Maden ve enerji şirketlerine sınırsız imtiyaz getirecek Torba Yasa'nın geri çekilmesi talebiyle çevre ve demokratik kitle örgütleri eylem yaptı.

Enerji şirketlerine ayrıcalıklar tanıyan "Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" isimli yeni torba yasanın iptali talebiyle birçok kentte çevre örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla eylemler yapıldı.

İstanbul'da Kadıköy'deki Karaköy-Eminönü İskelesi'nde basın açıklaması yapıldı. Eylemde "Yaşam Hakkı Torbaya Sığmaz" yazılı pankart ve "Torba Yasayı Geri Çek", "Kazdağları'ndan Ünye'ye Yaşamı Savunuyoruz", "Şirketleri Değil Yaşamı Savun" yazılı dövizler taşındı.

Açıklamada sık sık “Ormanlar Nehirler Sermaye Değiller!”, “Yaşam Hakkı Torbaya Sığmaz!”, “Direne Direne Kazanacağız!”, “Torba Yasa Geri Çekilsin!” sloganları atıldı.

Basın açıklamasını okuyan Figen Küçüksezer, yürütülen kampanyalar sonucunda tüm canlıların yaşam hakkına saldırı anlamı taşıyan ve Türkiye'nin dört bir yanındaki ekolojik yıkımları daimi hale getirecek olan torba yasanın TBMM komisyonlarında tartışılması sürecinde 2 maddede kötünün iyisi denebilecek değişiklikler yapıldığını, fakat diğer yandan ise teklifin ilk halinde bulunmayan daha olumsuz bir düzenlemenin, teklif metnine eklendiğine dikkat çekti.

Bu sürecin de doğa ve yaşamı savunanların birlikte ve daha etkili bir şekilde seslerini yükselttiğinde sonuç alabilidiklerini gösterdiğini söyleyen Küçüksezer, "O yüzden bugün Türkiye'nin birçok şehrinde bu eş zamanlı basın açıklamasını yaparak meclise bir mesaj vermek istiyoruz: ​ Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için Torba Yasayı geri çek! Çünkü doğada ahenkli bir şekilde varlıklarını sürdüren canlıların yaşam hakkı torba yasaya sığmaz" dedi.

Bu yasa teklifinin aslında sadece özel sektör kurumlarının faaliyetlerini daha hızlı, kolay ve denetimlere takılmadan yapabilmelerini sağlamak amacını taşıdığını vurgulayan Küçiksezer, "Biz ise enerji demokrasisini, sosyal adaleti ve doğanın haklarını gözeten ve uygulamaya geçiren politikaların bir an önce kanunlaştırılmasını talep ediyoruz" dedi. ​

Enerji gereksinimi ve tüketimi sorgulanmadan, gerekliymiş gibi sunularak faaliyete sokulan HES'lerden geriye tükenmiş ormanlar, vadiler, köyler kaldığını, doğayla uyumlu ve sağlıklı bir toplumsal yaşamın, ekolojik prensiplerle inşa edilebileceğini ifade eden Küçüksezer, bunun için ​ tek eksiğin toplumsal iradenin siyasetin gündemine yansıması olduğunu vurguladı.

Küçüksezer sözlerini "Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız Covid-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu nedenle hep birlikte sesleniyoruz, duyun bizi, duyun ve bizlerle birlikte haykırın: Yaşam hakkı torbaya sığmaz!" dedi. Son bir yılda kitlesel karşı koyuşlara rağmen maden ve enerji şirketlerinin çıkarları uğruna Türkiye’de doğa katliamlarına devam edildiğini belirten Küçüksezer mecliste görüşülen kanun teklifinin onaylanması halinde yaşanacakları ise şöyle aktardı:

* Asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak, maden şirketlerine ceza indirimleri uygulanacak.

* Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek.

* Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek.

* Enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları mevcut durumda zaten çoğunlukla kötüye kullanılan ‘kamu yararı kararı’ bile olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek.

* Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için, şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek.

* Orman ve tarım atıklarının, atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan maddelerin ve belediye çöpünün yakılmasıyla elde edilen enerji ‘yenilenebilir’ sayılacak ve şirketler teşviklerden yararlanacak. ​Bununla birlikte, halihazırda Avrupa’nın dağ gibi çöp yığınlarıyla boğuşan Türkiye, özellikle lastik atıkların boca edildiği, dünyanın atık imha depolarından biri haline gelecek. Havaya salınacak zehirli kimyasallar geri dönülmez şekilde halk sağlığı sorunlarına neden olacak... 

* ​Kanunda tüketicilere düşük maliyetli enerji sağlama sözü verilse de enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamakla birlikte ​kayıp-kaçak bedellerinin hukuksuz bir şekilde tüketicilere yüklenmesine devam edilecek.”

Eylem şirketlerin değil halkın yararına enerji politikaları için verilen mücadelenin süreceği belirtilerek sloganlarla bitirildi.