 saatin ardından anıt mezara ulaştı. "Ölülerimiz Yolumuzu Aydınlatıyor" yazan anıt, karanfillerle donatıldı. Polisler tüm eylemi görüntülüyorlardı. Özellikle polisle çatışan, aralarında Leninistlerin de yer aldığı devrimcileri hedefliyorlardı. Eylem sonrası tek yakalayabildikleri göstericileri bu şekilde gözaltına aldılar ve birkaç saat içinde serbest bırakmak zorunda kaldılar.
Bu seneki LLLDemo, tüm dünyada yükselen devrimci durumun ve küresel iç savaşın bir yansıması olarak, alabildiğine coşkulu ve kitleseldi. Dünya devrimi dalgasının, bulduğu her fırsatta emperyalist kaleleri dövmeye devam ettiğinin somut göstergesiydi.