< En Devrimci En Belirleyici Ve En Stratejik Aşama

 

İktidarı ele geçirme aşaması, devrimin en devrimci, en stratejik, en önemli ve en belirleyici aşamasıdır. Devrimci mücadelenin iktidarın kapılarına gelip dayanmasının iç, tarihsel gelişme ve dünya tarihi açısından büyük bir önemi var.

Burjuvazinin sınıf egemenliğini devirmek için proletarya ve proleter devrimci parti birçok görev yürütür, birçok alanda mücadele verir. Fakat verili politik koşullarda ana görevin belirlenmesi gerekiyor. Aksi durumda, hangi görevin ikincil olduğu, hangi görevin öne çıktığı saptanamaz. Bütün görevlere aynı ağırlığı vermek, hepsini eşit derecede önemli görmek, ne yöne gideceğini bilmemektir. Bu durumda kalan devrimci işçilerin ve sınıf partisinin sınıf savaşına önderlik yapması beklenemez. Bu, sınıf savaşını yöneten ve proletaryanın savaş kurmayı olan devrimci komünist partinin hiçbir “hareket planının” olmaması demektir.

Verili koşullarda, devrimci sınıfın ana görevinin ne olduğunu belirlemesi hedefi gerçekleştirmesiyle doğrudan doğruya bağıntılıdır. Devrimin ilk dönemlerinde burjuvazinin her türlü başkaldırısını, gerici direnişini bastırmak devrimci işçi sınıfının ana görevi durumundayken, daha sonraları ise yönetim görevi ana görev haline gelir. Ama ondan önce, bu topraklarda olduğu gibi, yani burjuva egemenliği koşullarında, devrimci hareketin gelişmesi iktidarı ele geçirme aşamasına gelmişse, devrimci sınıfın ve diğer emekçilerin ana görevi bu savaşı kazanmak, iktidar sorununu devrimci tarzda çözmektir. Tüm çalışmasını, ciddi hazırlıkları, mücadelenin ağırlık merkezini doğrudan doğruya iktidarı ele geçirecek eylemlere vermektir.

Mücadelenin her aşamasında olduğu gibi, çelişkinin devrimle çözüleceği yani halk kitlelerinin iktidarı alma aşamasında da günlük mücadeleler yürütülecektir. Şu farkla ki iktidar aşamasında, günlük mücadeleler, ana göreve bağlanacaktır. Diğer görevler, iktidarı ele geçirme temel görevinin önüne geçirilmeyecek, her devrimin kilit sorunu ve güncel görev olan iktidar sorununu çözme görevi ileriye ertelenmeyecektir. Devrimci mücadelenin en belirleyici, en stratejik aşamasının ana görevi bu şekilde konmalıdır.

Proletarya iktidarı aldığında, insanlar hemen devrim saflarına geçmiyor. Devrim anında her yerde egemen olamıyor. Siyasi iktidarın halk kitlelerin eline geçmesi emeğin devrimci iktidarının kurulması, toplumsal kurtuluş yolunda atılan en önemli adımdır. Siyasi iktidarın ele geçirilmesi halk güçlerine, burjuvaziye karşı mücadelede kesin bir üstünlük sağlar. Fakat, yitirdiği politik avantajı yeniden elde etmek için, burjuvazi her yerde, gerici başkaldırıya kalkışacağından sınıf savaşımı yeni koşullarda ve yeni biçimlerde devam eder. Halk demokrasili iktidar burjuvaziyi, gerici güçleri tamamen bastırmak için devrimci araçları etkin olarak kullanmayı sürdürür. Böylece devrimin kazanımlarını güvenceye alır. Devrimle, karşı-devrim arasındaki bu yoğun savaşım dönemi milyonlarca insanın, burjuvazinin yanından ayrılıp devrim saflarına katılmasıyla sonuçlandığı bir dönemdir.

Devrimin ilerlemesi toplumun karşıt kutuplardan birinde yer almasını hızlandırır ve derinleştirir. Fakat devrimin olması için, bu saflaşmanın kutuplaşmanın önceden belirli bir derecede oluşması gerekiyor. Devrimin ilerlemesine bağlı olarak, toplum, ya işçi sınıfı ve devrimden yana, ya da burjuvaziden yana olacak şekilde safını belirler. Diğer şeylerin yanında herkes toplumsal konumuna uygun olarak yerini belirler. Devrimci çalışma, devrimci eylem, devrimci ayaklanma, ezilen ve sömürülenlerin toplumsal devrim saflarında yer almalarını hızlandırır.

