Küçük burjuva konumdan hareket edenler, toplumsal doğaları gereği, kitlelerin hedefini, günlük kazanımlarla sınırlı tutarlar. Öyle ki, somut ekonomik ve politik kazanım, eylemlerde başarının tek ölçütü olur. Emeğin kurtuluşunu hedefleyen devrimci işçiler ve proleter devrimci parti, başka bir bakış açısı ortaya koyar. Proleter devrimci bakış, eylemlerin başarısını emekçilerin toplumsal kurtuluşuna itiş vermesi ve ateşlemesiyle ölçer.

Günlük somut kazanımlar bakış açısını aşmayanların siyasi alanda en ileri gittikleri nokta, muhalefet çizgisidir. Somut kazanımlar çizgisi izleyenlerin en klasik gerekçeleri, ülkenin verili ekonomik ve politik gerçekleridir. Bu, tüm reformistlerin yinelemeyi çok sevdikleri ve mücadeleyi burjuva sınırlar içinde tutmaya yarayan bir gerekçedir. Bunda, her dönem öylesine ısrar ettiler ki, bu yüzden hepsi kurulu düzene bağlandı.

Devrimci bir dönemde, devrimin güncellik kazandığı bir süreçte, somut gerçekler gerekçesiyle, devrimci görevlerden geri durmaktan daha geri bir tavır ve daha büyük bir çürümüşlük var mıdır? Bundan dolayı diyoruz ki, emekçiler, reformistlerin yanılsamalarından ve geriliklerinden özgür olarak davranırsa, hedeflerini gerçekleştirebilirler. Ezilen ve sömürülen halk yığınlarının lehine köklü ekonomik ve politik kazanımlar ve dönüşümler, iktidar halkın elindeyken gerçeklik kazanabilir.

Gerçekten, bu çevrelerin kapitalizmin çöküşünü, yıkılışını ortaya koyan ne bir teorileri var ne ciddi araştırmaları ne de çözümlemeleri. Bu konuda, Leninist Parti’den utanmazca aldıkları görüşleri saymazsak, teori adına, düşünce adına yaptıkları, şuradan buradan aktarmacılıktır. Ama kapitalizmin çözülüp dağılması, yıkılması hakkında geliştirilen tüm teoriler onlar için pratik değer taşımıyor. Çünkü pratikte bütün örgütlenme propaganda ve ajitasyon çalışmalarında asıl çerçeveyi çizen kapitalizmin yıkılmasının çok uzak bir geleceğin sorunu olduğu düşüncesidir. Aslında, onların görüşlerine yön veren, kapitalizmin kalıcılığı hakkındaki burjuva safsatalardır.

Sınıf bilinçli işçiler, mücadeleci kitleler siyasi savaşım ufkunu daraltan, küçük burjuva çevrelerle uzlaşmaz bir ideolojik mücadele yürütmelidir. Bu mücadele Leninist Parti’nin görüşleri temelinde yapılmalıdır. Bu görüşler Marx ve Engels’in birlikte yazdıkları Komünist Manifesto’ya, Marksizmin tarihsel gelişme anlayışına dayanıyor. Bu anlayış, ufku genişletip, kitlelere, büyük amaca ulaşmanın yol ve yöntemlerini gösteriyor.

Devrimci kitleler hedeflerini daraltan unsurların örgütleri ve yönlendirmelerini bir kenara itip, düşünce ufkunu, büyük düşünürlerin ve büyük araştırmacıların derinlikli, ön açıcı görüşlerine anmalıdır. Dikkate değer sonuçlara ulaşan araştırmacılardan biri de, Eski Toplumu inceleyen Henri Morgan’dır.

“Toplumun yıkılması” diyor Morgan, “tek amacın zenginlik olduğu bir tarih döneminin sonu olarak tehdit edici bir biçimde önümüzde dikiliyor; çünkü böyle bir dönem, kendi yıkılış öğelerini kendi içinde saklar.”

Morgan’ın bu çok önemli tarihsel saptaması Marx ve Engels tarafından birçok eserlerinde ve Marx, Kapital’de tüm açıklığıyla gözlerimizin önüne seriliyor.

Türkiye ve Kürdistan’daki küçük burjuva hareketlerin kitleleri nasıl bir kalıba sokmak istediğini anlamak için büyük insanların düşünceleri tekrar tekrar okunmalıdır.

Bize, kapitalist toplumun insanlık tarihinde çok kısa bir dönem olduğunun ve bu dönemin, sonraki tarihsel çağın öğelerini kendi içinde taşıdığını; bu öğelerin sermayenin büyümesiyle büyüdüğünü ve yeni bir topluma geçişi kaçınılmaz yaptığını söyleyen büyük dehalara bakın; bir de, ekonomizm-parlamentarizm çerçevesini aşmayan, başka ideolojilerle, kapitalizm çağının uzun süre devam edeceğini söyleyen küçük burjuva hareketlerin içine düştüğü bayağılığa bakın. Bu nedenle, devrimci işçiler ve diğer devrimci kitleler izlediği çizgiyi buna göre yeniden ele almalıdır.

