Bundan 70 sene kadar önce Güney Amerika'da iki genç arkadaş bir motosiklet gezisine çıkar. Kalpleri baştan başa insan sevgisiyle dolu iki insan ve bu gezinin sonunu göremeyen Rozinante isimli ihtiyarca bir motosiklet.
İşte bu iki genç yolcunun yolu, bu gezinin ortalarında bir yerinde bir su birikintisi hatta bir şehrin ortasında bir yerde bir adayla kesişir. Fakat, bu adacık ölüme terk edilen cüzzam hastalarıyla doludur ve dahası bu iki yolcu bilerek, isteyerek, planlayarak oraya gitmişlerdir. Evet “cüzzamlılar” adasına, üstelik kimse onlarla temas etmesin, kimseye dokunmasınlar diye orada ölüme terk edilenlerin gidip ellerini sıktılar. Ve onları muayene ettiler. Biz bu hikayeyi yıllar ve yıllar sonra duyduk. Hem de o adacıkta ölüme terk edilen ama hayatta kalanlardan bir kaçının ağzından. İşte o hayatta kalanlar, o olaydan elli-altmış yıl sonra bile, o anları anlatırlarken gözleri dolu dolu oluyordu. “Onlar bizim elimizi sıktı, kimse bize yaklaşmak dahi istemezken bizi muayene ettiler ve bizimle tokalaştılar.” Cüzzam hastaları olanları bu cümlelerle anlatmıştı. Dünyaya bir insanlık dersi veren ve bizimde her defasında göğsümüzü gere gere anlattığımız bu öykünün kahramanlarından birinin ismi Doktor Ernesto Guavera diğeri de devrimden sonra Küba Sağlık Bakanlığına bağlı bir enstitüde yaşamının sonuna kadar çalışan ve bugün muazzam bir işler başaran Küba tıbbının öncülerinden biri olan Alberto Granado idi.
Bilindiği gibi doktor Guavera bu geziden kısa bir süre sonra Küba devrimine katıldı ve sadece devrimin liderlerinden biri olmakla yetinmedi. Gerek bu devrim için gerekse de diğer yaptığı tüm görevlerden, eylemlerden dolayı kendisi dünya devrimci hareketlerinin ölümsüz komutanlarından birine dönüşmüş, ya da bu rütbeyle onurlandırılmıştır. Ancak konumuz yoldaş Che'nin hayatı olmadığı için sadece bu kısa değinmeyle sınırlı kalacağız.
Şu an kapitalizmin en acımasız yüzlerinden birine tanık oluyoruz. Covid 19; sistemin milyonların hayatını nasıl gözden çıkardığını adeta televizyonlardan naklen izliyoruz. Doktorlar, eczacılar, hemşireler ve tüm diğer sağlık emekçileri insanları kurtarmak için çırpınsa da esasen burjuvazi milyonları çoktan “cüzzamlılar adasına” atmış ve onlarla her türlü teması kesmekle yetinmiştir. Hava alanları, limanlar ve sınır kapıları bir biri ardına kapatıldı ve Covid 19 taşıyanların hiç biri kabul edilmiyor. Kabul edilenleri de yetersiz solunum cihazı ilaç ve hastaneden başka her şeye benzeyen karantina noktaları bekliyor. Bu kapkara tabloyu ve bu cellatlar paktını bozan tek ülkeyse Küba oldu. Evet Küba! “Cüzzamlıların” ellerini sıkan devrimcilerin ülkesi.
Şu an Covid 19 taşıyanlara kapılarını kapatmayan ve onları tedavi eden tek ülke Kübadır. Dahası kapitalist, karşı-devrimci ülkelerin sağır numarasına rağmen “Biz Covid 19 tedavi ederiz, garanti veriyoruz” diyen ve tüm dünya halklarınca sesi duyulan da Küba’dır.
