Sabahın ilk saatlerinden itibaren çeşitli sosyalist örgütler ve partiler, işçiler, mücadeleci sendikalar Taksim’e çıkmak için polisle kıyasıya kavga ediyor.
Buldukları her ara sokaktan Taksim’e yükleniyorlar. İşkenceli gözaltılara aldırmadan, ısrarla ve inatla yüzlerini Taksim’e dönmüş durumdalar. Taksim iradesi üstün geldi. Mücadelenin tüm onuru bu yiğit devrimci işçi ve emekçilere, genç kadın ve erkeklere... Selam olsun Taksim’i zaptetmek için cüret kuşanıp faşizmin üzerine yürüyenlere!
Önce tarihsel bir hatırlatma... Toplumsal belleğin canlı tutulmasında ve “Taksim iradesinin” belirgin hale gelmesinde oynadığımız rolü tekrar tekrar vurguluyoruz. Bu konuda gereksiz tevazu göstermeyeceğiz. 1992 sonrasında, çeyrek yüzyıl boyunca Taksim’i “1 Mayıs Alanı” olarak birleşik devrimin toplumsal güçlerinin belleğinde canlı tutan, sadece ve sadece Leninistler oldu. Bu tarihsel gerçekliğin altını bir kez daha çiziyoruz.
Şimdi gelelim bu 1 Mayıs’a... Daha Mart ayında, sosyalist çevrelerde ve devrimci işçiler arasında “Taksim’de güçlü bir 1 Mayıs” için çabalar yoğunlaştırılmış ve “2024 1 Mayısı’nı baskı ve saldırılara yanıt olması için, birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs’ı Taksim’de birlikte örgütlemek için tüm devrimci yapıları, sendika ve kitle örgütlerini, güçlerini birleştirmeye ve ortak davranmaya çağırıyoruz” sözleriyle sona eren ortak bir çağrı yayımlanmıştı.
Ardından bizim de içinde yer aldığımız 2024 1 Mayıs Taksim Platformu, “Taksim 1 Mayısını kitlesel, coşkulu ve mücadele ruhuna uygun örgütleyerek direnişi ve umudu büyütme” hedefiyle bizzat işçi ve emekçiler arasında, “sahada” ısrarlı bir çalışma yürüttü. Aynı zamanda DİSK ve KESK ile görüşmeler yaptı. Ama DİSK, tarihsel “CHP yancılığı”na devam ederek, devrimcilerden ayrı, “tek başına bu süreci Valilik ve İçişleri Bakanı ile görüşmelerle, sadece CHP ile yürüttüğü ‘kulis faaliyetleri’ ile örgütlemeye çalış”tı.
Sonuçta DİSK, “Hedef Taksim, herhangi bir miting alanı başvurusu yapmayacağız” diyerek söylem düzeyinde Taksim çağrısı yapıyor görünse de, birlikte etkili bir 1 Mayıs örgütlenmesinden uzak durdu. Devrimci güçlerle arasına kalın çizgiler koymak için elinden gelen her şeyi yaptı.
KESK, onunla birlikte “Mücadeleci Sendikalar” ve bir dizi sosyalist çevre de Beşiktaş’ı toplanma merkezi olarak ilan etti. 2015’teki 1 Mayıs’a benzer bir görüntünün ortaya çıkacağı bekleniyordu. Dinci faşist iktidar ise, bu defa Beşiktaş’ta toplanmayı da engelleyecek önlemler almaya girişti.
Tam bu sırada Özgür Özel İçişleri Bakanı’na “kararınızı gözden geçirin” dedi. DİSK “Saraçhane’de toplanıyoruz” açıklaması yaptı. Arkası çorap söküğü gibi geldi. KESK, diğer sendikalar, DEM Parti ve bir dizi sosyalist çevre ve cümle sosyal reformizm rotayı Saraçhane’ye kırıverdi. Açıklamalar aynı minvaldeydi: “Hedef Taksim”!
Saraçhane Rezilliği
“Hedef Taksim”, toplanma alanı Saraçhane! Bir kez daha tuhaf bir şekilde Taksim’e sırt dönülerek Taksim’i hedefleme işine girişilmiş oldu böylece!
