Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi'nde 1 Mayıs ve geçen hafta yaşanan yemekten zehirlemeye ilişkin çalışma yapmak isteyen SES Bakırköy Şubesi üyelerine Başhekim ise "Siz teröristsiniz" diyerek güvenlik ve polis zoruyla hastaneden...
Sendikalı oldukları için işten atılan ve direniş sırasında iki kez jandarma saldırısıyla gözaltına alınan ve haklarında dava açılan Agrobay Seracılık işçilerine açılan dava Bergama'da görüldü. Hakimin daha önce işçilere Agrobay Seracılık'a...
İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası şantiyesinde İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş'in üyelerinin gasp edilen hakları için şantiyede yaptıkları eyleme bugün de polis saldırarak işçilerin ve sendika yöneticilerini gözaltına aldı.
ABD’li üniversitelerin başını çektiği üniversite öğrencileri, soykırıma maruz kalan Filistin halkıyla dayanışmak ve üniversitelerinin İsrail’le ekonomik ve akademik ilişkilerine son verilmesi için günlerdir eylemde. Columbia Üniversitesiyle...
23 Nisan'da İstanbul, Ankara ve Urfa'da gözaltına alınan 9 gazeteci savcılık ifadeleri için adliyelere getirildi.
Çorlu'da 25 kişinin can verdiği tren kazası davasında karar çıktı. Dönemin TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl, Levent Meriçli'ye taksirle ölüme sebebiyetten 9 yıl 2 ay, Mümin Karasu'ya 17 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
1 Mayıs yaklaşırken sendikaların 1 Mayıs çalışmaları ve çağrıları da yoğun bir biçimde devam ediyor.
Özel Evrim Okulları'nda öğretmenlik yaparken sendikal nedenle işten çıkarılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali'nin açtığı işe iade davası İstanbul 11. İş Mahkemesi'nde bugün görüldü. Şahitlerin tümünün dinlenmesi...
“İnsanlık onuru için Ermeni Soykırımı ile yüzleşelim, faşizmle hesaplaşalım” diyen HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan 1915 yılının Ermeni halkımıza karşı soykırımının başlangıç tarihi olduğunu söyledi. HBDH’ın açıklaması şöyle:
İHD İstanbul Şubesi, "Ermeni soykırımı tanı, af dile, tazmin et" diyerek Ermeni soykırımının 109. yılında bir basın toplantısı düzenledi.
Çıraklık okulları diye bildiğimiz ama çocuk işçiliğinin yasallaştırılmasından başka bir şey olmayan Mesleki Eğitim Merkezi / MESEM adlı proje 2022 yılında MEB tarafından başlatıldı.
HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan günü bir açıklama yayınlayarak Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik saldırıları protesto etti.
Davul zurna çalarak ilan ettiler işgal saldırısının gelişini. Bilinen, görülen bir olguydu bu. Hakan Fidan, İbrahim Kalın mekik dokuyup durdular bölgede. Daha seçimlerden önce cümle cihana duyurdular.
Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda eylem yaparak çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına son verilmesi için mücadele çağrısı yaptı.
2024 1 Mayıs’ı yaklaşırken İstanbul’un işçi, emekçi bölgelerinde, kent meydanlarında 1 Mayıs çalışmaları hız kazanmış durumda.
8 yıldır ödenmeyen tazminatları için Soma’dan Ankara’ya yürüyüş başlatan maden işçilerinin eylemi defalarca polis saldırısına uğramış, defalarca engellenmişti.
En son Manisa’nın Kırkağaç İlçesi’nde bekletilen işçiler, eylemlerinin 18.gününde İzmir’de yaşanan deprem sonrası aralarından seçtikleri bir grup işçiyi deprem bölgesindeki kazı çalışmalarına katılmak için İzmir’e gönderdiler.
Bağımsız Maden İş yaptığı açıklamada “Biz mücadeleye devam ediyoruz; bir grup arkadaşımız da oraya yardıma gitti” dedi ve arkadaşlarının enkaz bölgesine ulaştığını ve arama-kurtarma çalışmasına başladıklarını belirtti.
Bu değeri hiçbir şeyle ölçülemeyecek soylu bir davranıştır. Somalı maden işçileri, Che’nin “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” sözüne uygun davranmışlardır. Onlar bu davranışlarıyla karşısında oldukları ve mücadele ettikleri sistemin temsilcilerinden ne kadar farklı bir yerde durduklarını tüm dünyaya göstermişlerdir.
Burjuva partilerin temsilcileri de bölgeye akın ettiler elbette; ama onların dertleri farklı. Onlar şov peşindeler! Günah çıkarma derdindeler! Birbirleri ardına bölgeye giderek, en zor zamanlarında halkın yanında olduklarını göstermeye çalışıyorlar. İlk arz-ı endam edenlerden biri Tarım ve Orman Bakanı! Ama dayanışma ne kadar ezilenlerin inceliği ise, dayanışma içinde olduğunu gösterme çabası da bir o kadar egemenlerin kabalığı, nobranlığı oluyor. Bakan'ın görevlinin elinden telsizi çekip alarak enkaz altındakilerle adeta talimat verircesine konuşması, bunun en sırıtmış halidir!
Ne yapıyorlar giden bakanlar, parti liderleri ya da devlet erkanı? Hiçbirşey! Sadece konuşuyor, sözler veriyor; her depremde yaptıkları gibi ne kadar üzgün olduklarını dile getiriyorlar! Sonrası? Yok. Deprem ya da başka bir doğal felaket yoksulları vurmaya, onları öldürmeye devam ediyor. Yine onların evine ateş düşüyor; yine onlar acılarıyla başbaşa kalıyor. Yine aynı dayanaksız yapılarda yaşamaya devam ediyorlar! Yine göz göre göre ölümün kucağına atılanlar onlar oluyor. Yine “takdir-i ilahi” denilerek avutulanlar işçiler, emekçiler, yoksul insanlar oluyor!
Ve işte bu karanlık tabloda maden işçilerinin kendi dertlerini bir yana bırakarak depremden zarar görmüş insanların yanına koşmaları yüreklere biraz olsun su serpiyor! Geleceği kuracak olan bir sınıfın evlatlarının bu tutumu diğerlerinin tersine milyonların yüreğinde en büyük minnettarlık duygularının köksalmasına neden oluyor.
Bu, gelecekte kurulacak olan sosyalist dünyanın bugünden kendisini gösteren dayanışma ruhudur! Yukarıdan aşağıya gelen değil, halkın arasında filizlenen, gönüllü bir çabadır. Felaketin hemen ardından sosyal medya üzerinden başlatılan dayanışma çağrıları da bunun bir göstergesidir. Şov yapmadan, iş yapıyorum diye caka satmadan, herhangi bir getiri, rant kaygısı gütmeden insanların yardımına koşmak, ancak “kolektif hayat”tan yana olanların yapacağı bir şeydir.
İzmir’deki depremle bir kez daha açığa çıkan gerçeklik budur.