Hiçbir ülke böylesine ciddi bir salgına rağmen hasta insanlara kapılarını açmamıştı. Bu onur Küba'nın olmuştur. Bir tek sağlık emekçilerinin ve bir tek yurttaşın dahi sağlığını riske atmadan bunu yapan Küba, bu yapısıyla dünyaya büyük bir insanlık dersi daha verirken biz komünistlere de büyük bir onuru yaşatmıştır. İşte bu bizim Küba'mızdır 70 yıllık ambargoya, binlerce ve binlerce irili ufaklı saldırıya, alçakça kuşatmalara ve emperyalist haydutluğa, komplolara rağmen, onca imkansızlığın ortasında şimdiye kadar dünyanın her yerinde sayısız insanı iyileştiren, abartısız bir dünya dolusu doktor yetiştiren, arasında, kanser ve Aids gibi ölümcül olanlarının da bulunduğu bir çok hastalığa karşı muhteşem başarılara imza atan devrimci Küba, yoldaş Küba; Fidel'in, Che'nin, Camillo'nun ve binlerce ölümsüz devrim neferinin Küba'sı şimdi ölüme terk edilen dünya emekçileri için göreve hazırız diyor. Bir ülke, bir sistem (sosyalizm) onurlu olduğunu daha nasıl gösterebilir ki. Teşekkürler Küba insanlık ve insanlığın gerçekleştireceği yeni devrimler adına; dünyanın her yerinde kalpleri sizinle bir atan yoldaşlarınız adına, insana verdiğin bu değer için, insana verdiğimiz büyük değeri gösterdiğiniz için; Her Biji Küba. Muchos Gracias Cuba!...
ABD bütün imkanlarının tamamına yakınını nükleer silahlar gibi silahlara harcarken ve bu gün vatandaşları en temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılmışken, İtalya Adre Doryan uçak gemisine milyarları yatırmışken ve İtalyan halkı şuan ölüme terk edilmişken, Fransız devleti Degol (uçak gemisi) ve onca savaş jetine dudak uçuklatan paraları harcamışken ve Fransızlar bugün ölümle pençeleşiyorken, bu “büyük” bu “kudretli” devletlerin hepsi emekçiler için üç kuruş bile harcamaya yanaşmazken işte Küba bu “devlerin” yapmadığını yapıyor ve önce insan diyor.
Başka, önce insan diyen sahtekarlar da var tabi. Almanya, Avrupa'nın en “zengin” devleti halkın %70'ni gözden çıkarırcasına “Covid 19 herkese bulaşacak” diyor. Bunun ölüm fetvasından ne farkı var? İngiltere'yse “hani üstünde güneş batmadığı” iddia edilen bu karanlıklar içindeki ülke işi “doğal seyrine” bırakıyor (çok sonradan tedbir almaya başlamış gibi yaptıysa da durum değişmiyor) “Doğalına” bırakmak tüm yaşlı ve bedenen zayıf insanları gözden çıkarmakla tam tamına aynı anlamı taşıyor. Bu tam anlamıyla bir devlet katliamıdır. Bu sorun devletlerin tamamı “önce insan!” derken riyakarca davranıyor onların tek önceliği var; “önce para, önce kar!”Bu gün Küba hariç tüm devletler insanları Covid 19 insafına bırakmıştır (bir noktada Çin'i bunun dışında tutarak söylüyoruz) Almanya’da tüm önlemler hem geç alındı, hem üstün körü ve hem de halkı değil, devleti, kapitalist sistemi kurtarma amacını taşıyor. Bu nedenle hepsi gerçekleri emekçilerden saklıyor ve hepsi ellerinden geldiğince az insana Covid 19 testini yapıyor. Şu an bu devletler için bir test kiti bir insan hayatından daha değerli. Aksi de düşünülemezdi zaten bunların hiç biri varını yoğunu halkına hizmete adamaz. Hiç biri Küba'nın binde biri dahi olamaz.
Daha düne kadar Küba'ya gözlerini diken akbabalar, emperyalist kapitalist devletler için; “Küba sosyalizmi her an çökebilir”di ve Fidel'in ölümüyle bu iş biter”di. Şimdi ne diyorsunuz acaba bay burjuvalar siz ve sizin büyük aptallığınız. Şimdi sizin kapitalist devletçikleriniz mi, katliamcı yönetiminiz mi yoksa Küba mı çöküyor. Fidel için söylemiş olduğunuza gelince Che öldü mü ki Fidel de ölsün! Camilo öldü mü ki, bir devrimci daha ölsün. Bir devrimcinin gerçekten ölebileceğine inanmak için buna inananın zekadan tamamen yoksun olması şart!
Son olarak; Devrimci Küba bir kez daha insanlık için ve insanlığı bekleyen güzel yarın için göreve hazır. Kapitalizm tüm imkanlara sahipken insanların ölmesine asla ciddi olarak mani olmayacaktır, olmuyor da. Küba ise bütün imkansızlıklara rağmen neleri neleri başarıyor. İnsanlığı artık sadece sosyalizm kurtarabilir ve devrimci Küba'nın söylediği de bu;
Çok Yaşasın Küba.
Kenan Kızıl