Halk ayaklanması, sınıf savaşımının çeşitli aşamalarında patlak verebilir. Ekonomik bir kriz anında, sefalete sürüklenen, daha doğrusu sefaleti derinleşen halk kitlesi bu durum karşısında ayaklanmaya başvurabilir. Politik durumun kötüleşmesi de buna yol açabilir. Bu durumlarda ayaklanma daha çok kendiliğinden gelişir. Devrimin iktidarı ele geçirme aşamasında ise kendiliğinden patlak veren ayaklanmanın yanında devrimci kitleler ve devrimci proleter parti ayaklanmaya esas olarak bilinçli ve örgütlü olarak hazırlanır. 31 Mayıs'ta patlak veren halk ayaklanması, Türkiye ve Kürdistan'da devrimci halk ayaklanmasının bu tüm koşullarının yeterince var olduğunu ortaya koydu. Devrimci işçiler, devrimci kitleler yeni ayaklanmaya Haziran halk ayaklanmasının derslerinden de yararlanarak çok bilinçli, örgütlü ve bütün ciddiyetiyle hazırlanmalıdır.

Ayaklanmaya büyük bir ciddiyetle hazırlananlar, önüne temel ve ivedi görev olarak devrimi gerçekleştirmeyi koyanlardır. Burjuvaziyle uzlaşma içinde hareket etmek isteyenler devrimci bir ayaklanmayı ne düşünürler, ne de isterler. Gezi sırasında gösterdikleri tavır, onların yeni bir ayaklanma sırasında nasıl davranacakları hakkında bir fikir veriyor. Fakat, proletaryanın gelişmiş koşullarda devrimci savaşım yürütmesi ve güncel devrimci krizin derinliği, uzlaşmacıları başarısızlığa sürüklüyor. Aynı koşullar devrimin zaferi içinse uygun zemin sunuyor.

İktidar odaklı sınıf savaşı, mücadelenin en belirleyici aşamasıdır. Belirleyicidir çünkü, sömürünün her biçimine son verecek bir dönem, yani emekçilerin kurtuluş yolu iktidarın ele geçirilmesiyle açılır. Burjuvazi ise çıkarlarından ve ayrıcalıklarından yoksun olmamak için, gerici savaşı en tepe noktaya, en iğrenç düzeye çıkarır. Böylesi bir durumda işçi sınıfı ve emekçi halk devrimci mücadeleyi sonuna kadar yoğunlaştırmadan, belirleyici mücadeleyi kazanamazlar.

Sınıflar savaşının pratik gelişmesi, içine girdiğimiz aşamanın nasıl geçeceği hakkında bize bir düşünce veriyor. Kelimenin gerçek anlamıyla toplumun geniş kesimleri tekelci kapitalist güçlerin, faşist devletin baskısı altında, siyasi iktidar tam anlamıyla saldırgan bir politika izliyor. Şu gerçeği belirtmeye bile gerek yok: İktidarı elinde tutan burjuva sınıf saldırılarını ve düşmanlığını esas olarak işçi sınıfına, devrimci komünistlere yöneltmiştir. Bu saldıralar bugün artarak sürüyor. Mücadeleci Kürt hareketine yönelik saldırganlık, en tepe noktaya çıkarıldı. Gerici, faşist saldırganlığın sosyal medyaya kadar uzanması saldırganlığın boyutlarını gösteriyor.

Ama tüm bunlar sürecin yalnızca bir yanıdır ve biz gerçeği anlamak için, sürecin bütünlüğüne bakmalıyız. Burjuvazinin gerici şiddetinin ve saldırganlığının artması onun çöküşünü hızlandırıyor sadece; süreç, proletaryanın kurtuluşu yönünde işliyor aynı zamanda. Çünkü başka şeylerin yanında devrimci dinamikler etkin durumda ve artan burjuva saldırganlığa rağmen gelişme gösteriyor. Bütün gelişmeler ve olayların sıklığı yeni ve büyük bir patlamanın gelmekte olduğunu gösteriyor. Bunun bütün öğeleri yeterince birikmiş durumda. İçinde olduğumuz aşamayı başarılı olarak geçmek için ortaya çıkan uygun durumdan yararlanmasını bilmek gerekir.

Pratik mücadele eğiticidir. Mücadeleci kitleler verili durumdan nasıl yararlanacaklarını kendi büyük devrimci mücadelesinden öğrendiler, öğreniyorlar. Milyonlar, çıkarlarını istemlerini ve gelecek özlemlerini ancak devrimci pratikle, devrimci pratiği yoğunlaştırarak karşılayacaklarını sınıf kavgasının pratiğinden öğrenmiş durumda. Yeni aşamayı kazanmak için, devrimci pratik en yüksek biçimlerine vardırılmalı. İşte büyük halk kitlelerinin kendi deneyiminden çıkardığı, pratik sonuç.

Devrimci işçiler, halk kitlelerinin en ileri, en tutarlı ve en devrimci kesimleri, uzlaşmacı siyasetlerden ve küçük burjuva devrimcilerinden -diğerleriyle aynı noktada bulaşan- çok daha ileri bir mücadele anlayışını temsil ediyorlar. Devrimci kitleler, sınıf savaşının devrimci biçimlerine devrimci yöntem ve araçlarına on yıllardır başvuruyorlar. Devrimci zor yöntemlerine başvurması, onların gelişkinliğinin somut göstergesidir.

Gelişkin devrimci kitleler yeni aşamada büyük halk yığınların önünde gidecek ve zafer onların olacaktır.

C.DAĞLI