Bütün bunlar, ağızda hep aynı nahoş tadı bırakan rutin boş laflar olsa da, ne ilginçtir, bu oyuna katılmayı seven hatırı sayılı bir sosyalist çevre var! “Hedef Taksim” diye hamaset yapan CHP yancısı DİSK’in, bırakın Taksim’e yürümeyi, yüzünü o yana dönmekten bile sakınacağını cümle cihan biliyor. Ve her ne hikmetse nice kızıl bayraklar, o alanda dalgalanıyor! Yıllarca Abide-i Hürriyet’te “aynı düz yokuşta kovalanmak”tan bıkmayanlar, şimdi DİSK ile birlikte “muhalefetin yeni gözde mekanı” Saraçhane’de sırtları Taksim’e dönük “Hedef Taksim” diye tempo tutuyor!
Bakın bugün ne dedi Saraçhane’de İmamoğlu? “Saraçhane 5 yıldır hak arama merkezine döndü”! Birleşik devrimin toplumsal güçlerini burjuva muhalefetin, CHP’nin kuyruğuna takmaya çalışmak değil de nedir şimdi bu Saraçhane rezilliği!
Oyun öyle gizli saklı da değil. Açık, çok açık. Sözüm ona DİSK’in “miting alanı başvurusu yapmama” kararı vardı. CHP hamlesiyle birlikte anlamış olduk ki, Saraçhane “miting alanı” olarak belirlenmiş bile! 15 Temmuz’da Kılıçdaroğlu’nun Taksim mitingi ile yaptığını Özel-İmamoğlu CHP’si şimdi Saraçhane ile yapıyordu. Bu daha en başta belli olan bir durumdu. Buna rağmen DİSK’in ardından peş peşe “Saraçhane’de toplanıyoruz” açıklaması yaptı çok geniş bir kesim. Elbette “hedef Taksim”di!
Sonuçta sloganlar atıldı, bayraklar sallandı... DİSK ve KESK, “faaliyet (sahi bu ‘faaliyet’ ne faaliyeti??) tertip komitesinin kararıyla sonlandırılmıştır” açıklamasıyla noktayı koydu. “Hedef Taksim” meselesi artık bir başka bahara!..
Yuhalamalar, bağırıp çağırmalar... Oysa bu yuhalayanlar “Saraçhane’de toplanıyoruz, hedef Taksim” derken, “Saraçhane’de miting yapacağız” demiş olduklarını pekala biliyor olmalıydılar. Bilmeyen var idiyse, vay onların siyasal öngörüsüzlüğüne!
DİSK, adındaki “devrimci” nitelemesine yakın olduğu geçmiş dönemlerde de, TKP’nin “ulusal demokratik cephe” yaklaşımı gereği, CHP’ye yanlar, onun kuyruğuna takılmaya bakardı. Şimdilerde “o eski halinden eser yok” ise de, kuyrukçulukta ısrarı katlanmış vaziyette. Kuşkusuz bu meselede yalnız değil. Cümle sosyal reformistler ve onların ayak izlerine basarak ilerleyen oportünistler, CHP kuyrukçuluğunda DİSK’i yalnız bırakmıyorlar.
RTE’ye karşı, “Saray faşizmini geriletmek” adına cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde ısrarla nasıl CHP kuyrukçuluğu yapıldığı çok iyi biliniyor. O seçimlerde uğradıkları bozgun, oynadıkları uğursuz rolün emekçi kitlelerde yarattığı öfke nedeniyle, yerel seçimlerde bu kuyrukçu pozisyon aleni sürdürülemedi. Ama şimdi, hem de “yerel seçimlerdeki zaferin yarattığı moral üstünlük” ile kuyrukçuluğa kaldıkları yerden devam edebilirlerdi. Bu 1 Mayıs, bu kuyrukçuluğun çarpıcı bir örneği oldu.
“Taksim’de ısrar, devrimde ısrardır” şiarının nasıl bir tarihsel-güncel gerçekliğin ifadesi olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Saraçhane’de burjuva muhalefetin kuyruğuna takılarak devrime sırtını dönenlere inat, işkenceli gözaltılara rağmen Taksim’e yürüyen cüret, birleşik devrimimizin yüz akıdır, baş eğmez gücüdür.