Devrimci işçilerin ve diğer mücadeleci kitlelerin toplumun üzerindeki ağırlığı gün gün artıyor. İşçi sınıfının, tüm devrimci güçlerin, toplumun kendi hedefleri doğrultusunda sürüklemesi için, siyasal bakımdan da güçlü olmalıdır. Sadece savaşım kapasitesini ve pratik yetenek yönünde güçlü olmak yeterli değildir. Tüm burjuva güçlerden siyasal bakımdan bağımsız ve kendi devrimci çizgisi yönünden de hareket eden güçlü olmak gerekiyor. Siyasal bakımdan devrimci komünist partiye dayanmayan, kendi hedefleri, kendi sloganları olmayan bir işçi hareketi, burjuvazinin yedeğine düşmekten kurtulamaz. İşçi sınıfı hareketi, bağımsız siyasal çizgisini her alanda, her platformda korumalıdır. Çünkü devrimin geleceği buna bağlıdır. Ne var ki, işçi sınıfı, büyük devrimci enerjiyle, her yerde, bağımsız çizgisini koruyabilir. Büyük amacı, emekçi ve sömürülen kitlelerin gözlerinin çevrildiği hedeftir.

Bugüne dek yapılan, daha çok, kapitalizmi içerden ele almak oldu. Kapitalizmin tarihteki yerini belirlemek için, onu içerden değerlendirmek yeterli değildir. Kapitalist toplum dıştan da, sonraki toplumun, geleceğin bakış açısıyla da eleştiriye tabi tutulmalıdır. Sosyalizmin varlığı bir toplumsal sistem olarak bir gerçekliktir. Eski toplum, sosyalist toplumsal sistemin bakış açısıyla bir kez daha gözden geçirilmelidir. Her devrimci sınıf tarihe, yeni bakış açısıyla tekrar bakar. Ve kendi sonuçlarını çıkarır. Sosyalist toplum bakış açısıyla bakıldığında, burjuva toplumdaki bireycilik, yozlaşma, zihinsel çöküş, yabancılaşma vb. daha net açık görülür. Sosyalist toplumun bulunduğu yerden bakıldığında, kapitalist toplumsal sistem; bizim, köleci ve feodal toplumu gördüğümüz gibi görür. Önceki toplumların ilişkileri nasıl akıldışı görünüyorsa, bugünkü toplumsal ilişkiler de geleceğin insanına öyle görünür. Kısacası, kapitalizm içten bir bakışın yanında, dıştan bir bakışla da ele alındığında, durum daha tam olarak gözler önüne serilir ve bu toplumsal düzenin yıkılması gerektiği tüm açıklığıyla ortaya çıkar.

Ütopik sosyalistler, içinde bulundukları toplumdan geleceğe baktılar. Bu bakış, halk kitlelerinin özlemleri ve istemleriyle uyumlu olduğu için, insanların üzerinde etki bıraktı. Bugünkü topluma -ki ütopik sosyalistlerin dönemleriyle karşılaştırılmayacak denli gelişkindir- gelecekten bakılmalıdır. Bu bakış altında, kapitalist toplumun gidebileceği yer apaçık görünür. Kitleler, içinde bulundukları toplumu daha iyi görebildiği için, bu toplumsal sistemi yıkmak için daha çabuk harekete geçer, dahası güçlü eylemleriyle, onun yıkılmasını hızlandırır. Kapitalizme gelecekten bakmak, yani komünist toplumun bakış açısıyla bakmak, burjuvaziyi devirme savaşında bize önemli bir avantaj sağlıyor. Kullanmasını bilirsek avantajlarımız, eski topluma karşı etkin bir silahtır.

Burjuvaziye karşı büyük sınıf savaşımında birçok avantajlarımız var. Komünist düşünürlerin devrimci teorisine dayanmak, somut koşulları çözümleme yöntemlerini bilmek, sınıf mücadelesi ve sosyalizm tarihinde yaratılan zengin devrimci komünist değerlere sahip olmak, dünya çapında proleter sınıf dayanışmasının ve ortak kavgasının etkileyici örnekleriyle donanmak vb. bizi sınıf düşmanlarımız karşısında üstün duruma getirecek büyük avantajlarımızdır.

İşçi sınıfının tarihi zaferi, burjuvaziye karşı verdiği büyük savaşımın doğal sonucu olur.

Devrimin zaferi, proletaryanın devrimci sınıf partisinin öncü yol gösterici rolüne bağlıdır.

C. Dağlı